GEL-GİTLER
GEL-GİTLER
Her yeni gelen,başkalarının hayatından izlerle gelir, giderken ise geçici süre dahil olduğu hayatlardan,yaşamına yeni dahil ettikleriyle döner geldiği yere,ama kalan hep farklı duygularla karmaşıklaşır..çünkü gelenle gelmiş kadar sevinir,gidenle gitmiş kadar üzülür..ben ilk senle gittim bu yıl,sonra dayımla,yarın kardeşimle ve küçük bebeğimiz denizle…keşke hep gelmeler olsa fakat gitmeler olmasa…değişimlerde böle olmaz mı zaten,insanın hayatındaki değişimler,değişiklikler, yeni başlangıçlar ,yıllarca süre gelen yorgun bitişler,hiç olmaz diyeceğin mucizeler,sevinçler,ayrılıklar…hepsinin bir gidişi ve bir dönüşü olmaz mı sevdiğim,bazı sabahlar acıyla yanıyorsa yüreğin,bazı aksamlar nefes alamayacak kadar dar geliyorsa odan,o zaman bil ki,gidemediğindendir bu haykırış,dahil olamamaktandır sevdiğinin akan yaşantısına…işte sevgili,bu kadar önemli gelmeler gelmeye karar verebilmeler, bundandır ayrılıklardaki iki damla yaşlar,gitmek bırakmak istememeler…
Her mevsim yaşamak ister insan sevdiğini,aynen bir çocuğun büyümesine şahit olmak gibi, bakmak ister her geçen gün gözlerine sevdiğinin,böylece gördüğü aşkla tutunur yaşama sıkı sıkı,ama bazen bu kadar şanslı olmayabilir insan,uzaktan şahit olmak zorunda kalabilir sevdiğinin gözlerindeki değişime…yalnız uyanır,yalnız yürür,yalnız katlanır kimine göre muhteşem,kimine göre felaketlerle dolu bu hayatın bize zorla oynattığı oyuna…tek başına yudumlar o çok sevdiği birasını,uzaktan izler zaten uzakta olan yıldızları,bakışlarında bastırılmış özlemin kalıntıları seçilir güneş eşliğinde,bu yüzden karanlıkta rahat bırakır kendini gözler,usulca süzülür yaşlar,dudakları acıyla titrer,kalbi gitmek ister olmak istediği yere… sonra anlar ki gidemez,çaresizce boynu bükülür ve gökyüzüne sessiz çığlıklar atmaya başlar, sevdiğine rüzgar götürsün diye isyanını,yapamamanın vermiş olduğu tutsaklığı…aklına hep beraberken geçirilmemiş o anlar gelir,keşkelerle dolu cümlelere dönmeye başlar dil,en güzel kareleri sokar beyin hemen devreye toparlamaya çalışır dilin dağıttığı bedeni,ama ne yaparsa yapsın beyin, gözler durmadan ıslatır öpülmeye hasret yanakları,bu sefer ellerden gelir bir teselli,korkar,acımasız gözlerin zamanında yanaklara kondurulan anlamlı buselerin izlerini sileceğinden…
Bir gün gelecek, bitecek biliyorum bu gelmeler, gitmeler,biliyorum bir gün sadece gelmeler olacak ama gitmeler hiç olmayacak o zaman anlayacak beş duyu organı insanın,anlayacak gerçek sevginin, sevgililerin güçünü,hiçbir şey sessiz olmayacak,ne çığlıklar ne de sevgi sözcükleri, kenara atılacak sessiz konuşmalar,kalın duvarlar yıkılacak yerine şeffaf camlar inşa edilecek… işte o zaman diyeceğiz ki;yol bitti, arkamıza bakınca anlayacağız ki biz gelmişiz ve gidecek başka yerimiz yok,elimizdeki tek anahtarla gireceğiz evimize bir daha hiç gitmemek üzere….