- 594 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
GÜLSÜM! YÜZÜN GÜLSÜN (FİNAL)
Eve girdiği anda annesiyle dış kapının önünde karşılaştı.
“ Gülsüm ! nerede kaldın. Merak etmeye başlamıştım seni.”
“ Evet ! Biraz geç kaldım anne. Amcamlarda karşılaştığımız bir genç vardı ya onunla karşılaştım. Onunla pastanede oturduk biraz. O yüzden geç kaldım. Aynı üniversitede okuyormuşuz meğer. Sen tanıyorsun onları değil mi ? “
“ Evet tanıyorum. Yengenin köyünden ailesi.Ama kızım bizim burası İstanbul’ a benzemez. Küçük yerlerde çok çabuk dedikodu malzemesi olur bu tür şeyler. Dikkat etmelisin. Biz sana dünyanın öbür ucuna gitsen güveniriz güvenmesine de el alemin ağzı torba değil ki büzesin. Aman yavrum çok dikkat et . O kadar genç kız helak oldu namus belasına. Sevda, sevmek dünyanın en güzel duygusudur. Fakat, töre kanunları her zaman kadının aleyhine işlemiştir bizim buralarda.Aşk ve sevda iki kişiliktir ama nedense hep kadın cezalandırılır. O suçlanır. Erkeğin fiziki gücüne kıyaslanarak güçsüz görülür erkekler tarafından. Günah keçisi seçilmiştir. Her olumsuzlukta onlar suçlanır. Sadece bizim burada değil genelde o şekildedir. O yüzden kızı olan analar daha çok tedirgindir. Sonuçta ölüm vardır çünkü. Dayanamaz ana ama sesini de çıkaramaz töre kanunlarına.Haykıramaz” onun sevmeye hakkı yok mu”diye. Kendisi de geçmiştir o yollardan. İçine gömmüştür sevdasını. Yüzünü bile görmediği adamın koynuna girer.Bazen de kuma olarak verilir. Sorgusuz, sualsiz idam sehpasına gider gibi, boynu büküktür, bembeyaz gelinliğinin içinde.Ölüm ile yaşamak arasında kalmıştır. Ne yaşar, ne ölür. Boy boy çocuklar verir, sevginin olmadığı yuvada. İtelendiği, horlandığı evde geleceğini yetiştirir. Ana olmanın sorumluluğuyla. Yine de mutludur. Şükreder haline. Ona sahip çıkacak, sevmese de bir eri vardır. Namusunu koruyacak, kol kanat gerecek, dövse de ! Kızım ! Ben şanslıydım. Ben babanı sevdim ve evlendim. Ama herkes benim gibi değil ki. Ama ! Sen çok daha şanslı olacaksın. Çünkü sen okuyacak ve altın bileziği koluna takacaksın. Bir kadının mesleği ve işi olursa kimseye muhtaç olmadan, hayatını idare eder. Dimdik ayakta durabilir. Haksızlığa karşı koyabilir. Ya peki hiçbir geliri olmayan kadın ne yapabilir. Hiçbir şey gelmez elinden. Ne istenirse onu yapmak zorunda kalır. Onun için, okulunu bitir ve mesleğini eline al ve dimdik ayakta dur. Bunu tüm kadınlar adına yapman lazım.”
“ Annem ! Ne kadar güzel anlattın kadının yaşamdaki yerini. Belki senin bu anlattıklarını bir üniversite profesörü bu kadar gerçekçi anlatamazdı. Bu gerçeklere şahit olarak büyüdüm ben. Bu kanunlarla yetiştim. Bu kanunların katılığını belki bizler gayretimizle, iş hayatımızdaki başarılarımızla birazcık olsa da değiştirebiliriz. Endişelenme sen. Bugüne kadar sizi üzecek, herhangi bir şey yapmadım, bundan sonra da yapmam. Şehabettin ile birazcık oturdum sadece. Sana söylemeyebilirdim de ama ben dürüstçe söyledim. Bundan önce nasıl hiçbir şeyi saklamadıysam, bundan sonra da saklamam. Kuytularda, gizli köşelerde buluşsaydım daha mı iyiydi. Ben bunu asla yapmam. Üstelik o kişiyle de aramda herhangi bir şey yok zaten. Okulum bitmeden de olması imkânsız. Hatta hiç kimseyle. Diplomamı aldıktan sonra ilk sana göstereceğim anne. “
“ Gülsüm’ üm ay yüzlüm, gözümün nuru! Allah sana yardım etsin. Yolun açık, bahtın güzel olsun. “
“ Anam, garip anam “
Diyerek, annesine sarıldı. İlk defa bu şekilde bir konuşma geçiyordu aralarında. Annesi çok fazla konuşmaz, genelde sessiz kalmayı yeğlerdi. Konuşulanları dinler ve sorulursa cevap verirdi. Belki de içinde biriken ve dışarı atmak istediği duygularıydı onlar.
