- 2982 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞBAĞLAR’DA İNSAN YAKMAK
24 Ocak 1993 Uğur Mumcu Cinayeti…
17 Şubat 1993 Orgeneral Eşref Bitlis’in şaibeli uçak kazası…
17 Nisan 1993 Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın sebebi şaibeli vefatı…
24 Mayıs 1993 Bingöl kırsalında 33 askerimizin şehit edilmesi…
02 Temmuz 1993 Sivas’ta Alevi önderlere karşı yapılan menfur saldırı, 20 kişinin çıkarılan yangında dumandan boğularak, 17 kişinin de enselerinden kurşunlanarak katledilmesi…
05 Temmuz 1993 Başbağlar’da 28 kişinin kurşuna dizilerek, 1 kişinin yanan evin içine diri diri atarak, 4 kişinin evleriyle beraber yakılarak katledilmesi…
Sivas Madımak yargılamalarında halk özdeyişiyle adeta “sanıkların idamına, delillerin de yok sayılmasına” gibi garabet örneği kararların verilmesi…
Başbağlar yargılamalarında ise, bu sefer bu deyişi tersine işleterek, adeta, “suçluların tahliyesine, delillerin yok sayılmasına” gibi garabetin garabeti kararların verilmesi…
Milletin fertlerinin olduğu gibi, hukuk camiasının da fişlenmesi, ağır baskıların uygulanması için ne gerekiyorsa yapılması…
1993 yılı karanlık ellerin kendi açılarından en verimli çalışmaları yaptıkları ve hainliklerinin şaha kalktığı bir yıl olmuş.
Diğer olaylara girmeyeceğim ama şu “insan yakma” olayı üzerinde birkaç cümlem olacak.
İslam dini her ne surette olursa olsun insan yakmayı men eder, men etme tabiri hafiftir, şiddetle lanetler. Allah’a inanan, Peygamber’e tabi olan, alnı secdeye gelen hiçbir Müslüman, insan yakamaz, yakmamalıdır. Değil insan, hayvan ya da yaşamakta olan bir bitkiyi bile yakamaz. Bu inancının bir gereğidir.
Sivas olayında, günlerce alevi-sünni restleşmesi ve çatışması için elinizden ne gelirse yapacaksınız, Cuma namazında, cemaat namaz kılarken de tahriklerin en ağırlarını kullanacak ve davullar çaldırarak insanların sokağa dökülmelerini sağlayacaksınız, galeyana getirilen halkın meydanda toplanması için yönlendirmeleri yapacaksınız, olayları önleyebilecek olan güvenlik kuvvetlerinin müdahalesini mümkün mertebe geciktireceksiniz, o kalabalığın yanıbaşında Madımak otelini ateşe vereceksiniz, dışarıda galeyana getirilmiş olan kalabalığın bağırışları esnasında, içerde bulunanların yanması için olağanüstü çabalar sarfedeceksiniz, her şeye rağmen hala ölmemiş bulunan bir çok insanın enselerinden kurşun sıkarak ölmelerini sağlayacaksınız, sonra da çıkıp kalabalığın arasına karışıp sıvışacaksınız, arkasından da filmi çekilen kalabalıktan bağıran çağıranlar arasından teşhis edilebilenlere suçu yükleyip sıyrılacaksınız…
Maksadınız alevi-sünni çatışması çıkarmaksa bunlar da yetmez. Süratle önceden seçtiğiniz kırsal kesimden bir köye yöneleceksiniz. Bu sefer de sünnilerin katlindedir sıranız. Akşamın alacakaranlığında köylüleri toplayıp kurşuna dizeceksiniz. 28 tanesini… Sonra evleri lav silahlarıyla ateşe vereceksiniz. Hepsini… Sivas’ta adam yakmayı tam olarak becerememiştiniz. Ama öğrenmiş oldunuz. Burada işi garantiye alırsınız. İnsanları garantili olarak yakmak için yanan ateşin içine diri diri atmak gerek. İşte bunu yaparsınız. Yanan evlerin içinden feryatlar yükselmektedir. Yanıyoruz, kurtarın diye… Çıkışları tutup yangınları fayrap ettirirsiniz, ki içerdekiler kül olsun, cesetleri bile kalmasın…
İşte şimdi garantili adam yakmayı becermiş oldunuz…
Neydi maksadınız? Alevi-sünni çatışması meydana getirmek. Üzülerek gördük ki alevi kardeşlerimiz bu oyunu fark edemediler. Yıllarca içi boş suçlamalarla Sünni kardeşlerini ağır ithamlar altında bıraktılar. Gerçi galeyana gelip yangının önünde bağırmak, çağırmak, gösteriye devam etmek… Bunlar da Müslüman için çok ağır suçlardır. Çünkü içerdekiler insandır. Ve insan yakmak, yanarken seyretmek, ya da alkışlamak bağışlanacak suçlar arasında değildir. Ama bizzat yakmak başka… İçerde olan da budur. İşte bu farkı göremeden 16 yıldır sünnilere yapılan ithamlar çok korkunçtur. Allah’tan ki bu tahrikler karşısında aynı tonda cevaplar verilmeme basireti gösterilmiştir.
