- 1185 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Biraz Mutlu Olmak İstemiştim
Kent, kendini akşam paydosunun kollarına bırakırken insanlar deǧişik yönlere umut dolu adımlar atarak gitmenin sevincini yaşamak isterken, herkesin tek bir beklentisinin „biraz mutlu olmak“ için yüzlerinde parladıǧını mimklerinden anlamak mümkündür.
Ama yinede akşamlar yorgun hüzünleri hücrelerinin gözeneklerine bezeyerek akıp giden hayalle gerçeǧin buluşma kavşaǧında kesişerek nemlendirler zamanı havanın kuraklıǧına inat. Oysa bu kenti ben bütün ifadesizliklerine raǧmen aradıǧım izleri bulmak için seçmiştim. Kuytu bir yanlızlıǧı şiirsel havaların dışında kalan saatlerde de yaşayarak mutlu olacaǧımı sanarak yanılmalarıma devam etmiştim. Yanlızlıǧın pusulu gecelerinde yayılan sislerin artık bir daha benim havamı bulandırmayacaǧına inanarak geceleri de bir ölçüde sevmeǧe başlamıştım.
Yanılmışım her seferki gibi sefaletin koynunda varlıǧı taksitlerle yaşayarak. Oysa bildiǧim kadarıyla ölüm bile bir defalıktır yanılmıyorsam. Med – Cezir olayları vurduǧu kıyılarımın kumsalını bile tarümar ederken bünyeme indirilen aǧır darbelerin öfkesini yüreǧime haberim olmadan yazmış. Uyumak için yastıǧa başımı koyduǧumda derin düşüncelerin dalgalarında hergün biraz daha boǧularak nefesimi tıkayan zaman, acımasız sevimsizliǧiyle en aǧır silindirini üzerimden geçirerek kemiklerimi hergün teker teker kırarak sonunda hoşaf artıǧı ve bir hurda yıǧını gibi işeyaramazlıǧımı hesaba katarak beni çöpe atmış zaman denen acımasız serüven. Yüreǧimin sesini dinlemeden…
Gözlerimi gökyüzüne diktiǧimde ayaz gecenin soǧuk rüzgarıyla damlaları yüzüme düşürürken geride bıraktıǧı iz yüzüme ve ruhuma derin bir tahribatıda saplamıştır. Boǧaz tokluǧuna yaşanılan bu hayatın bir anlamının olduǧunu sanmaklada bir kez daha yanılma payını hesaba katarak kazanılmış bir istatisik sınavının bile geçersizliǧi geçerli olmuştur. Öylesine bütünlükle ve kararlılıkla üzerine yürüdüǧüm hayat bana kendi ihanetini dayatmıştır şimdi. Hiç bir borana eǧilmez, hiç bir aşaǧılamaya yenilmez sandıǧım yüreǧim bir saki kadehle demlenerek sevgisizliǧe hapisolmuştur her seferinde… Oysa ben benim, biz insanların aradıǧı, aradıǧımız hırsız gürsüz bir avuç mutluluk deǧil midir?
Gözlerimi kapatıp aǧlarken bugün bunu düşünmenin acısını yaşıyorum. Mutluluǧu ararken tostladıǧım kayalar girdaplar diyarını ezelei ve ebedi üstünlüǧünü bana sivri uçlarını göstererek istemediǧim her şeyi kabullenmek zorunluluǧumu dayatarak tercih yapmaya zorlamaktadır. Öylesine bütünlükle ve vargücümle üzerine gittiǧim sevgim bile kendi acımasızlıǧını bana dayatarak hüsranımıda hazırlamaktadır. Oysa ben korkmadan içimden geldiǧi gibi hayatı ve sevmeyi bildiǧimi sanmıştım. Doǧal ve içten olmanın içimi bu kadar tahrip edeceǧini bilseydim hiç severek kendime zarar vermezdim. Ve böyle acı sonuçlar beni geceleri ayışıǧını seyretmeǧe zorlamazdı belkide. Kahrını çekmekte olduǧum başbelası sevgim her seferinde yüzüme bir yumruk indirerek ayrılıǧı devamlılık, yanlızlıǧı ise bir stil olarak şekillendirmek istiyor üzerimde…
Bu kent diyorum artık ahlak diyarından uzak sevgisizliklere ev sahipliǧi yapan ve yıpratan hayatın bir parçasıdır içimizde yaşattıǧımız. Kalemler güzeli yazmak için bir ipucu ararken rastladıǧı tek varlık; hazandır, hüzündür, acıdır, elemdir, inkisardır, teccessüslerden uzak beklentileri olmayan … kendi içindeki çelişkileriyle…
Çelişkisiz günler sizlerin olsun. Hasan Hüseyin Arslan, 22.06.2009