- 664 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bütün Kaçışlarım Sanaydı
Ölümsüz bir iksiriz biz, sevdikçe kanyonlardan dökülüyoruz
Aşk’ın izdüşümüyle dağlar aşıyor, bir semah gibi dönüyoruz
Kendi coşkumuzun rahlesinde oturup, gecelerde çoğalıyoruz
Sevdikçe birbirimizi gülüm, sevginin eşsiz çiçeklerini ekiyoruz
Ruhumuzun azgın dalgalarına sığ koylar aradığımızda, hep gecelerin yalnızlık kürekleri kalacak yıpranmış gönül teknemizde. Sessiz hıçkırıklarımızı döktüğümüz havlulara sarılacak, penceremizden odamıza yansıyan ay ışığına gülümseyeceğiz, göğsümüzdeki yaman ağrılarla. Gecenin dingin anlarına düşecek başımız, içimize çöreklenecek sevda sancımız, dünlere çarpacak usumuz ve gül düşlerin yarınlarına yol alacak durmaksızın dönen zaman çarkımız.
Sesimizin sarmaşıklarına tutunarak nisan düşleri kurardık, insanca. Sessizdi kimi coşkumuz, kimi dağ sallanırdı birbirimize sarılınca. Bir yel açardı sonra saklandığımız odaların kapısını, düşlerimiz yarım kalır, öpüşlerimizi yarına ertelerdik. Sen ayrı limanların kadını, ben ılıman iklimlerin adamıydık. Gemilerimin demirleri çürürdü seni beklerken, gözlerindeki yaşlar deniz olurdu. Çok sesli bir çığlıktı ruhumuzdaki, akşam olunca sessizce kaybolurdu.
Kadınsal duruşlarınla varlığıma anlam katan bir gerçektir sevgin. Seninle bir dünyanın içinde, seninle bir başka iklimde yaşıyorsam, seninle her gün yaşam iksiri içiyorsam insanım ta ezelden. Gözlerindeki ışıkla, yüreğindeki saflıkla en ölümsüz dünyanın en güçlü savaşçısıyım ben. Sevdan en güçlü büyü, o büyüyle ben yaşamın en sığ koylarını bile aşarak sana gelirim. Seni yaşattığım şiirlerimde, seni çizdiğim eşsiz resimlerimde gülüşün yaşamama anlam katan bir can, varlığın hayata tutunduğum tek dalımdır benim.
En gizli gecelerin gizli gelgitlerinde avuçlarımdaki er coşkularla seni çağırırdım inleyişlerime. Köpüklü bir denizdi ruhumun çağlayanları, dizlerimdeki tüyden sarsılışlarla nefesimizin aromalarını koklardık. Yırtardık yeniden karanlıkları, en baştan yeni bir sarılışla kendi yatağımızı açardık. Karanlıklar üşürdü gözlerimizdeki sevda ışıklarıyla, gündüzler rötarlı bir mevsim gibi sayardı yerinde, gölgen duvarlarda dans eder, sarılışlarınla kendimden geçerdim.
Gönlünün el yordamıyla suskunun salıncağında düşlerken yıldız ışıltılarını, karanlıkla dertleş gül yüreklim. Zaman aşırı avuntuların sona erince çalacaksın yokluğumun küskün kapılarını. Aynı dualardan bıkınca, yüreğindeki özlem artınca ve göğsündeki aşk ateşi tekrar yanınca korkak merhabalar dökülecek dilinden. Ruhumuzun diyetiyle, sevdanın divitini oynatacak, yeni bir günle dudaklarımızı kanatacak, sorgusu tükenmemiş masallara aşk atımızı topuklayacağız gülüm.
Seninle demlenmiş bir sevgi badesi bıraktım masana. Sevginle yeşermiş, sevdanla çiçeğe dermiş bir çiçek yetiştirdim ozan bağrımda. Seni çizdim yeryüzünün ak kâğıtlarına, seni anlattım aşkı yaşayamamış tüm insanlara. Senin sözlerini yazdım bütün şarkılara, seni sardım şifa bekleyen tüm hastalara, seninle çıktım aşılmaz denilen yüce dağlara. Haykırdım ismini denizlere dalga dalga, can oldun seninle atan şu yorgun adamın sevdalı kalbine.
Umutlar bağladığımız gönül ağaçlarında bütün adak çaputlarının rengi gözlerindir. Denenmiş ve denenecek bütün sevda yüzleşmelerinin rengi hüzündür, yüreğim gibi. Hüzünle gülümseyen gözlerinle, göğsündeki sözlerinle cemreler gibi düşersin içime. Bahar gülüşlerinin çığlık geçişleriyle, ellerindeki alevle senin dağlarında vurulmak istiyorum ben. Bütün akşamların gölgesinde bir sarılışın özlemi yatar. Anlarımızın tarifsiz ıslanmışlığını bunun için saklarız öpüşlerde. Düşümüzdür tutku, biriken bir çığlığın tetiğiyle okşarken bedenimizi. Somurturken gecemizin pembe gülüşü yanağımızda gül titrer, aşk bekleme odalarında sabırla bizi tetikler.
Sevdanı hecelemenin farklı anlamlarında seninle sabaha erdi düşünüşlerim. Seninle yuvarlandığım aşk yatağının ısısını dakikalarca terk edemedim. Az sonra bir yel seni benden alır, bir başka ortama taşırdı. Gülüşlerinin dağınık yataklarını terk ederdim birden, birikmiş bir diyetin gözcüsü olurdum. Kapanırdı dünyaya gözüm, biterdi sözüm, sesinin çığlıklarına tutunarak kendimden kaçardım, bulamazdım çözüm. Bütün kaçışlarım sanaydı, bütün nefes alışım sevdanaydı.
Sınır ötesi gizil gölgelerle büyüyorum içinde. Varlığının engin sahralarında ipekten bir öpüşçe dolanıyorsun gönlümde. Yüreğinin bildik adreslerinde bütün yokluklarla savaşarak, işkence ve zulümlerden kaçarak senin ülkene yürüyorum ben. Gözlerime kan otursa da uykusuz şafaklarda, yüreğime tünese de baykuşlar ben sevdanın sağanak yağmurlarında sana yürümekten vazgeçmem. Yüreğinin aynasında varsıllığımı gördükçe, gözlerinin eşsiz denizlerinde sevdanı kulaçladıkça göğsümde vuslatın izlerini taşımam bir tanem.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Ölümsüz bir iksiriz biz, sevdikçe kanyonlardan dökülüyoruz
Aşk’ın izdüşümüyle dağlar aşıyor, bir semah gibi dönüyoruz
Kendi coşkumuzun rahlesinde oturup, gecelerde çoğalıyoruz
Sevdikçe birbirimizi gülüm, sevginin eşsiz çiçeklerini ekiyoruz
VE SEVGİNİN EŞSİZ ÇÜÇEKLERİNE EKTİKÇE YÜREKLĞE SEVDANIN MASUM SESİNDE YANSIMALARIMIZI YERYÜZÜNE VERİYORUZ...
Kİ...
SEVGİ YOKSUNLARININ ELLERİNDE UFALANANLARA DA ÖYKÜ OLALIM...
TEBRİKLER YETGİN ŞAİRİM....