- 667 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Üniversitelinin İyi Okuldan Mesun Olması ( Üniversite Öğrencilerine Mektuplar)
ÜNİVERSİTELİNİN İYİ OKULDAN MEZUN OLMASI
Sevgili Üniversite öğrencisi Kardeşim,
Her anne ve babanın hayali çocuklarının en güzel okullarda okuması, iyi derece ile mezun olması ve kendilerini güzel yetiştirerek , mesleğinde de zirveye çıkması, aynı zamanda da insanlara faydalı olmasıdır.Her anne ve baba çocuklarının başarısı ile gurur duymak ister. Bir Üniversitelinin de genelde hayali ve amacının bu olduğu sanılır veya görülür ama genelde Üniversiteliler az emekle çok yemek olsun isterler . Bu olmayınca da bunalımlara girerek kendileri dışında her şeyi suçlarlar.Halbuki önyargıdan uzak olsalar asıl sorunun kendileri olduğunu anlarlar. Aslında Üniversiteyi tamamladıkları zaman geldikleri yer 15 senelik eğitim ve kişisel gelişim yolculuklarının bir finali.Bu durumda kimseyi suçlamaya hakları da yok. Özeleştiri yapmak yerine başkalarını suçlamak bizim geleneğimiz olmuş adeta .Bu tutumda yıllar boyunca dededen, babadan gelen gelenek olmuş neredeyse. Bazen insanlar güzel okullar okusa da insan ilişkilerinde dedelerinin tutumlarını kötü kopya ederek , onları bile aşamamaktalar.Bizlere ise kendini aşmış nesiller lazım.Bunu da büyük umutlar bağladığımız nesiller kendileri yapacak bence.
Sevgili Üniversiteli Kardeşim,
Bir zamanlar öğretmen kıtlığı varmış ülkemizde. 1950’li yıllarda.İlkokul mezunu olan insanları 1 yıllık eğitimle öğretmen yapmışlar.Sonra ortaokul, sonra lise, sonra Üniversite mezunu olmak şartı aranmış.1978’li yıllarda 2 yıllık yüksekokul mezunları bile İlköğretim öğretmeni olabilmekteydi.Ama şu an yüksek lisans yapan insanın bile KPSS de başarılı olmaması durumunda öğretmen olma şansı yok gibi.Hatta yüksek lisans yapmayanın da meslekte yükselmesi zorlaştı. Yani demek istediğim şu ki, günümüzde kaliteli eğitim almak çok önemli hale gelmiştir.Bunu iyi değerlendirmesi lazım insanın, sevgili Üniversiteli Kardeşlerimin bu tabloyu çok iyi okuması lazım.
Sevgili Üniversiteli Kardeşim,
Günümüzde siyasi sebeplerle hemen hemen her ile Üniversite kuruldu. Tabii ki her insan aynı kalitede olmazsa her öğretim üyesi ve üniversitede aynı kalitede olmaz.Mesela bir Üniversitenin rektörü öğrencilerine telefonunu ve kapısını açık tutarsa başka Üniversitenin rektörüne birkaç kişi dışında kimse ulaşamaz.Bu da kalite ve rektörün bilinç ve farkındalığı ve hayata bakış açısının sonucudur. Şunu unutmamak lazım ki, Üniversitenin iyisi büyük şehirlerde olan ve öğretim üyelerinin kaliteli olduğu , insana insan gibi muamele yapılan okullarda olur. Bugün büyük şehirlerdeki Üniversitelerde rektörler ve öğretim üyelerine ulaşmak kolay olmaktayken, Anadolu Üniversitelerinde hocaların çoğu, öğrencilerinden ve halktan uzakta yaşıyor gibi görünmekteler.Hem büyük şehirde hem de Anadolu Üniversitelerini gözlemlemiş insan olarak bunu gözlemledim gerçekten.
Sevgili Kardeşim,
İyi okulu kazanamamış olabilirsiniz.Bu hiçbir zaman iyi eğitim alamayacağınız manasına da gelmez.Anadolu’da bir Üniversite kazanmakta en azından kaliteli insan yapabilir insanı. Ben şahsen , İstanbul’da , Ankara’da bir Üniversitenin pasif bir öğrencisinden çok , Anadolu’da bir Üniversiteden mezun olup , aktif bir öğrenci olmanın insana daha çok şey kazandıracağına inanmaktayım.
Sevgili Kardeşim,
Daha önceden de size anlatmıştım. Lisede sizlere ne verilirse almak zorundasınız.Ders seçme gibi bir şansınız yok gibi.Ama Üniversitede akademik bir çalışma yapmaktasınız ve sizler ne kadar isterseniz o kadar alırsınız.Bir arkadaş derslerden başka hiçbir şey düşünmeden ev-okul arasında mekik dokurken, öteki ise okuldan erken çıktığı zamanlarda yeni insanlarla tanışmak , konuşmak, kaynaşmak, onların bilgi ve kültür birikiminden faydalanmak için çaba harcarsa; sorarım size, hayata atıldıkları zaman hangi insan başarıyı yakalayacaktır?
Sevgili Kardeşim,
Aslında her olumsuzluk hayatta alacağımız ve tecrübe hanemize yazılan bir artı olacaktır. Ama nedense bizler yaptığımız hataların sonunda oturup ağlarız. Aslında hatalarımızdan ders alarak onları hayatımıza yön veren öğretmenler olarak algılarsak olumsuzlukları bile olumlu hale getirmiş oluruz.Yani hayatta her şey bizlere bir şeyler kazandırır anlarsak.
