Rehin hayatlar_6
**Keçi!...Mutlumusun şimdi?..**
Figen serum takmaya gidince mutfağa dönüp dalgın dalgın bardakları makinaya yerleştirirken,Figen gelince ona söyleyeceğim dörtlüğü düşünmeye başladım.Bildiklerimden birini söylemek gelmedi içimden.O’na özel olmalıydı...birden aklıma telefon konuşması geldi,konuyu "nasıl açsam?ne deyip de sorsam ?"derken lavabonun içinde kalan son bardağı makinaya koyarken elimden düşürdüm ama kırılmadı.Annem görse,"al onu,çarp yere kırılsın,üzerinde nazar var ya da başımızda bir uğursuzluk dolaşıyor" derdi.Güya,yere düşen cam eşyanın veya aynanın kırılmaması uğursuzluk getirirmiş ya da nazardan başım ağrırmış...
Yerden aldığım bardağı kırmayı düşünürken son anda vazgeçtim,"kendi evimde olsa neyse...Cam kırıklarını toplamayı göze alabilirsem gönül rahatlığıyla kırardım,fakat kırık camları güzelce toplayamazsam birinin ayağına falan batar düşüncesiyle,"boş laf bunlar,batıl inanç" deyip bardağı makinaya koyup,lavaboda ellerimi yıkarken,Figen’e;
Ta...can evinden vuran
Gül sineni dağlayan
Dert üstüne dert salan
Kimdir seni ağlatan?... desem,
Ne der ki?.Bana açılması için zaman da dar,şöyle bol bol vaktimiz olmalıydı ki,eniğini cücüğünü öğrenmeliydim,kim olduğunu öğrenmessem bu gece uyku gözüme haram olur...Elimi kurulayıp,havluyu yerine asmadan kafamdaki sorulara cevap arayarak oturma odasına doğru giderken dış kapının hizasına geldiğimde duyduğum sesle kalbim yerinden çıkacak sandım.Her kim ise zile basmayıp,"yangın var!...çabuk binayı boşaltın " dercesine kapıyı yumrukluyordu."eyvah!...Figen’in komşusuna bir şey oldu herhalde,beni çağırmaya geldiler" düşüncesiyle,"kim O ?" demeden kapıyı açmamla,"Gözü dönmüş"deyimine cuk oturan ,sanki yuvasından fırlayacakmış gibi duran bir çift gözle ,göz göze geldim.Karanlıkta önce kim olduğunu seçemedim,Recep bey geldi sandım.Kimsin?Nesin? demeye kalmadan sol koluyla beni kenara itip,yalpalayarak önce oturma odasına bakıp sonra mutfağa bakıp tekrar oturma odasına dönen adama ,şaşırmış ve korku dolu gözlerle,sırtımı açık kalan kapıya dayayarak baka kaldım.Konuşmamam için görünmeyen bir el boğazımı sıkıyordu sanki.Orda ne kadar süre kaldığımı hatırlamıyorum,içeriden,"Gel Nergis gel...ben insan yemeye başlamadım daha" sesiyle kendime gelip,dışarıya mı kaçsam,içeriye mi girsem diye düşünürken kendimi oturma odasının kapısında buldum.Ağzımdan,"Oğuz!..."dan başka ses çıkmadı,sanki şaşkınlıktan dilimi yutmuş gibiydim.O anda, gözlerimin önünden beş-on tane filim şeridi geçti sanki.Kendimi toparlayıp,"Nevin’e birşey mi oldu yoksa?..."diyebildim sadece.
Her an üzerime saldırmaya hazırmış gibi koltuğun hemen ucuna oturan Oğuz,sağ elini,"Nerde o günler...?"dercesine sallayarak"Keşke...yetti artık yetti!..."dedi.
Oğuz un eşi Nevin,bir zamanlar,-can ciğer kuzu sarması -dedikleri cinsten arkadaşımdı.Uzun zamandır,aradan kaç yılın geçtiğini bile hatırlamıyorum hiç görüşmedik.Bizim önceki yakınlığımızı,samimiyetimizi bilenler,"aranızdan kara kedi mi geçti?",ya da "ayran içip ayrı mı düştünüz?" derlerdi ama sebebini ben dahil kimse doğru dürüst bilmiyordu.Bir,iki defa Nevine sordum,"Neden bana soğuk davranıyorsun?.Neden benim bulunduğum ortamlara girmemek için gayret ediyorsun?"dediysem de mantıklı bir açıklama getirmeden,"yok öyle birşey,sana öyle gelmiştir"diyerek geçiştiriyordu.Oğuz la evlenirken de,"Seninle görüşmek istemiyorum"der gibi ben hariç bütün arkadaşlara davetiye gönderdi.Geçmişde yaşanan bazı tatsız olaylardan dolayı üzüldüğümü bilen Figen,ben sormasam bile ,güya çaktırmadan laf arasında Nevin le ilgili haberleri bana duyuruyordu.
Yaklaşık bir yıl önce Nevin’in göğüs kanserine yakanlandığını ve ameliyat olduğunu ,durumunun da hiç iyi olmadığını söyleyince ertesi günü, çok sevdiği pembe karanfillerden bir demet yaptırıp ziyaretine gittim.İkinci kattaki odasına asansörle çıktım ve ben asansörden inerken,Oğuz annesiyle birlikte merdivenlerden iniyordu.Nevin, odasına girdiğimde uyuyordu,üzerine pike örtülü olduğu için pudra sürülmüş gibi bembeyaz görünen ellerini ev yüzünü görünce içim acıdı,omuzlarından tutup,"kalk!...bu sen değilsin,silkelenip kendine gel"diye sarsmak geldi içimden ama tabiki bunu yapamazdım.Usulca sandalyeye oturup,uyanıncaya kadar beklersem,aradan geçen onca seneden sonra ne konuşuruz acaba diye düşünürken hafifce kımıldayıp ellerini pikenin altına sokup ve sırtında taş taşımış gibi yorgun bir vaziyette hafifce göz kapaklarını aralayınca,"Nevin...Geçmiş olsun canım,ameliyat olduğunu dün duydum...bak...pembe karanfil getirdim sana,koklamak istermisin?"dedikten sonra yalancıktan da olsa hafif bir gülümseme,bir teşekkür bekler gibi yüzüne baktım.
