Rehin hayatlar_9
**Benim derdim seninle!...**
Kendi kendinden azar işitmiş,”kimi kime şikayet ediyim” der gibi bakan yüzüme daha fazla bakmaya dayanamayıp,vücudumu kurulamadan çamaşırlarımı giyip,kapının arkasında asılı duran,bir zamanlar tatile gittiğimizde plaja inerken giydiğim,daha sonra sıcak havalarda evde kimse yokken giymeye başladığım,askılı,beyaz üzerine pembe ve gülkurusu renginde çiçekleri olan,şimdilerde pek giymeye cesaret edemediğim,dizimden dört beş parmak kadar yukarıda olan penye elbisemi giyip,tef gibi gerilen yüzüme azcık nemlendirici krem sürüp,saçımıda kurutmadan elime gelen lastikli bir tokayla toplayıp balkona Ekrem’in yanına gittim.Tam oturacaktım;
_”Şu tarafa otur,orası çok esiyor,üşütürsün.”dedi.
Demekki sadece derimin buruşacağını değil,üşütüp üşütmeyeceğimi de düşünüyormuş.Oturduğu sandalyeyi duvar dibine çekip,”Şuraya otur gel,üşütme.”
_”Kafayı üşütmemek için duvar dibine oturmak yetmiyor canım (!)….”Ellerini,”ya sabır!...” der gibi havaya kaldırıp,bana çay doldururken;
_”Eskileri deşelemekle ne geçiyor eline?Kendi kendini yıpratmaktan başka neye yarıyor?...”Uzattığı çayı alırken dik dik gözlerine bakıp;
_”Müsade etmiyorsun ki unutayım.İşinden fırst bulup bir evin olduğunu hatırlayıp geldiğinde;Nasılsınız?Neler yaptınız?Ben yokken bir probleminiz oldumu?Bi yaramazlık var mı?diye soracağına,Annemgile gittin mi?Hal,hatırlarını sordun mu?...”
Elimdeki çay bardağını yüzüne fırlatıveresim geldi bir an…
_”Ben ,Annene dün gittim.Kendin bilmiyor musun? Annengille hoş sohbet yapılamadığını,hal dert yaranlığı yapılamadığını…Seksen yaşındaki bir insanın yaşından dolayı ağrıyan dizlerine ,ağrı kesici ilaç yazdırmanın dışında ben ne yapabilirim?...Şükür demesini bilmiyorlar,zaruri ihtiyaçlarını giderebildiklerine dua edeceklerine…Ben, belimdeki üç ayrı fıtıktan dolayı iki büklüm bir şekilde ,Ümreden gelecekleri zaman temiz eve gelsinler diye pencerelerini silverdiğimde , ‘sağol,teşekkür ederim diyeceğine’,Senin yaptığın temizliği ben ayaklarıma yaptırırım ‘ demesini iyi biliyor ama. Benim anam,yirmi dört saat yemek yemese acıktığını bilmezken,bir oturuşda beş kişinin yiyeceği yemeği yiyip doyduğunu bilmezken,evin içindeki tuvaleti fellik fellik bahçede ararken,on gün yanlarında kaldığım halde hergün bana hoş geldin demesine mi yanayım?yoksa,televizyonda sürekli gösterilen ,karacanın çatal,kaşık,tencere takımı reklamlarına bakıp,’yazık ya…haftalardır bi tencere bile satamadılar ‘ demesine mi üzüleyim?”
_”İyi de hayatım,annen için yapabileceğimiz bişey yok ki…”
_”Annen için ne yapabiliriz?Birisi ölse de,bacak nakli yaptırsak diye dua mı edeceğiz?Ben yoruldum artık!...Yoruldum!...Ben iki ayaklı ,112 Hızır Acil değilim!...Kelin ilacı olsa önce kendi başına çalarmış.”
Boşalan çay bardağımı elimden alıp,yenisini doldururken;
_”Tamam,tamam…Bi laf söyle,bin ah işit gibi oldu.”
_”Sen benden ah işittiğini mi sanıyorsun?Bana çay koyma,başım ağrıyor yatmak istiyorum.”deyip yatak odasına gittim.Çay bardaklarını ,çaydanlığı mutfağa bırakıp arkamdan geldi.Elbisemi çıkarıp,giydiğim kolsuz bir buluzun altına,serin tutsun,terletmesin diye aldığım poplin kumaştan yapılmış alt pijamamı giyerken elimden alıp;
_”Niye giyiyorsun bu pijamayı?Senin geceliğin yada yatarken giyebileceğin bir şortun yokmu?”
_”Ver pijamamı,yatarken ne gecelik ne de şort giyemediğimi biliyorsun.Tenim tenime değince uyuyamadığımı daha kaç sefer söylemem gerekiyor?Ver şu pijamamı!..”
_”Bir kere giysen ölürmüsün?Sendeki inat ne keçide vardır ne de devede.Al,ister başına giy,ister…”diye ,elindeki pijamamı yüzüme doğru fırlatıp odadan çıktı.
