UMUT İNSANI ÖLDÜRÜR.
Umut insanı öldürür güzelim. Hayatında değer verdiklerinin içerisinde, değerden öte bir sevdayı barındırıyor ise yüreğin ve sen her türlü umut yollarına sapıp yine de çıkmaz sokaklara çıksa da her şeye rağmen umut tohumları ekiyorsan yüreğine, ve aşkınla suluyorsan o çiçekleri, gün gelir o çiçekler sevgilinin yokluğunda dikene dönüşür ve kanatır yüreğini, umut ise insanı içten içe, yavaş yavaş öldürür sevgili. Sana dair ne umutlar beslemiştim ben. Hayata dair düşler kurmuştum varlığını gücüyle ama anladım ki yalandan ibaretmiş varlığın ve gördüğüm hayalden öte bir şey değilmiş. Varlığın yalan, yokluğun gerçekmiş sevgili. Seni aradım yine ismini bile bilmediğim gerçeksi bedenlerde ama anladım ki sen bulunmazmışsın sevgili. Bense aşk sandım seni aradığım tüm maskeleri renkli kadınların ruhunda görmek istediklerimi, kendi kendimi kandırmışım oysa... Sen ne öykümsü kadınlarımın anaç ruhunda gizliydin ne de seviştiğim kadınların bedenlerindeki tuzdun. Aşk ise belliydi bizim için, üç harften ibaretti her insanda olduğu gibi ama tek farkımız vardı bizim; Aşık Veysel’in dediği gibi oğlan kıza kavuşamadı aşk oldu. Biz aşkız sevgili.
Her daim değişik gördüm seni, yere göğe sığdıramadım asla. Sen diye sevdiğim tüm kadınlarda bile farklıydın. Birini aradım sende, farklı sandığım biriydi. Delice sevdim sen diyerek, ama onun yeşil gözlü ihanetleri vardı hayatının sahnesinde ve entelektüel hayalleri vardı aşka dair. Aşk onun gözünde, maddesel bir mantıktan öteye geçmeyen bir olgu idi. Maddesel varlık ne deme bana, tüm kadınların- seni ayrı tutuyorum- bu devrin kadınlarının aşk anlayışında ne varsa, onun düşüncelerinde de mevcuttu her şey. Aşk eşittir, son model bir araba, ruhunu birine bağlı gibi gösterecek ama canının istediğine sunacak bir özgürlük, can sıkıntılarında saç rengini değiştirir gibi değiştirecek kızılımsı bir arzu ve boş zamanlarını değerlendirmeyi sağlayacak sonsuz bir gelirle yapılan alış verişten başka bir şey değildi onun gözünde de. Sevdim onu. Daha ilk günden, gördüğüm ilk günden beri. Bir otobüs aldı onu benden önce, halbuki bir şeyler sormak istemişti. Sen sandım yaşanan o karmaşanın içinde. Bu sen olmalıydın. Yıllardır beklediğim, uğruna her şeyden vazgeçip kendimi sadece senin ruhun için sakladığım, ateşlerimi sana, yangınlarımı sana sakladığım sen olmalıydın diyerek sevdim ama anladım ki umut insanı öldürürmüş sevgili ve bir erkek kadınına verdiği değer ve sevginin karşılığını bulamazsa kadın o erkeği hak etmemiştir. Anladım ki sen o değilsin.
Bu devrin adamı da ben değilim. Aşk’ın müsvetteleri olmaz hayatımın sahnesinde, sevdim mi bir kişiyi severim ve asla ümit vermem ümit ışığı bulamadıkça bir başka ruhta, asla oynamam o ruhun tertemiz duygularıyla, ümit vermek ağır bir sorumluluktur sevgili, yalanla işim olmaz. Yirmi birinci yüzyılın mecnunuyum ben, seviyorum menfaatsizce ve doyasıya... Ama bu devir de, bir kadına ulaşmak için, bin bir takla aşıp, duygularını hiçe sayarak, sırf bir geceyi onunla bir fırça darbesinin ucundaki renk gibi geçici bir istek uğruna renklendirmek adına oynamazsan, sadık kalır aldatmazsan, amacına ulaştıktan sonra söylediğin o sevgi sözcüklerini hiçe saymazsan, yalan söylemez, doğru olursan, amacına ulaştıktan sonra bir paçavra gibi atmazsan bir kenara, dürüstlüğüne yenilirsen adamdan saymıyorlar. Varsın saymasınlar sevgili, seni aradığım zamanlarda ruhumu yaşamak nasip olan tüm öykümsü kadınlarımın bile vazgeçilmezi olmuşsam ben ve o saydıklarımın tam tersi bir yaşantı benim yaşantım olmuşsa ne mutlu bana. Farksızım ama farksızlığımda gizlidir farkım. Sahiplenmesini istediğim bir ruh sahiplenebilir ancak beni ve bilirsin sahiplenmesini istemediğim ruhlar sahiplense de ruhumu, asla bir daha hayat sahnelerinde rolüm olmaz ve göremezler beni. Ben sevdim mi adam gibi severim. Aldatmalar benden uzak Allah’a yakın olsun sevgili.
