- 2797 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
ÜŞÜYORMUSUN BABAANNE
Her yıl olduğu gibi geçen yılda tatilimi Antalya’da oturan çocuklarımın yanında geçirdim.
Kavurucu Antalya sıcağında bir gün oğlumun bir gün kızımın evine gidiyorum. Beni bu koşuşturmada en çok mutlu eden, üç yaşındaki torunum Selin.
Selin üç yaşında olmasına rağmen doğduğundan beri toplam onbeş yirmi gün ancak gördüm.
İş hayatından dolayı sınırlı görüşüyoruz. Çocuk beni yabancı gibi görüyor, kucağıma alınca basıyor çığlığı.
Bu durum beni çok üzüyor torunum ve ben iki yabancıyız sanki. Gelinim her ne kadar,
____Üstüne alınma anne, selin ben babası ve bakıcısından başka kimseye gitmez. Annemlere gidincede aynısını yaptı, annemde çok üzüldü, ağlamasın diye doya doya öpemedi bile. Sen burdasın daha, alışır belki sana’
deyip beni teselli etmeye çalıştı.
Selin’le bazen ağlar bazen güler, birlikte vakit geçirip onunla aramızda sevgiden bir bağ oluşturmaya çalışıyorum. Çünki ben bu bebeği çok seviyorum, O benin torunum, onunda beni sevdiğini biliyorum, yapılması gereken sadece duyguları yüze çıkarmak.
Sevgiler karşılıksız değildir, mutlaka onu sevdiğimi anlayıp, sevgime karşılık vereceğini biliyorum. Sabırla bekliyorum o günün gelmesini. İznimin bitmesine iki gün kala, mutfakta yemek yaparken yanıma geldi, mutfak çekmecelerini açıp tek tek içindekileri çıkarıp:
___Babaanne bu ne?
___kepçe Selin.
____ Babaanne bu ne ?
_____ Kaşık Selin.
Böğlece çekmeceleri boşalttık, terşeyin adını birlikte öğrendik.
Mutfağın ortasındaki kırmızı halı zemini tam olarak kaplamıyor, etrafında hatırı sayılır bir boşluk bırakıyordu. Zemin fayans kaplı olduğu için, çıplak ayakla basıp üşütmesini istemiyorum.
Selin’in ayaklarına bakıyorum, çıplak. Gün içersinde kaç kez çorap, terlik giydirdiğimi sayamadım, üşütmesinden korkuyorum. Hava çok sıcak ama içim rahat etmiyor.
____Selin kızım hani terlik? Ayakların üşümüyormu?
Selin eğilip benim ayaklarıma baktı, benimde ayaklarım çıplaktı. Hızla kırmızı halının üzerine oturup, bacaklarını usta balerinler gibi açarak, eğilip ayaklarımı yumuk elleriyle tuttu. Başını yukarıya doğru kaldırıp bana baktı. Sarı saçları bukle bukle alnına dökülüyor, kara üzüm gibi iri gözleri sevgiyle parlıyor, küçücük yumuk yumuk elleriyle ayaklarımı tutup,
____Babaanne sen üşüyormusun?.
O an heykel gibi kaskatı kaldım. Hiç bozulmasın bu an çok güzel. Benim küçük bebeğim, tıpkı benim onu düşündüğüm gibi oda beni düşünüyor. Çok güzel bir şey, o an ikimizde birbirimizi tarifsiz sevdik.
İşimi bırakıp onu kucağıma aldım, sıkıca göğsüme bastırdım. Aman yarabbi ne harika bir duygu. Ben şu an çok üzülürsem, kendimi mutsuz yada yalnız hissedersem, o anı gözümde canlandırıyorum. Bana çok iyi geliyor, sanki üzüntüm, kederim biran kayboluyor.
Sizlerede tavsiye ederim, eminim hepinizin böğle mutlu ve güzel bir anısı vardır, illa torun olacak diye bir kuralda yok.
Sadece sizleri mutlu eden bir olayı beyninize resmedin, çok sıkıntılı yada üzgün anınızda o resme bakın, odaklayın kendinizi resme, göreceksiniz hüznünüz kaybolacak, yada en azından hafifleyecektir. Ben denedim….
Emine Uysal
YORUMLAR
Bizler her şeyi bildiğimizi sanırız ve iyi bildiğimiz her şeyide çocuklarımıza torunlarımıza öğrencilerimize öğretmeye çalışırız.
Bazanda çocuklar tarafından sorulan sorulara uyduruk cevaplar verip kurtulmaya çalışırız cevabın mantık dışı olduğunu çocuklar anlamaz sanırız cevabımıza inandıklarını sanırız kafalarında hep bir karmaşa oluşur.
Hocanın dediğini yapta yaptığını yapma derler
Ananne aldı torundan cevabı yüzü kızardı ..............................
....................güzel bir yazıydı....tebrikler.
torun ve babaanne ilişkisi sini anlatan..
kücükülükten sevginin nasıl birşey olduğunu dile getiren ifadeler..
bir nevi öğetmen öğrenci ilişkisi gibi..
mutluluk yakalamak yabancı oluşları yok etmek savaşı..
sizi kutluyorum değişik bir tarzda torun sevgisini anlattığınız için...
Güzel bir öneri gerçekten. Evet hayatın içinden bizi mutlu edecek, çok küçükte olsa bir şey bulmak çok güzel. Hele ki tıorun sevgisi başka oluyormuş. Ben yaşmadım ama çok uzak değil belki Allah nasip ederse on yıla kadar yaşayabilirim. Yıllar çok çabuk geçiyor. Ve o yılları kendimize zehir etmektense üzel şeyleri dediğiniz gibi zihnimize kazıyarak mutlu olmak. Güzel bir yazıydı arkaaşım. Sevgilerimle