Bu yıl ise, gerçekten sevindirici şeyler oluyor. Bu güne kadar en keskin ifadelerle, bu kirli odakların tam da arzuladıkları tarzda sünniler hakkında ithamlarda bulunanlar, olayın bütününü yavaş yavaş fark etmeye başladılar. İşte sevindirici bir örnek:
Pir Sultan Abdal Derneği; “Geçmişte yaşanan katliamları unutturmamak ve farklılıkların zenginlik olduğu bilincini beyinlere kazımak” amacıyla Sivas Katliamı’nda ölenleri anarken Başbağlar Katliamı’nda ölenleri de anma kararı aldı. Dernek Başkanı Av. Fevzi Gümüş konu ile ilgili şunları söyledi:
“Kimileri dediler ki, Başbağlar katliamı Sivas’a misilleme olarak yapıldı; kimileri de aleviler’in intikamı alındı... Biz diyoruz ki, iki yerde de devletin karanlık güçleri işbaşındaydı. Madımak katliamının arkasında hangi karanlık güç varsa, Başbağlar katliamının arkasında da aynı karanlık güç vardı. Madımak katliamının arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkarılması durumunda, Başbağlar’ın arkasındaki karanlık güçler de ortaya çıkarılmış olacaktır. Biz, Madımak’ı lanetlediğimiz gibi, Başbağlar’ı da lanetliyoruz ve bu yıl Sivas’ta Başbağlar katliamını da lanetleyeceğiz.”
İşin daha da sevindirici tarafı, İstanbul’da Başbağlar’da şehit olanların anma toplantısında Fevzi Gümüş’ün bu mesajı okundu, salon alkıştan yıkılıyordu. İşte kardeşlik bu, işte gerçek bu. 16 yıl sonra bile olsa bunun farkına varılması, her iki toplum adına büyük bir kazançtır. Onlarca asırdan beri gelen kardeşlik bağı, Allah’a şükür bu ağır tahriklere rağmen yara almamıştır, kardeşlik, karanlık güçlerin inadına sürmektedir.
Kimbilir belki de gelecek yıllardan itibaren, hem Sivas olaylarını, hem de Başbağlar olaylarını her iki toplum aynı etkinlik içinde anacak ve karanlık güçlere beraberce lanet okuyacaktır. Bundan sonra da bu kardeşliği inşallah kimse bozamayacaktır. Karanlık güçlerin deneyim kazandıkları “insan yakma” fiilini işlemiş olmalarına rağmen Türkiye mozaiği çatlamayacak, birliğimiz bütünlüğümüz güçlenerek kıyamete kadar devam edecektir, etmek zorundadır. Türkiye mozaiğinin her kesimi bilinçli olmak, tahriklere kapılmamak, karanlık güçlere yol açmamak zorundadır ve açmayacaktır.
ekremsama
YORUMLAR
İnşallah bundan böylede gözlerini kan bürümüş kirli hesap peşinde olan karanlık güclerin üzerimize oynadıkları oyunları bilmeyen, görmeyen kalmaz.
Gercekler ergeç ortaya çıkmaya mahküm.
Yüreğinize, emeğinize sağlık Allah her daim razı olsun
Saygılar
(Allahın laneti karanlık güçlerin üzerinde olsun kahrolsunlar yok olsunlar. Rabbim tez bildiği gibi yapsın)
Yüreğime serin sular serpildi üstadım.Yıllardır bu böyle devam edegeldikçe içim kan ağlıyordu.İşte böyle olmalı.Yazınız çok anlamlı.Keşke kafası basmayan insanlarımız okur da küfri inatlıklarından vaz geçerler.Saygılar sunuyorum.Sizin gibi usta bir kaleme puan vermek ne haddime?Ama tam puan diyorum.Var olunuz.