Bir kadın tanıdım bugün. Yüreğim burkuldu aşka dair. Her şeye gerçekçi bakıyor ama mutsuzluğu okunuyordu gözlerinde. Ama yaşamak istedikleri ihanetin ta kendisiydi sevgili. Düşünceleri şehvetvari bir ateş topundan farksızdı ve ben helaliyle yaşaması gerektiğini söylesem de o karar vermişti ihanetlere koynunu açmaya. Canım acıdı, üzüldüm onu seven ve sahiplenen ruh adına. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi ve savruluyordu bir rüzgarın önünde sonbahar yaprakları gibi. Seni düşündüm. Hani on yedilik hayallerime seni dahil ettikten sonra, kavuşsaydım sana, bir yerden sonra sıkılır sende kucak açar mıydın ihanetlere. Seni delice seven bir insan olarak, seni gözümden bile sakınırken, doyasıya yaşamak adına seni mutlu etmek için kendi varlığımdan bile vazgeçmişken, mecnunun olmuşken bu hayat sahnesinde sende ne olduğunu bilmediğin anlık zevklerinin peşine düşer miydin sevgili. Seni kelimelerde ölümsüzleştirmeye çalışan bu adamı, seni yazılarda sensizliğin koynunda beklerken yaşayan bu sefil ruhu bir zaman sonra hiçe sayar, yeşil gözlü, içinde ruhu ihanetperver şık takım elbiseli bir başka ruha verir miydin hislerini. Sunar mıydın bedenini altın kadehlerde sunulan yıllanmış şarap misali. Terk eder miydin?
Gider miydin haber vermeden. Ben senin varlığınla huzuru yaşarken, sessizce binip bir otobüse, ardına bile bakmadan kaçar mıydın benden. Sonra sensizliğe sarılıp ağlarken ben, bir hoşça kal demelerini bile hak etmemişim demek ki diyerek kendi içimde sevgi sorgulamalarımla yapayalnız bırakır mıydın beni? Sevebilir miydin beni hak etmek uğruna seni sevdiğim kadar... Göze alabilir miydin beni, yokluğunda hapsetmeye... Gün geçtikçe tükeniyorum yokluğunla biliyor musun? Seni seviyorum kelimesi bile artık sevmelerimin yükünü taşıyamıyor sevgili. Benim sevmelerimi bu zamanın laçkalaşan ihanetleriyle karıştırma sakın. Ben yaşamak için seni sevdim delice, intihar etmek için yaşıyorum. Umut beslemiyorum artık, biliyorum ki gelmeyeceksin, senin entel düşlerin, renkli gecelerin ve bedenini sunacağın yeşil gözlü ihanetperver ruhların var. Seni çok seviyorum.
BAKİ EVKARALI
YORUMLAR
Gider miydin haber vermeden. Ben senin varlığınla huzuru yaşarken, sessizce binip bir otobüse, ardına bile bakmadan kaçar mıydın benden. Sonra sensizliğe sarılıp ağlarken ben, bir hoşça kal demelerini bile hak etmemişim demek ki diyerek kendi içimde sevgi sorgulamalarımla yapayalnız bırakır mıydın beni? Sevebilir miydin beni hak etmek uğruna seni sevdiğim kadar... Göze alabilir miydin beni, yokluğunda hapsetmeye... Gün geçtikçe tükeniyorum yokluğunla biliyor musun? Seni seviyorum kelimesi bile artık sevmelerimin yükünü taşıyamıyor sevgili.
kutladım saygımla...