- 724 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Dikensiz Güller.!
Üzerime kanlı yağmurlar yağmaz, ölümü getirmezdi aklıma...Yanımda sen olsaydın beni bu denli yıkmazdı ilkbahar!
Bazen...Yitirilmiş ya da umutsuzluk hücresinin mahkumu olmuş varsayımlarımızın üstünkörü ayrılıklarını yaşarız.
Kimilerine göre bu yaşanması olağan, zaruri...Oysa ki mantık red ederken, maneviyat bu illegal sömürünün bir parçası olmaktan gurur duymaya devam eder...
İçe dönük bir vuslat piyesinin başrolünde buluveririz kendimizi, gelişi güzel baharlar yaratır...Mahkumiyetinden bile haz duyduğumuz umut hücresinin baharına kendimizi inandırmaya meyil ederiz!
Kaçınılmazdır bizim için umut hücresi!
Akislerimiz, bizi biz yapan tüm ögelerimizi katarak içimize aynalardaki yansımaları seyre dalan lunapark çocukları gibi güleriz kendi şapşallıklarımıza ya da alt üst eder her şeyi, ’hayat’ der irdelemeye zaman tanımadan örteriz üstünü...
İşte bunun adı: "Dikensiz güllerimizin yetiştiği" gerçeğidir
Dünyanın tüm kötülüklerini içimizdeki gaz odalarına hapsettiğimizi düşünürken, hiç birimiz kendi egomuzun bize yaptıklarını anımsatmamaya özen gösteririz ki, bu da paradoksun başladığı andır!