Akşam olmak üzereydi ve iki gün sonra da Gülsüm’ ün tatili sona erecekti. Hazırlıklara başladılar. Yine hüzün rüzgârları esmeye başlamıştı. Zaman su gibi akıp geçmişti. Gülsüm psikolojik olarak toparlanmıştı. Annesi, yurtta arkadaşlarıyla yemesi için börekler yaptı. İhtiyacı olan şeyleri alarak valizine yerleştirdi elleriyle.
Son gece, hüzün sarmıştı hepsini. Fazla konuşmuyorlar,sadece Gülsüm’ ün gül yüzüne bakıyorlardı. Yatma vakti gelince odasına çıktı Gülsüm. Daha yatmamıştı ki, kapısının tıklatıldığını duydu. Kapıda ağabeyi Kemal açmasını bekliyordu. Son kez konuşmak istemiş olmalıydı.
“ Girsene ağabey “
“ Gülsüm, uykun gelmediyse biraz konuşmak istiyorum. “
“ Tabii ki ağabey. Konuşalım.”
“ Gülsüm, seni iyi görüyorum. Kendini toparladın. Bu duruma çok seviniyorum. Gönlüm rahat olacak. Cem’ i hiç aradın mı ? “
“ Her gün arıyordum. Sesi çok iyi geliyordu telefonda. Sanırım alışkanlığından kurtulabilecek. Ama tekrar eskisi gibi olacağımızı sanmıyorum. Ben sanırım aşık olduğumu sandım. Benimkisi aşk değildi. Sadece hoşlanmaktı. Acı çektim ama farklı bir şekilde hayal etmiştim onu ve o şekilde olmayınca hayal kırıklığına uğradım. O sadece benim arkadaşım olarak kalacak. Ama biraz daha kendini toparlayana kadar kendisine bu konudan bahsetmeyeceğim. İyi olduğu anda karşıma alarak konuşacağım.Buraya gelirken, kendisine de söylemiştim zaten, hazırladım bir anlamda. Artık eminim. Onunla çok farklıyız. Anlaşmamız ve uyum sağlamamız çok zor. Belki çok acı çekecek ama sonra unutacak. Neler unutulmuyor ki. “
“ İşte benim kardeşim. Seninle gurur duyuyorum.”
Rahatlamış olmalıydı Kemal. O rahatlıkla iyi geceler dileyerek odadan çıktı. Ağabeyi gittikten sonra pijamasını giyerek yatağına girdi.
Ertesi sabah kahvaltıyı yaptıktan sonra Gülsüm’ ü uğurlamak için hep beraber çıktılar evden.
Terminale girdiklerinde otobüsün beklediğini gördü Gülsüm. Yolcuların bir kısmı koltuklarına oturmuş, otobüsün hareket saatini bekliyordu. Muavin bavullarını alarak bagaja yerleştirdi. Kalkış saatine on dakika vardı. Giriş kapısının önünde önce babasının elini öptü ve sevgiyle kucakladı. Sonra ağabeyini öperek sarıldı. En sona , gözlerindeki yaşları saklamaya çalışan anası kalmıştı. Elini öptü ve kucakladı. Muavinin uyarısıyla, otobüsün merdivenlerinden çıkarak koltuğuna oturdu. Kendisini ilk kez gittiği yolculuğundan daha güçlü hissettiğini fark etti.İlk çıktıkları yolculukta ağabeyinin sözleri aklına geldi. “ İnsanlar hem şeytan, hem melektir “ demişti Şanslıydı ki şeytanlarla karşılaşmamıştı. Ya da melekler onu korumuştu. Son bir kez el salladı otobüsün içerisinden ailesine. Otobüste, olgunlaşmış ve dış dünyayı tanımaya başlamış bir Güsüm vardı. Kader’ i ve kendi çabası ile hayatına yön vermeye çalışan bir genç kız. Umutlarla dolu yarınlara ......
27.06.2009
SON
YORUMLAR
Gülsüm'ün iradesini ve kararlılığını doğrusu kutluyorum.Tek başına ayakları üzerine sağlıklı bir şekilde yalpa yapmayacak şekilde basabilen ve genç kızlarımıza örnek darvanışı ve pozitif yapısıyla harikaydı...
Bu öykünün yazarını kutlarım.Benden on numara.Geleceğin büyük romancısı diye düşündüm de demek ki yanılmamışım.(ben öyle görüyorum)
yumurcağa saygı ve selamlarımı gönderiyorum...selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 6/27/2009 12:16:39 AM zamanında düzenlenmiştir.