- 849 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
"ADINI GÖNÜLLERE YAZ!"
ADINI GÖNÜLLERE YAZ
Bulutlar ağlıyordu yine. Gözyaşları damla damla serpiliyordu sessiz geceye. Bu vakitte kimseler olmazdı etrafta. Nitekim dedesi öyle söylemişti.”Akşam ezanından sonra semalardan inen şeytanın orduları gölgelere sinerler. Ve bu vakitten sonra dışarıda kalan insanlara vesveseler vererek onları kötülüğün kollarına iterler.”
Abdullah… Daha yedi yaşını yeni bitirmişti. Hayatı en çok dedesinden öğrenirdi. Anne ve babası yıllar önce Hakkâri’de yaşarlarken teröristlerin elinde hunharca katledilmişlerdi. o günden beri dedesiyle birlikte yaşıyordu. hakkarinin engin bozkırlarından birinde doğmuş Anadolu çocuğuydu o.dedesi Abdullah’ı korumak için Hakkâri den göç etmişti. Şimdi İstanbul’un varoş mahallerinden birinde sessiz sakin bir hayat sürüyorlardı.
Ahşap evin giyotin penceresi yarıya kadar açıktı. Gökyüzünde çakan kuru bir şimşeğin ardından korkuyla yorganın altına girdi Abdullah. Ortalık yerini şiddetlenen yağmurun şırıltılarına bırakınca saklandığı yatağından çıkıp pencereyi kapadı. O an fark etti buğulanmış camı. Yüzüne yayılan mutlu bir gülümseyişin ardından minik parmaklarını cama sürttü. Dokunduğu yer koyulaşıyor ve parmağının izi kalıyordu sürttüğü yerde. Sonrasında büyük harflerle özenerek adını yazmaya başaladı. Yağan yağmurdan korkmuyordu artık. herşeyi unutmuş sadece ismin yazdığı buğulanmış cama odaklanmıştı sadece. H harfinin son çizgisini tamamlarken odanın kapısında dedesi belirdi.
Gülümseyerek torununun yatağına oturdu. Oğlundan yadigâr kalan son parçaydı torunu. Oğlunun ölümüne üzülmüştü. Çökmüştü ölüm haberi gelince köye. Ama Abdullah sanki oğlunu unutturmuştu.2.sınıfa geçmişti Abdullah. Eğer Hakkâri’de kalmış olsalardı belki de okumayacaktı. o şartlar altında okumak kimileri için intihardı. Patika yollardan geçip okula giderken oğlunun başına ne geleceğini bilenler okutmaktan vazgeçiriyordu evlatlarını.
“Bu ne?”diye sordu ellerini Abdullah’ın omzuna bırakırken. Küçük bir tebessümün ardından cevapladı Abdullah, dedesinin sorusunu.”İsmim dede.”
Dedesi önce camdaki yağmurun bıraktığı izlerle dağılmakta olan yazıya, sonrada torununa baktı.”Gel bakalım Abdullah. Sana bir nasihat vereceğim.”diyerek Abdullah’ı kucağına oturttu. Uygun kelimeleri hafızasında topluyordu sanki. Bir süre suskun kaldı. Derin bir nefesin ardından konuşmaya başladı.
“Benim arabamın kapısına ismini kazımışsın. Ses etmem… Dünya malı ne de olsa. Bahçedeki koca çınarın gövdesine adını yazmışsın. O da canlıdır, canı vardır, yapma demedim. Şimdi de biraz sonra silinip gidecek olan cama yazıyorsun.”
Sözünün burasında durdu. Abdullah, ince sesine karışan hüzünle ”Özür dilerim dede.”diye inledi. Dedesi iri elini torununun göğsüne koydu.
“Bak Abdullah. İnsanlar öldükten sonra da hatırlanacak olmayı diler. Bunun için bir eser bir iz bırakmayı ister dünyaya. Hala bilinmek onları mutlu etmektedir çünkü. İsimlerinin kitaplarda, anıtlarda kalması hoşlarına gider. Kimisi köprü yaptırır, saray yaptırır, savaş yapar, tarih kitaplarına; kimisi de üçgen çizer matematik kitabına ismini yazdırır altın harflerle. Ve kimisi de vatanını savunur, uğruna ölür ismi ancak mezar taşında kalır.
Sana öğüdüm olsun. Sen sen ol ismini bir gün ölecek olan ağaçların gövdelerine kazıma. Elbet silinecektir. Senin bu yaptığın kumsala yazı yazmaya benzer… Oysa dalgalar kıyıları dövdükçe yazıdan eser kalmaz.”
Abdullah dedesini can kulağıyla dinliyordu. Söylediklerinden o küçük aklıyla bir ders çıkarmaya çalışıyordu. Dedesi mahsus bir öksürükten sonra devam etti.
“Adını yazabiliyorsan yüreklere, gönüllere yaz ki ne dalga silebilsin ne de kendiliğinden yok olsun. İnsanları kırma, aksine iyi davran. Ve adını kazı o yüreklere ki silinmesin.”
Abdullah doğru dede dercesine başını sallıyordu. Ve yüzünde hiç gitmeyecekmiş gibi asılı kalan gülücüklerden vardı. Çoktan isminin silindiği pencereden dışarıda yavaş yavaş dinen yağmur yerini gece kuşlarının cılız ötüşlerine bırakıyordu. Dedesi Abdullah’ı öpüp yatağına yatırdı. Odadan ayrılırken küçük çocuk dedesinin verdiği öğüdü işitiyordu yüreğinde bir yerlerde.
“Adını gönüllere yaz!”
Abdüssamed GEDİK
YORUMLAR
seni çok seviyorum Abdüssamedciğim. yazılarında çok hoşuma gidiyor. yazdıklarına katılmamam mümkün değil. insanın gönüllere adını yazdırması kadar güzel ne olabilir. zira o gönüllerde diri olur insan. oralara girmemiş insan yaşamıyordur. yaşamak denilen şey gönüllerde ikamet eder.
seni tebrik eder. sevgiyle selamlarım.