- 429 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SİLAHLARIN ÖLÜM KUSMADIĞI BİR DÜNYA
KAYNAKTAN DERYAYA
LEBİDERYA
SİLAHLARIN ÖLÜM KUSMADIĞI BİR DÜNYA
Kandiller; insanlara ışık yayılmasının seneyi devriyeleridir.
Karşılıklı gönül muhabbetlerinin yapıldığı; şer, kin, nefretin olmadığı insanca yaşama hakkının hatırlatıldığı dönemler olarak "Kandillerin." insanlık üzerindeki olumlu etkileri böyle zamanlarda ilmi bilenler tarafından ve kaynak eserler ile yayılıp daha fazla insana bu bilgiler ışığında "Doğrular." anlatılır.
Uygarlık, medeniyet ve teknoloji iç içe ele alındığında uygarlığın insan hayatına faydaları sayılamayacak kadar fazladır. fakat uygarlık ve teknolojik gelişmelerin olumsuz taraflarını da görmezlikten gelmek mümkün değildir.
Uygarlık ile birlikte "Kölelik." son bulmuştur. Bu bir tezdir. Bu tezin karşılığında antitez geliştirenler "Uygarlık öncesinde kölelik ve zulüm vardı, ancak şu an bunun adı değişerek devam etmektedir. Modaren Voyvodalar; kendilerine kurdukları küçük derebeylikler ile fakir ülkelerin insanlarını ölmeyecek kadar besleyip kendine mahkum hale getirmekte ve kendi işlerinde diledikleri gibi çalıtırırak hizmetçilik ettirmektedirler." diye görüş bildirmektedirler.
Güneşin batmadığı ülke diye tanımlanan yerden birileri kalkıp güneşin hiç doğmadığı yere gidiyor, topraklar alıyor. maden ocakları açıyor, oradaki yerlilerin günde bir öğün karnını doyurup kendi işinde karın tokluğuna çalıştırıyor, asıl toprak sahipleri dışardan gelen "Sahip." lere hizmetkârlık diyorlar.
Buna; "Uygar dünyanın, gelişmemiş yerde hüküm sürmesi.". Tanımı yapabiliriz.
Cep telefonları, bilgisayarlar, tekolojik değişim ve gelişim araçları baş döndürücü şekilde gelişiyor. İnsanlık bu hızlı değişime ayak uydurabilmek için sürekli yenilenen ürünlere yöneliyor.
Bu gelişen teknoloji ilk bakışta "Hayatı kolaylaştıran araçlar." gibi görünebilmektedir..
Fakat bu hız karşısında başı dönenler asıl tehlikeli gelişmeleri göremez hale gelmektedirler. Bu tehlike ise: insanlığın yok olma ile karşı karşıya kalış tehlikesidir.
Gelişen teknoloji her alanda hızla kendini yenilemektedir.
Silah sanayii de aynı hızla gelişmekte; yeni yeni "Ölüm araçları." Piyasaya arz edilmektedir.
Silah sanayiinin gelişmesi barışın yok olması ve sürekli kavgalar olması üzerine kurulu olan düzenle doğru orantılıdır.
Barış ve kardeşliğin sağlandığı, kavgaların olmadığı, cehaletin kendine zemin bulamadığı bir yerde silah sanayii kendine paraz payı geliştiremez.
O halde; silah sanayicilerinin alt yapısında sürekli kavga ettirme politikası yatmaktadır.
Sürekli kavga eden ve savaşan toplumlar olacak ki; yeni yeni icad edilen "Ölüm makinaları." kendine pazar payı bulabilsin.
İlaç sanayii için de benzeri iddiaya ortaya atılabilir. Hastlıkların olmadığı bir yerde ilaç satılmaz. Kimya sanayii gelişecek, teknolojinin bir ürünü insana zarar verecek ki; diğer bir teknolojik ürün ile ötekinin tahrip ettiği beyin hücreleri ve insan vücudu için faydalı çalışmalar yapılabilsin.
Cep telefonıu ile zarar gören insan beyni için bir ilaç imal edilip piyasaya sürülmesi için; cep telefonu ile insan vücudu takrip edilebilir hale getirilir. Bu tahribatın tedavisi için ise; ilaç geliştirilir.
Silahlar ölüm satacak ki; gelişebilsin. Ölüm olaylarının dışında kullanılan silah olmadığına göre; silah sanayii ölüm üzerine kuruludur. Silah kardeşlik ve barışı sevmez.
Silah sevdmediğine göre; silah üretici elbet ki, barış ve kardeşliği hiç sevmeyecektir. O halde silah sanayicisinin ayakta kalması daha fazla insan öldürülmesi üzerine kurulmuştur.
Kavgasız, gürültüsüz, uyumlu olunan bir yerde silah sanayinin pazar payı alması mümkün olmadığına göre; sürekli kavga ve kargaşa çıkarmak için bu dev sanayinin mensupları "Kavga ve kargaşa ."için fon oluşturmaktadırlar.
Bundan yüzyıllar geriye gidelim. 500 sene öncesine bakalım. Nüfusun % 1’i silahlarla ve zulümlerle ölüyor iken; bu gün bu oran genel dünya nüfusuna yüzdelik artış göstermiş, azalmamıştır.
Eski çağlarda, taşlarla, kayalarla, sapanlarla, mızrak ve oklarla, gürz ve güllelerle öldürmeler yapılırken; gelişen silahlar icat olmuş daha fazla can almıştır.