Sevgili Kardeşim,
Büyük insanlar ki , biz toplum olarak yaşça büyük insanları ya ulaşılmaz kaleler olarak algılarız onlardan uzak kalırız . Nedense yaşça büyük insanlardan “ Babam yaşında insanla konuşulmaz” gibi önyargılar var. Böyle konuşan insanlar aslında bana şöyle mesaj verirler “ Ben akıllıyım, yaşça büyük insanlar bir şey bilmez.Onlarla oturarak konuşulmaya değer bulmayacak kadar değersizdir. Biz yaşıtımız insanlarla oturalım nasıl olsa akıllıyız. Hayatı bilgili olan değil akıllı olan insan yaşar ve hayatta kazançlı çıkar .” Bu mesajı bize veren insan dünyanın en güzel Üniversitesinde okusa oranın kıymetini bile anlayamaz. Altının değerini ancak sarraf bilir misali. Ama yaşa başa bakmadan , faydalanacağı insanların yanına her zaman koşa koşa giden insan ilk gittiği zamanla belki bir şey kazanamaz ama zamanla çok şey kazanacaktır.Her şeyin hemen olmasını isteyen insana ne yazık ki yaşlı insan hayat tecrübelerini anlatamamakta.
Sevgili Üniversiteli Kardeşim,
Hayatta başarılı olan insanlara baktığımız zaman iyi okuldan mezun olmalarının ön planda olduğunu genelde görmekteyiz.Ama her iyi okuldan mezun olan insanda hayatta başarılı olamamakta.Sebep ne acaba? Bunun sebebi insanların hayata verdiği anlam ve hayatta takındıkları tutumlardır. Hayatta girişken ve aktif olmayı önemsemeyen ve önüne çıkan fırsatları ve insanları önemsemeyen insanın başarısız olacağını büyük oranda söyleyebiliriz.Bugün Kişisel Gelişimi anlatan dergi ve kitaplar Kendini geliştiremeyen insanların pişmanlıkları ile doludur. Ne yazık ki Üniversiteliler Kişisel Gelişimi önemsememekte “ Hele şu okulu bitsek de gitsek” diye düşünmekteler. Buna nazaran yaşadıkları şehirde gelişen ve orada dostlar kazanarak onlardan faydalanarak , o şehre yerleşen insanların çokluğuna da şahit oldum çok zaman. Muhtemelen onlarda o şehre ilk geldikleri zaman “ Burada yaşanmaz , biz derslerimize çalışalım , bir an önce diplomamızı alıp , buradan gidelim” diye düşünürken , orada tanıştıkları insanlarla güzel dostluklarını pekiştirip, bu güzel ilişkilerini “iş kurarak “ kariyer fırsatına dönüştürdüler. İnsan yaşadığı şehri veya eğitim aldığı şehri bence kendini sevdiği kadar sever. Yani kendisi neyse hayatı ve eğitim aldığı şehri ancak o kadar görür.
Sevgili Üniversiteli Kardeşim,
Bir öğretmenin tayini çıkmış, yeni tayin olduğu şehre doğru giderken yolda ak sakallı, gün görmüş, devran geçirmiş yaşlı adama “ Amca o gittiğim kasabada insanlar nasıldır ? Yaşlı adam saklını sıvazlayarak delikanlıya sevgi ile şefkatle ve merhametle bakmış .O da soru ile cevaplamış . “ Evladım o, senin geldiğin yerde insanlar nasıl insanlardı ki ? “ Genç öğretmen “ Öğretmenlerini seven, onlara saygı duyan ve hayatta en güzel öğretmenlik yılarımı geçirdiğim yerdi” demiş. Bunun üzerine ak sakallı adam öğretmenin sırtını sıvazlayarak “ Var git evladım, Gideceğin yerde de aynı insanları görecek, öğretmenlik hayatının en güzel yıllarını geçireceksin “ demiş.
Aradan bir zaman geçtikten sonra bu kere yaşlı adama başka bir memur gelmiş. “Amca tayinim çıktı.Orada insanlar nasıldır? Sen bilirsin”, diye sormuş.. Yaşlı adam gene gülümseyerek sevgi ve şefkatle adama bakmış “ Evladım, geldiğin yerde insanlar nasıldı ? “ Adam yakınmaya ve hüzünle söylenmeye başlamış. “ Orada İnsanlar dedikodu eder, yalan söyler , birbirleri ile alay ederlerdi.Ben bundan kaçmaktayım” demiş.Yaşlı adam bu kere acı acı gülümseyerek “ Var git evladım, o gittiğin yerde de aynı insanları bulacaksın” demiş.Yani insan insanları nasıl isterse öyle görür.Bir büyük insan der ki güzel gören güzel düşünür.Güzel düşünen de insanları sever ve hayatından lezzet alır “ evet.İnsan yaşadığı kentten ve o kentin insanlarından , o kendin okulundan ne almak isterse onu alır ancak.Güzel okulu insan İstanbul’da da Hakkari’de de görebilir.Yeter ki öğreneceğinin en iyisini öğrensin. İlköğretim okulu mezunu çok insan hayatı önemsedikleri ve güzel çalıştıkları ve insanları sevdikleri için, sevemeyen, çalışmayan çok insana nazaran hayatta başarılı olur ve hayattan çok zevk alırlar.
Hayatın tüm güzelliklerinin sizin olmasını temenni ederim.
TURAN YALÇIN-TOKAT
YORUMLAR
Üniversitel, gençlerin bekar evlerindeki hallerini gördükçe geleceğimizi çok karanlık görüyorum ben
17-18 yaşında gençler başka şehirde aile kontrolünden çıkınca ipini koparmış azgın eşeklere dönüyorlar kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir 4 yıl sonunda ne elde edecekllerini sanıyorlar ki