- 952 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Hangi Keşkeler
Bence, birçoğumuzun, unutulmak istenmeyen bir çok şeye kaldıkları yerlerden devam etmesini hayal etmemiz,
ya da büyük bir özlemle ve heyecanla arzulamamız, yaşamımızın içindeki keşkelerimizin ve pişmanlıklarımızın sayısının, oh iyi ki yaptım’ lardan fazla olmasından kaynaklanmakta.
Ya da, unuttuklarınız ile hatırlamaya çalıştıklarınız arasında ki eyvahlarınızı,
“kaptanın kayıp seyir defterine” kara bir kalemle kaydetmiş olmanızdandır.
Her ne olursa olsun kalbinizdeki, ruhunuzdaki, düşünüzdeki, hayalinizdeki, rüyalarınızdaki ve hatta yanınızdaki bile sizin için günün birinde KEŞKE demiş ya da diyecektir.
Üstelik siz keşke dedikten çok sonra belki de...
Şimdi nereden bakmaya başlamak lazım hayata.
Hangi saplantınmış duygulardan, hangi mıhlanmış dertlerden, ya da hangi küflenmiş çareden...
Ve ya hangi keşke’lerden.
Eminim bir çoğumuz pembe gözlükleri seçecektir.
En azında bir süreliğine… dertler bir kenara,
acı bir kenara,
duygular öte tarafa.
Ve sonunda… şu soruyu sormamız gerekecek
Peki ya gerçekler ne olacak ?.
Yaşanmışlıklar, çekilen her nefes, düşünceler, hatalar, seviler.
Nasıl göreceğiz ya da görmeliyiz ve ya nasıl sarılmalı onlara ya da nasıl vazgeçmeli onlardan.
Beklide benim gibi yapmalısınız…
Yani, ben hayata tek gözümle bakmaya devam ediyorum,
üstelik incecik bir tülün arkasında gizlenerek.
Bir gözümle tüm çıplaklığı ile gerçekleri görüyorum,
diğeri ile görebildiğim kadarıyla gerçekleri algılamaya çalışıyorum.
Birinde çare tükenince, diğerinde çare başlıyor.
Görmemem gerekenleri zaten görmüyorum... gözlerimi kapatıyorum…
Ama nafile ki gerçeklerden kaçamıyorum… zaten çabalarım kaçmak için değil
Gizlenmek için,
Kuşlardan,
Bulutlardan,
Yağmurdan,
Topraktan,
Denizden,
Şarkılardan,
Karanlıklardan ,
Bu dünyadan,
Ve yüz görümlük vedalardan…
YORUMLAR
Hayat, gerçek, yalan, madde, görüntü bizim algıladığımız şekildedir.Yani nasıl bakarsak öyle görürüz.Klasik bir söz bardağın yarısı dolu mu yoksa boş mu...Algılarımızı, hayata bakış açımızı; iyiye, güzele çevirsek ve orda sabitlersek zaten kötü olan hiç bir şeyi görmeyiz.Ama melankolik olursak sadece etrafımızdaki güzellikleri değil hayatın kendisini kaçırırız...
Geçmişe takılıp kalmak da bizim için ne getireceği belli olmayan bir gelecek için endişe duymak da yanlış olsa gerek. Sanırım doğrusu geçmişten ders alıp geleceğe hazırlanıken "AN" da kalmak. Çünkü geçmiş adı üstünde geçmişte kaldı. Gelecek ise henüz gelmedi. Bizi BİZ yapan
"AN" da yaşadıklarımız ve "AN"da seçtiklerimizdir.
UMUTLA....İYİ Kİ VARSIN
"Ya da, unuttuklarınız ile hatırlamaya çalıştıklarınız arasında ki eyvahlarınızı,
“kaptanın kayıp seyir defterine” kara bir kalemle kaydetmiş olmanızdandır.."
Gerçekten oldukça başarılı.. Kaleminize, yüreğinize sağlık..Tebrik ederim.