Öyle gergin ve sinirliydim ki,Temmuz’un bu sıcağında dolaptan yün yorganı çıkarıp tepeme kadar çekip,kendi terim ve nefesimle boğulmak istiyordum.
Pijamamı giyip kendimi karyolaya çaprazlamasına attım.Santi metre kare hesabı yapar gibi sağıma soluma döne döne…sıcaktan uyumak mümkün değil.Kanapenin üzerine uzanayım diye balkona çıktım orayada Ekrem uzanmış sigara içiyor.Geri dönüp mutfakatan ,buzdolaptaki küçük su şişelerinden birini alıp tekrar balkona çıktım.Ekrem başını kaldırıp bana doğru bakınca sessiz kalamadım;
_”Uyuyamadım.Yatakodası çok sıcak,hiç hava almıyor.”
_”Perdeleri çek de gel yanıma uzanhadi...,yada dur,önce kanapeyi açayım öyle,sen şimdi sığamayız der kalkar gidersin.”
_”Gerek yok açma.Ben şuraya yolluğun üzerine uzanırım,hem betondan soğukluk gelir serinlerim.”
_”Yere esinti hiç gelmiyor.Gel işde şuraya ya!...inatlaşıp durma.”Kanepeyi açıp,”kadife kumaş yakar ,dur ben çarşaf getireyim.”deyip içeriden çarşaf ve iki yastık alıp gelip kanapeye serdi ve perdeleri kapatıp kanepeye uzandı.
_”E hadi…Uyumadan önce azcık gözlerini seyredeyim.”deyip ,duvar kenarına doğru iyice yanaşıp bana yer açtı.
Perdenin bir kanadını biraz aralayıp,sol kolumu balkondan dışarı uzatarak,önce aşağıda kimse var mı diye bakıp,elimdeki suyla kolumu ıslattım,sonra diğer kolumu da ıslatıp ;
_”Gözlerimde ne görmeyi umuyorsun ki?Yeni duş aldım,çapak falan yoktur merak etme.”deyip yanına uzandım.
_”Olsun,bide ben bakayım.Belki,küçücük de olsa bir özlem…azcık hasret…Ya da ne bileyim,cılız bir sevgi ışığı görmeye bile razıyım.Sen beni hiç mi özlemedin?”
_”Özlemiştim ama…”
_”Ama ne?”
_”Öfkem özlemimi bastıryor.Eve gelir gelmez başlıyorsun hemen sitem’e…”
Sol kolunu benim yastığımın altına doğru sokup,boşta kalan sağ kolunuda belime koydu ve;
_”Ben sana geçmişi deşeleyip durma artık,annemin geçmişde dediklerini ,yaptıklarını düşünüp düşünüp kendi kendine eziyet etme demiyormuyum.Napayım?Ana dır,Ata dır deyip her söylediğini sineye çektik.Atsan atılmıyor ,satsan satılmıyor.Ne ricadan anlıyor ne yapma,etme demekten.”
Keskin sirkenin kendi küpüne verdiği zara gibi ,Öfkem de benim içimi kemiriyordu.Yatınca ,sanki bir el boğazımı sıkıyormuş gibi nefes alamayıp kalkıp oturdum.Yastığımı kucağıma alıp,ayaklarımıda yastığı aldığım tarafa uzatıp;
_”Bana bak!...Kendini sütten çıkmış ak kaşık sanıp,geçmişi deşeleyip durma,anamın ettiklerini,söylediklerini unut,kafana takıp durma diye ,sen de beni suçlayıp durma!...Daha dün yaptı gene yapacağını.”
_”Gene ne dedi?”
_”Annene dün gittim dedim ya…Köyde durduğunuz zaman,sizin evin arkasında mı,yanında mı oturan bi Hatce nineniz varmış.Babanın rahatsızlığını duyunca ,ben varmazdan az önce ziyarete gelmiş.Havadan ,sudan sohbet ederken,gözlerinin az gördüğünden,daha önce gittiği doktorun,gözünü et bürümüş,hemen Ameliyat olman gerekiyor dediğinden,çocuklarının köyü terk edip kendisiyle pek ilgilenmediğinden bahsedip,’Sen hangi Hastane de çalışıyorsun?gelsem beni doktora gösteriverirmisin’demesiyle,anan;’Ah Hatca abacığım ah…Bu ,evlenince, gaynanam hastalanır da beni doktora götür der diye,gece sabaha kadar çalışıp,gündüz akşama kadar da okula gitip Öğretmen olmuş…Hey gidi hey….Sen neden bahsediyon?Bizi bile ,burada benim tanıdığım yok diye dokuz nazla götürüyo’ dedi.Hatce ebeniz ne dese beğenirsin?.’A gızım,madem okumuş eline ekmeğini almışsın,bida okumanın elemi var mı?’ demez mi…Ben de,Ben o zaman Ekrem’in anası yok sanıyordum,var olduğunu bilsem hiç okurmuydum deyince kadıncaz inanıp,’Bak,Sebile gızım,gelin, senin olduğunu bilmiyormuş,bilsem okurmuydum diyo baksana.Benim gelinlerin eli galem tutmazken dil bi garış,senin ki Öğretmen olmuş daha ne istiyon’deyince,anan da,’Senin gelinlerde dil bi karışsa benimkiler de çocuk mezarı gadar var’dedi.Tam o sırada da telefonuma mesaj gelince ,Sinan beni çağırıyor deyip kalktım.
