- 1050 Okunma
- 15 Yorum
- 0 Beğeni
Yüzümü Tutuyorum
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Sen giderken en çok beni götürdün… Yaralı siyah tonlarım oldu her yanımı saran, renklerim vardı sana koşan/yarı yolda kaldılar/ öyle işte… Bekledim hep seni!
Anlatamadıklarıma sığındım yine cennetim… Sen ismini söylerdin de ben tanımazdım belki /kar altında kardelen gibi/ yanımdan ayrıldıktan çok sonra bir başkaydı seninle “seni” konuşmak… Aynı kâğıda aynı hayali çizdiğimiz günlerde bir başkaydı her şey; biliyor musun, artık aşkın karşısında çaresiz kalıyorum. Tamlamalarda yokum. Yaşamak istiyorum /sensizlik var ya/ elimden gelmiyor.
(bazen takılıyorum ama düşmüyorum… İnadına yorgunum ama yaşıyorum)
Öyle yani;
Sen giderken en çok beni götürdün/ yanında değildim-arkanda önünde de… İçindeydim ve sen bunu bilmiyordun! Çok sonraları içinde biri öldüğünde, duyumsarsın tüm bu gerçekleri/ belki o zaman ben olmam bu dünyada/ sakın yüz kıvırma, en azından bunu yapma olur mu?
Sen bana gelmeyi istemedin zaten, küçük yalanların oldu çoğu kez yaşadıkların. Gün gelir farkında olursun diye, hep bekledim değişmeni… Bilmediğimi sandığın o küçük yalanlarının içine en mutlu hayallerimi sığdırdığımı bil diye, aslında biraz da utan diye beklemelerim oldu her defasında… Ama kandırmadım seni! Sadece biraz kandım sana… (yani gül çiçeğim aşka kandım/ aşkla yanıldım!)
Yaşananlar kolay anlatılmıyor, her defasında defalarca acıtıyor içimi… Heyecanla eve koşmalarım, çoğu kez elimde dikeni batmış bir gül ile kapında beklemelerim oluyor. Bir martı çığlığında duyarım sesini diye deniz kenarında dalgaları karşılamalarım oluyor bazen de… Eskiden gülen gözlerimde ağlamalarım/ sebebini bilemediğim haykırışlarım /ve susmalarım oluyor günlerce… Hayat diyorlar buna! Ama biliyorum bir gün beni anlayacaksın, sana ulaşmak için kendimden kaçan yanlarımla karşılaşmalarında olacak. Şaşırma bunlara, o kadar taştın ki içimden, sığdıramadın seni… Yokluğunda daha da çok duyumsadım aşkını. Bazen alınanlar verilenlerle aynı olmuyor/ en çok aşkta /kanıyor insanın yaralarından aşkı- işte o günleri çok yaşadım ben. İsterdim ki bir rüya olsun geçsin tüm bunlar/ bakma daha da acısını yaşıyor yürek ama söyleyemiyor… Hayat tuttuğu yeri iyi biliyor ve ben tek başıma artık karşı koyamıyorum /bekliyorum biz olmayı. (merakımdan değil, istediğimden-dönecek misin?)
—şimdi tanımıyorum kendimi, yabancılaştığımın kaçıncı yılındayım anımsamıyorum. İnan, çoğu kez sorgulamıyorum hayatımı! Bana “neden?” yaşıyorsun, dediklerinde bile nefret etmiyorum hiç kimseden… Biliyorum ki içinde bulunduğum durumun tüm cevapları sende gizli /şımarmak istiyorum/ yüzü kızarsın diye etrafımdakilerin senin gelmeni bekliyorum, inatla… Hadi gel de kızart yüzlerini!
Öyle yani;
Yüzümü tutuyorum o günden beri… Tanımıyorum kendimi bile/ bana beni anlatsana?