Şahsi ihritas peşinde koşan kapitalist düzen kendisinin ayakta kalması için, acımasız bir dünya kurmuştur.
Bu kapitalist sistem; kimi zaman din adına ortaya çıkmış, kimi zaman ırk adına ortaya çıkmış, kimi zaman yayılmacılık adına, kimi zaman da demokrasi ve özgürlük adına ortaya çıkmıştır. Her keresinde olan insanlığa ve insana olmuştur.
Taşlar, kayalar, sapanlar, mızraklar, oklar, gürzler, gülleler, kızgın yağlar, asitli havuzlar, gaz odaları, zehirli yılan doldurulmuş kuyular, akperle dolu hücreler; sözde gelişmecilik adına; piştovlar, toplar, yivli toplar, kırma silahlar, av tüfekleri pompalı silahlar, kama ve kasaturalar, mavzerler vb. gelişe gelişe; milan silahları. hedefe kilitli insan vücuduna duyarlı silahlar, uzak hedeflere ayarlanabilen silahlar, havadan hedefi vuran insansız uçaklar, insansız helikopterler, merkezi sistemle kontrol altına alınabilen yapay yılanlar, bombalar ile gelişmeye bir türlü doymak bilmeyen silah sanayii için bir gerçek analiz yapmak gerekirse; bu sanayi "İnsan öldürme." Üzerine kurulu bir sanayiidir.
Dünya nüfusunun % 1’i geçmiş dönemlerde silahlarla öldürülüyor ise; bugun gelişen dünyada bu yüzdelik oranın azaldığını söylemek mümkün mü?
Oysa ki,
Bütün insanlar, insana yatırım amacı ile çalışmış olabilseydi, şu an dünyada mutsuz insan kalmayacaktı...
Eğitimde, ilimde, bilimsel araştırma ve geliştirmede zaman harcanmış olsaydı, kapitalizm bu kadar acımasız olmayacaktı.
En fazla getiri silah sanayiinde olduğundan her zaman kendine pazar payı bulmaktadır. Çünkü barış kalmamıştır. Barışın olmadığı yerde silah sanayi hızla gelişecek ve yeni çıkan silahlar canlı hedeflerde denenmeye devam edecektir.
Buna dur diyecek güç ve kudrete sahip olan; yine insanın kendisidir.
Regaip, Mevlüt, Kadir Gecesi, Berat, Miraç gibi kandiller insanlığın hatırlatılması için çok güzel zamanlardır.
Böyle zamanları anar iken; uluslarası boyutlara mesajların taşınması ve insanlara insanlık öğretilmelidir.
Allah hepimizi yaratan tek Yaratıcı’dır.
Bütün peygamberler "Kavga ve kinin." İnsanlıkta yeri olmadığını insanlara tebliğ etmişlerdir.
Bu tebliğlere rağmen kısa ömür içinde sistemlerini oluşturan acımasızlar "İnsanların ölümü üzerine." Teknoloji geliştirmeye devam temişlerdir.
Oysa ki;
Bu olayların önüne geçmesi gereken; sözde "İnsanlıktan, özgürlük ve demokrasiden." Yana olan ülkelerin yöneticileri silah sanayii ile ilgili tek satırlık bir tedbiri "temenni." Niteliğinde olsa dahi gündemlerine almamaktadırlar.
Uğruna alemlerin yaratıldığına inanıp iman ettiğimiz Peygamberimiz Muhammed Mustafa (S.A.V.) güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildiğini söylemektedir.
Güzel ahlaklı olan insanlar insanlığa zarar vere bilir mi?
O halde;
Din adına ortaya çıkıp insanlığa dehşet saçanlar bunu sadece ve sadece silahları denemek için yaptıkları, gün gibi aşikârdır.
Demokrasi adına ortaya çıkanların yaptığı da bundan farklı bir şey değildir.
Cinayetlerde kullanılan silahların geneline bakıldığında; nerede imal edilmiş, ne zaman el değiştirmiş, nerelerde ölüm haline gelmiş? Bu soruların hepsi cevap bulacaktır.
Hızla gelişmesi ise;
Kalem silahlar, X cihazlarının görmediği silahlar, kıravat iğnesinden yapılan silahlar, ağacı yada demiri biçen silahların hızla geliştiğini görmemek için kör olmak gerek.
Göz göre göre insanlık "Uygarız, gelişmeden yanayız, insanlık için çalışıyoruz." diyen ülkelerde ölüm makinaları imal edilmektedir.
Bütün bunların ortadan kalkacağı bir dünya bütün insanların en doğal haklarıdır.
O halde;
İnsanlık yana tavır alanlar, bir gün "Kapitalizm çöktü." diyeceklerdir.
Bir gün mutlaka insanlık kazanacaktır.
SİLAHLARIN CAN ALMADIĞI BİR DÜNYA DİLEKLERİMLE
MÜBAREK KANDİLİNİZİ KUTLUYOR SAYGILAR SUNUYORUM.
YORUMLAR
Batı uygarlığını ben karton kalelere benzetirim.
Çok ihtişamlı görünselerde kofturlar boşturlar
Kızılderilileri, afrika yerlilerini kuntakinte yaparak kendilerini bir halt zannediyorlarama TARİHTE BİRDE MEDİNE MEDENİYETİ VAR.Ben esas ona medeniyet derim
Peygamberimiz zamanında dasında haklı olan bir yahudi veya hıristiyan hakkını haksız olan müslimden alabiliyordu.
işte budur medeniyet
Yazı güzeldi kutlarım