Nevin hiç konuşmadı.Boynuna sarılıp,"üzülme hepsi geçecek ,iyileşeceksin,kendini koyverme"demek geçti içimden ama,"konuşmak için kendini yorma,uyusen hadi...ben sonra tekrar gelirim"deyip,pikenin altına soktuğu elini çıkarıp,iki elimin avucuna alıp yavaşca öpüp tekrar pikenin altına koyup kapıya yöneldim.Arkamdan,belli belirsiz bir sesle,"Nergis!...hala çok güzelsin...geldiğine sevindim ,sağol..."dedi.Geri dönüp ,usulca yatağının kenarına oturup boynuna sarıldım,ikimizde için için ağlıyorduk,O da bana sarılmak istedi ama kollarının gücü yoktu,yataktan bir karış kadar yukarıya anca kaldırabildi,göz yaşlarını silmek istedi , yapamadı.Etejerinin üzerinden peçete alıp ben silmek istedim fakat yüzünü çevirdi,sonra,"git burdan,sana yaptıklarımdan utanıyorum"der gibi yüzüme baktı ya da bana öyle geldi.Daha fazla dayanamayıp kaçar gibi odadan çıkarken tam kapıda Oğuz’la çarpıştık ama ben durmadım,koşar adımlarla koridoru geçip merdivenlerden inerken,Oğuz,"Nergis dur!...bekle lütfen!..."dese de,ben, hem merdivenlerden iniyor hem de gözyaşımı silmekten önümdekileri göremiyor bazılarıyla da çarpışıyordum.Ziyaretci çıkış kapısını bulamayıp polikliniklerin olduğu katın koridoruna yürüyünce kalabalık arasında Oğuz beni kaybetmişdi.O günden sonra bir daha ne Nevinle,ne de Oğuzla karşılaşmadım.
Uzun bir süre küs olsak da bir zamanlar yediğimiz,içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşım için,"Nevine bir şey mi oldu"dediğimde,eşi için"keşke,nerde o günler"diyen bir adama ne diyebilirim ki düşünürken,Oğuz ayağa kalkıp tam karşımdaki tekli koltuğa oturup,
-"Senin yüzünden düştüğüm hallerimi görüyormusun!...Keçi!...mutlumusun şimdi?Üzerinde ki nasıl bir zırhtır ki,ne geçtin,ne geçirdin.İkimizede yetebilecek köprüyü hem kendine hem bana dar ettin"diye bağırmasıyla omzuna değen elden irkilip arkama döndüğümde Figeni gördüm.Yeni mi geldi,çoktandır mı ordaydı soramadım.
Figen,"seni de mi aradı?"deyince,sesime yansıyan öfkemi kontrol edemeyip,
-"Kim kimi aradı?Niye aradı?ben duymamışım farzedip aranızda çözün,ben gidiyorum"deyip ,çantamı aldım ve kapıya yöneldim.Figen kolumdan tutup,"bir dakika ,az bekle" deyip,ellerini beline dayayıp Oğuz’ın karşısına geçip,yaramazlık yapan çocuğunu azarlar gibi,
-"Ben sana ne dedim?...gel me demedim mi?...Beni gece gece ele, güne rezil etme,şimdi alkollüsün,ben seni sonra arayacağım demedim mi?..."
Oğuz,suçlu çocuk edasıyla başını önüne eğip,ilk defa görüyormuşcasına ayaklarına bakıp,sanki suç bastırır gibi,"Ama aramadın..."deyince,Figen bana dönüp,
-"sende kazık gibi dikelip durma,otur şuraya iki dakka"diye beni de azarlayıp,tutup kolumdan ,Oğuz’a en uzak duran,televizyonun yanındaki sandalyeye oturtup tekrar Oğuz’a döndü ve;
-"Yahu be adam!...Aklını peynir ,ekmekle mi yedin?.Gündüzler torbaya mı girdi?.Sen ,bizim başımıza püsküllü bela olmaya mı çalışıyorsun?,arayacağım dediysem hemen demedim ki..."
Figen biraz sakinleşmek için benim yanımdaki koltuğun kenarına oturup başını ellerinin arasına alıp iki büklüm bir vaziyette otururken,tekrar gürültülü bir şekilde kapı yumruklandı.
nerimanK
26/06/2009
(devamı var)
YORUMLAR
Ruhumu rehin verdim çözülmedi ipotek
Kurtulsaydı hacizden bal yapacaktı petek
Giriş gelişme mükemmell
Sonucunda mükemmel olacagına inancım tam sabırsızlıkla bekliyorum..tşkr
değerli dostum bu blümü pür dikkat okudum.Hani korku
filimi izlersiniz de her an bir şeyler olacak diye beklersiniz ya ,o düşünce içerisinde okudum.Eskiden çok roman okudum
sadece bir roman ın anlatım tarzı benim ilgimi çekmişiti,sanki o romanı okur gibi oldum.
Sizi yürekten kutluyorum ,diğer bölümleri okumaktan keyif
alacağımı bilmenizi isterim.Dünyadaki bütün güzellikler
bütün sevgiler gönlünüze gelsin. Saygılarımla Doğan.