- 612 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
TARİHİ, TARİHE GÖMMEK
Değişik yaşlardayız hepimiz.
Geride bıraktığımız yıllara baktığımızda çevremizde, ülkemizde, dünyamızda yaşanan çeşitli gelişmelere tanık oluyoruz.
Tanık olduğumuz olayları nasıl değerlendirdiğimiz ise, kişisel algımıza göre, ya da algısına güvendiğimiz insanların yansıttıklarına göre değişiklik arzedebiliyor.
Örneğin dünyada bir kısım insan ABD nin Iraka müdahalesini , Saddamın kimyasal silahlarının neden olduğunu düşünüyordur.Diğer bir kısmı da ABD nin emperyalist amaçları için Irakı işgal ettiğini değerlendiriyordur.
Tarih acaba nasıl yazacak?
Bütün seçenekleri ile mi, yoksa ABD nin empoze ettiği gibi mi?
Yaşları biraz ileri olanlar, ülkemizde 12 Eylül ihtilalini muhtemelen sağ-sol terör eylemlerinin şiddetlenmesine, ülkenin kardeş kavgasına sürüklenmesine bağlayacak.Bir kısmımız ise bugünlerdeki bilgilerin ışığında, aslında o zaman yaşananların derin devletin oyunları olduğunu düşünecek.
Ya tarih?
12 Eylül ihtilalinin nedenlerini nasıl yazacak?
27 Mayıs ihtilali ya, tarih tarafından nasıl değerlendiriliyor.? İhtilali yaşayan hala çok sayıda insan olduğundan, hala üzerinde çok farklı düşünceler var ve birbirlerine yaklaşamıyor bu görüşler.Emekli danıştay savcısı Tansel Çölaşanın dediği gibi halk idamlarla sonuçlanan süreci coşkuyla mı karşıladı mesela?Yoksa demokrasi tarihimizde kara bir leke olarak mı gördü?
Çok yakın bir örnek, Türkiyenin 2000 li yıllarını anlatırken tarih, "Ergenekon" davasından nasıl bahsedecek acaba?
Herkes Ergenekonun bir terör örgütü olduğunda hemfikir mi? Yoksa bu örgüt üyelerinin vatansever olduklarında ittifak mı var?
Dava bitip, kesin kararlar verildiğinde bu farklı düşünce sahipleri ortak noktada buluşabilecekler mi? Yoksa bu sefer de başka nedenlerle aynı görüşlerinde ısrar mı edecekler?
Tarihi gelecek nesillere aktaranlar bugünleri veya şahit olduğumuz yakın geçmişi nasıl aktaracaklar?
Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen tarih bilgileri yüzde yüz doğru bilgiler mi?
Geçmişte tarih devlet politikası olarak müdahaleye uğradı mı acaba?
Kitap yazmanın, gazete çıkarmanın daha zor ve daha az yaygın olduğu o dönemlerde
tarihi manuple etmek daha kolaydı herhalde.
Bazı yazılmış kitapları yok edebiliyordunuz, bazılarının basılmasını yasaklayabiliyordunuz bazılarının ise devlet politikaları gereği yazılmalarını sağlayabiliyordunuz oysa geçmişte.
Aslında bugün de durum çok farklı değil.Ancak medya ve haberleşme imkanlarının inanılmaz derecede artması nedenleriyle artık her olayın , her tarihi bilginin, ya da gelecekte tarih olacak "yaşanan sürecin" farklı boyutlarına da ulaşabilme imkanımız var.Değişik açılardan bakabilme şansı mevcut.
Bunun yanında dilediğiniz sayıda, yönlendirme kayıt oluşturabilmenin de önü açıldı.
Çeşitli maksatlarla çeşitli kişi ve kurumlara sipariş olarak övgü kitapları yazdırılabiliyor, karalama kitapları neşredilebiliyor.
Bugün böyle yapılabiliyor da, geçmişte herşey dosdoğru, tastamam mı yazılıyordu peki?
İçinde yaşamadığım tarihe yüzdeyüz güvenemiyorum...
Batılı kaynaklar, tarafsız kaynaklar gibi kayıtlara itibar edemiyorum maalesef fazla.
Osmanlı arşivleri de keza...
Bugün tapu kayıtları çok sağlıklı ve de hatasız mı ki, Osmanlı tapu kayıtları örneğin mükemmel olabilsin?
Sahibinin haberi olmadan tapu kayıtlarında eskiden birileri oynama yapmıyorlar mıydı hiç acaba şimdiki gibi, gelecek nesillerin tarih araştırmacılarına karşı ayıp etmemek adına.
Seçmen listelerinde bile herkesi ikna edecek bir doğruluğa ulaşamamışken üstelik, hangi bilginin geleceğe tarafsız ve dosdoğru aktarılabileceğini düşünebiliriz ki?..
Ergenekon yapılanmasının yazdırdığı sipariş kitaplar gibi kitaplar geçmişte yazdırılmıyor muydu? Musanın gülü, Musanın çocukları gibi kitaplar mesela gelecekte bugün yaşanan sürecin tarihine kaynaklık yapabilir miydi?
Dünyanın büyük çoğunluğunun ittifak ettiği hususlara doğru gözüyle bakabilir miyiz peki?
Hani, "o kadar da kötü değil durum, hala bilimsel anlamda değiştirilemez tarih olgusu var dünyada" dedirtecek türden.
