- 686 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgiliye Mektup - II
Ve saatler günleri, günler haftaları izler usulca elbette. Zaman, bütün öğrencilerini öldüren zalim bir öğretmen olmakla beraber, bazen de en şefkatli kucak olur gönüllere... Bazı acılar küllenmeye yüz tutarken bazıları da iyice alevlenir, sönmemecesine...
SEVGİLİYE MEKTUP -II-
Bilmem ne kadar zaman oldu seni görmeyeli güzgülüm ama her an, her şekilde aklımdasın. Seni solumadığım, seni yaşamadığım bir saniyem bile yok artık. Gözün seni göremediği yerde rengin anlamı yok; senin sesini duyamadığım an’da, zamanın değeri yok; seninle yaşayamadığım dünyada soluduğum havanın önemi yok...
Zaman merhemini bana vermiyor güzgülüm, yaram kanıyor biçare... Bazen evin duvarları o kadar acımasız oluyorlar ki gülüm, sesime ses vermiyorlar, konuşmuyorlar benimle, hıçkırıklarımı duyuyor ama teselli olmuyorlar yüreğime. Çok yalnızım güzgülüm, sensiz ve sessizim. Suya hasret bekleyen kurak topraklar misali; sesini duymaya, yüzünü görmeye hasret bekliyor bedenim ’ gel ’ diye.
Gelmeyeceksin biliyorum, gelmemelisin, gelemezsin. İstesen de gelemez, gönlünce sevemezsin.
Aşk, her zaman istediği anda insanın karşısına çıkmıyormuş değil mi güzgülüm? Bazen öyle bir anda ve öyle bir zamanda geliyor ki kapına, apansız iliklerine kadar işliyor adeta. Kovsan da gitmiyor, sövsen de gitmiyor, bezsen de gitmiyor. Olsun be güzgülüm. Yaşadık ya bu aşkı, yaşıyoruz ya hala.... kime ne? Senin içinde ’ ben ’ benim içimde ’ sen’ olduktan sonra... KİME NE? ? ?
İnadına seviliyorsun...
SAHRABETİS
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.