_”Sen bakma Hatce ninenin dediklerine.Al birini vur ötekine,ha anam ha Hatce nine…Çocukları köyden niye kaçtı sanıyon?O Melek gibi,ağzı var dili yok gelinine bi gün yüzü göstermedi.Sonunda kadının canına tak etti,köyünü,evini,damını terk edip buraya yerleşdiler.Şimdi onlardan kıymetlisi yok,sıra öteki gelinine geldi.”
_”Haa…Kıymetli olmak için canımıza tak etmesi gerekiyor ,öyle mi?Bak canım(!).Bak aşkım(!)…Benim takıntım ne ananla,ne geçmişimle ne da Hatce ebenle.Benim derdim seninle!.. Anladın mı?Seninle!...Bana yapılanlara,bana söylenenlere hep göz yumdun.Benim kendimi savunmama müsade etmedin.Tutturdun anama ,anam gibi cevap verirsen senin okumuşluğun nerde kalacak diye,hay okumaz olaydım…İlk zamanlar çoluk çocukla uğraşırken,işe gidip gelirken,ev işleriyle uğraşırken,bir de gençliğin verdiği toyluk mu desem,tecrübesizlik mi desem bilmiyorum farkına varmadan her şeyi içime ata ata biriktirmişim.Şimdi hepsi de tek tek su yüzüne çıkıyor.Kafamı makkapla delip içini boşaltsalar bile,kıyı da ,köşe de mutlaka bir kırıntı kalacaktır.Ya!...biz hangi devirdeyiz?...”
Öfkemden yastığı yumrukluyordum.Ekrem ise ,robotlaşmış gibi hiç sesini çıkarmadan beni dinliyordu.
_”Sen kalk,İzmir gibi bir yerde çalışan,orda okuyan bir kızı ,Denizli’nin kenar mahallesine gelin getir.Getirdin madem sabip çık.Pantolon giyiyorum diye baban
arkamdan,’Hey!...delikanlı,birine mi baktın?’dediğin de,kime sesleniyorsun baba dediğim zaman,’Aaa ,Sen miydin O?Pantolonunu görünce ben seni erkek zannettim ‘dediği zaman,müdahele etmen gerekmiyormuydu?...İşe giderken nere gittiğim belli,ama iş çıkışı arkadaşlar la bir cafeye yada çay bahçesine oturup yarım saat eve geç geldiğimde;Akşam üstü Sen eve geleceğin zaman kapıda seni bekleyip,’Senin garı bugün eve geç geldi,kim bilir nerde sürttü’ dediği zaman ,Senin dilin kirada mıydı?...Ben bunları kulaklarımla duydum ve zehirde olsa hatırın için yuttum.Saçımı toplayınca ensem görünüyor diye kötü kadın oldum.Bana bunlar söylenirken ,Sen nerdeydin?Hı…Nerdeydin?...Zar /zor,harç/borç bi ev yapıp ,şehrin öbür ucuna taşınmışken azcık kafamı dinleyeyim dedik….Sen kalkmış neler söylüyorsun?...Şeytan görsün yüzünü gitmiycem işte!...Var mı bi diycen?...Haaa…Unutmadan şunu da söyleyeyim de için rahat olsun.Şayet bir gün,elden ayaktan düşerler,bana muhtaç olurlarsa…Çocuklarıma nasıl baktıysam,gözümü yumar,kulaklarımı tıkar el bebek,gül bebek gibi Onlara da bakacağımdan emin olabilirsin.Sağ olduğum sürece başımın üstünde yerleri var.Tamam mı?...Ama şimdi ziyaretlerine git deme bana.Öfkemi bastırabildiğim zamanlar arada bir uğrarım ,yeterki beni buna mecbur tutma!...”
Kucağımdaki yastığı yere fırlatıp,çaput yolluğun üzerine uzandım.Ağlamamak için gözlerimi ve dişlerimi sıkı sıkı kapatırken,vücudumu Epilepsi nöbeti geçiriyormuş gibi kas katı hissettim.Orda ne kadar kaldığımı hatırlamıyorum,bir ara gözlerimi açacak oldum ama gözkapaklarım öyle ağırlaşmış ki,açamadım.
(devamı var)
nerimanK
YORUMLAR
Gül ü dikensiz sevmek nerde görülmüş
Hayat damarları parçalara bölünmüş
Dert çekmekle küçük beden üzülmüş
Gül dikensiz,Bülbül gül süz olmuyor İŞDE.....