Emre onbey
YORUMLAR
inatla beklemek..!
bazen bir sayfayı kapamak için gelmesi gerekiyor...
ve bu kadar inat ve inançla beklenen de eninde sonunda geliyor...
geliyor da,
sen bunca zaman beklerken ve düşünürken ve nefes alıp hayatına devam ederken aynı mı kalıyorsun ki..?
ya da O..?
aradan 20-30 yıl geçse de duygular aynı kalıyor,
sanki dün ayrılmış gibi, araya o yıllar hiç girmemiş gibi karşılıyor ve hissediyorsun birbirini... ama bu bile aradaki yılların, kopukluğun hesabını kapatamıyor...
arada hep bir verilecek hesap kalıyor düşüncelere ve dile dökülmese de...
Ve her iki tarafda bunun fazlaca farkında oluyor...:))
Belki de yıllar sonra bir ilişkiyi bitirmek için "iç rahatlığıyla" gereken en önemli şey de bu oluyor...
Bazen de arada kader"in oyunları oluyor ki
o zaman zaten hiç gelmesin, gelmesin ki yaranın kabuğunu kaldırmasın diyebiliyorum sadece....
Çok güzel bir yazıydı Emre...
Kutluyorum ...
Dostluğumla...
Sen bana gelmeyi istemedin zaten, küçük yalanların oldu çoğu kez yaşadıkların. Gün gelir farkında olursun diye, hep bekledim değişmeni… Bilmediğimi sandığın o küçük yalanlarının içine en mutlu hayallerimi sığdırdığımı bil diye, aslında biraz da utan diye beklemelerim oldu her defasında… Ama kandırmadım seni! Sadece biraz kandım sana… (yani gül çiçeğim aşka kandım/ aşkla yanıldım!)
samimi duygularınızı gene güzel bir şekilde ifade etmişiniz..emeğinize sağlık.
Anlatamadıklarıma sığındım yine cennetim… Sen ismini söylerdin de ben tanımazdım belki /kar altında kardelen gibi/ yanımdan ayrıldıktan çok sonra bir başkaydı seninle “seni” konuşmak… Aynı kâğıda aynı hayali çizdiğimiz günlerde bir başkaydı her şey; biliyor musun, artık aşkın karşısında çaresiz kalıyorum. Tamlamalarda yokum. Yaşamak istiyorum /sensizlik var ya/ elimden gelmiyor.
(bazen takılıyorum ama düşmüyorum… İnadına yorgunum ama yaşıyorum)
Pes etmek istememeyle pes ettigin anda yüzlesmek..
Aslinda basta kazanan belli , pes etmeyen taraf tüm yasanmisligiyla dimdik duruyor ve yorgunlugunun getirisi pes duygusunu durduruyor..
hep bir savas icinde benlikler, kararlarin kararsizligi bir o yana bir bu yana vuruyor bizi pervasizca..
kuyunun bir basinda mantik/ digerinde ise duygular .. hangisi kazanacak diye bir soru yöneltilmiyor, bu kavramin bir parca düsünden nasip cikarmiyoruz ki..
/—şimdi tanımıyorum kendimi, yabancılaştığımın kaçıncı yılındayım anımsamıyorum. İnan, çoğu kez sorgulamıyorum hayatımı! Bana “neden?” yaşıyorsun, dediklerinde bile nefret etmiyorum hiç kimseden… Biliyorum ki içinde bulunduğum durumun tüm cevapları sende gizli /şımarmak istiyorum/ yüzü kızarsın diye etrafımdakilerin senin gelmeni bekliyorum, inatla… Hadi gel de kızart yüzlerini! /
Yüzlerini kizartacak bir göz yaniltmasindan cok.. kendimizi yaniltmak istiyoruz aslinda..
Umutlarin bittigi ipin en ucundan tutuyorken ve öylesine dermansizken, icimizde bir ses daha sıkı tutmalisin simdi yoksa kayacak elinden tüm hayallerin diye tüm gücünü vermekte ve aslinda gelisin yüzümüzü kizartmasindan cok yanilmalara, isyan ettigimiz anlara, ona sirt döndügümüz taraflarimizada yenilmek vardi demeye de raziyiz
Kutluyorum