İşte Ermeni soykırımı konusu, biz ve bizi destekleyen çok az ülke dışında neredeyse bütün dünya "ermeni soykırımı yapılmıştır" noktasında neredeyse. Böyle bir ortak çoğunluk düşüncesi kesin doğru kabul edilebilir mi? Milletlerarası çeşitli siyasi, ekonomik, kültürel, hatta dini saiklerle tarihi gerçekler manüple edilebiliyor, çarpıtılabiliyor hepimizin bildiği gibi.
Öyleyse tarihe nasıl ve ne kadar güvenebiliriz?
İnsanlık tarihinin, son yüzyılı hariç bütün geçmişine sünger mi çeksek acaba?
Kesin doğruluğundan emin olamadığımız, alternatif görüş ve düşüncelerine ulaşamadığımız tarih dilimlerini yok farzetsek mi?
Tarihi, tarihe gömmek çok şey kaybettirir mi bize?
YORUMLAR
Tarihçinin muradı geçmişi ortaya koymak değil,geleceği biçimlendirmektir.Geçmişteki üretim-tüketim ilişkileri-paranın-değerin el değiştirmesi-farklı zaman dilimlerinde değişen maddi değerlerle birlikte siyasi gücün de el değişimini bir arada görmedikçe tarih sadece kitabın kapağıdır.Eğer tarih eğitimini,bugüne bakış yarına ilşikin öngörülerde de bu temel eksen üzerine alabilirsek ve verirsek herşey çok daha bilimsel temele oturur.
Ayrıca bugün bile yaşanılanı gününe kayıt altına alma alışkanlığımızın olmadığını düşünüyorum.İster duygular ve düşünceler olsun ister olgular...İlk işimiz yazma ve okumaya ilişkin duruşumuzu gözden geçirmek...Yazmak ve okumak..kayıt altına almak...
Ayrıca binlerce yıllık bir geçmişten geldiğimiz halde Esik buluntularını es geçmeye hakkımız yok...Pazırık keza öyle...Amasya gezisi sırasında rehberimiz ilkçağ uygarlıklarına ilişkin ezberin sayıp dökerken ki -söylenmelidir bu coğrafyada yaşanmışlıkları daha bir bilmeliyiz-muhteşem ahşap işçiliği 11.yyıl,12yyılı görmezlikten geliyor,bakır işçiliğinin yüzüne bile bakmıyordu....İskender'İn lahiti üzerindeki o mermer işçiliğinin yanısıra kilime dönüşen insanımızın emeğini-şamdanı nasıl görmezlikten gelebiliriz ..Esik KUrgan'ında buluna "ALTIN ADAM" elbisesi bu karşısında sadece bu elbiseyi yapan ustalara saygıdan susulur...Tarihimizi seviyorum.tozları üfledim.Muhteşem bir MİLLET var..TÜRK MİLLETİ..SAygılarımla..
turkan_t tarafından 6/29/2009 2:58:06 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yorumlara teşekkürler.
Aynur hanım için bir açıklama yapmalıyım.
Son yüzyıl hariç geçmişe sünger çeksek derken kastettiğim husus-gerçi yazının bütünü düşünüldüğünde belli- daha net olmalı diye düşündüm.Son yüzyılda yazılı ve görsel kaynakların daha çok bulunması ile ilgili bir durum.Bunun son 30-40 yılı da bilgisayar çağı ki, özellikle çok daha fazla alternatif kaynağa daha kolay ulaşabilmek mümkün.Yoksa sünger çekmeye çalıştığımız tarihsel süreci doğrularıyla/yanlışlarıyla reddetmekle alakalı bir husus değil. Gerçek kaytıtlara ve doğruya ulaşabilme zorluğu idi bakış açım.
Selamlarımla...
"İçinde yaşamadığım tarihe yüzdeyüz güvenemiyorum"
Ben içinde yaşadığım tarihe bile güvenmiyorum...
Yazıdaki düşünceye katılıyorum.Tarihin çelişkili şekilde kitaplara yansıdığını fark ettiğimde 10 yaşındaydım.Tarih okumaya olan ilgimden dolayı, bir olayı çeşitli kaynaklardan okumadan yorum yapmam.Ama görüyorumki herkes ideolojisine göre yazmış ve yorumlamış...
Ayrıca son yüzyıl hariç geçmiş sünger çeksek diyorsunuz ya...Söyler misiniz Türk milletinin elinde gururlanacak, Kurtuluş savaşından başka ne kalır.Bence her şey yarinde kalsın, yalan da olsa gerçek de olsa....
Yazık bize, dünyaya yayıldık da, Çin kadar olamadık...Tarihi belgelemek ve arşivlemek konusunda...
aynur engindeniz tarafından 6/29/2009 12:32:57 PM zamanında düzenlenmiştir.
Çok güzeldi kutluyorum
Tarih hep bilinen tarih ve gizli tarih diye ikiye ayrılır ve ayrılmalıdırda.
Gizli tarih gizeme meraklı araştırmacı ruhlu kişilerin mücadelesiyle gün yüzüne çıkmalı hazine gibi
Yani yüzeysel bilgilerle yaşayan kurbağalar ile derinsel bilgilerle yaşayan balıklar birbirinden ayrılmalı.
Hayatın kuralı bu dostum
Balıklar denize, kurbağalar dereye...
Hayatı değerli kılanda bu harcanan emek ve verilen mücadele değil mi ?