- 650 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
GÜLSÜM ! YÜZÜN GÜLSÜN (7)
Bir an ne yapacağını şaşırdı ve yüzünde mahcup ve kızgın bir ifadeyle Cem’ e baktı. Hem hoşlanmıyor, hem de ondaki gizli bir güç kendine doğru çekiyordu. Bir anlam da veremiyordu bu duruma. Kaçmak isteyişi de bu yüzdendi zaten. Buraya davet edilebileceği aklına gelmemişti. O kadar da özen göstermişti bugün için. Şimdi aklına kim bilir neler gelecekti.
Cem ise şaşkındı. Kantinde karşılaştığı duru ve yalın bir güzelliğe sahip olan Gülsüm ‘ ü bu haliyle görünce şaşırmıştı. O gün gördüğü kız gitmiş, yerine mankenlere bile taş çıkartacak güzellikte bir genç kız vardı karşısında. O kızlara her zaman, güzel bir sanat eseri gibi bakardı. Allah’ın bayanları güzellik timsali olarak yarattığın inanırdı. Onun içinde bu konuda onlarla konuşmalarını düzgün ve etkileyici yapar, kendine inandırırdı. Bugüne kadar elde edemediği kız kalmamıştı. Ama hiçbirini de sevmemişti. Uzun boylu ve yakışıklıydı. Ağzı da iyi laf yapıyordu. Kız arkadaşlarına, onları memnun edecek, ruhlarını okşayacak küçük sürprizler hazırlardı. Onlar da buna çok sevinir, samimi olduğunu, hatta aşık olduğunu düşünürlerdi. Sıkıldığında anlarlardı. İlgisi kaybolur ve küçümseyici hareket ve sözlerle başından atmak için uğraş verirdi. Etrafındaki kızlar da zaten fazla önemsemez, belli bir süre sonra başka bir limana sığınırlardı. İçlerinden sadece bir tanesi çetin ceviz çıkmıştı. Bırakmasına müsaade etmemiş, onu epeyce korkutmuştu. Cem’in başına silah dayayarak ecel terleri döktürmüştü. O olaydan sonra epey bir bu işlere yeltenmemişti.
Hayatı eğlence üzerine kurmuştu. Ailesinin mal varlığının nimetlerini çok iyi kullanıyordu. Okula başlayalıdan bu yana, sadece adres belli olsun diye kullanıyordu. Ailesi ise bu durumun farkında olmasına rağmen ses çıkarmıyordu. Zaten yılın bir çok ayını dış seyahatlerde geçiriyor ve dolayısıyla da Cem için fırsat doğuyordu. Evi arkadaşlarıyla dolduruyor ve doyasıya eğleniyordu. Belli bir süre sonra bu tür eğlencelerde ona yetmez hale gelmişti. En çok ihtiyacı olan sevgiydi aslında çocukluğundan bu yana. Ama ailesi sevginin sadece hediye ve parayla satın alınan şeyler olduğunu düşünüyordu. Onun istediği , anne ve babasının ona sevgiyle sarılmalarıydı aslında.
Hırçınlığıyla bazen onlara küçük ipuçları veriyor ama anlamıyorlardı.Gençlik çağlarında ise bu hayata alışmıştı. Tepkileri de bu şekildeydi artık. Yine evlerindeki eğlencede bir arkadaşı yanında sigaranın farklı bir çeşidini getirmişti.Onları bir araya getirerek, “bir sürprizim var” demişti. Hepsi merakla etrafında toplanmışlar ve sürprizi görmek için beklemişlerdi. Sürpriz ise “ESRAR” ile sarılmış sigaraydı. Üç adet sigara oradakiler tarafından, çarçabuk bitirilmişti. İlk içtiği anda başı dönmüş, midesi bulanmış ve kendini bulutların üstünde gezer gibi hissetmişti.Vücudu alıştıktan sonra, artık onu her gün arar hale gelmişti. Onu rahatlatıyor, bütün sıkıntılarını atmasına yardımcı oluyordu. Belli bir süre sonra, artık esrarın ona yetmediğini fark etti. Esrarı getiren arkadaşıyla bu konuyu konuştuğunda o kendisine kokain de bulabileceğini söyledi ve cebinden çıkardığı numune olan küçük bir poşet içindeki kokaini çıkardı ve Cem’e uzattı. Nasıl kullanacağını bile gösterdi. Artık avını ağına düşürmüş, müşterilerinin arasına zengin yeni bir müşteri katılmıştı. Onların arasında dolaşmasının sebebi de buydu.
Cem birden kendine gelerek düşüncelerinden kurtuldu.
“ Merhaba Gülsüm ! Nasılsınız? Ne kadar güzel bir tesadüf . Çok güzelsin “
“ Merhaba ! iyi sayılırdım. Sizi görene kadar. Siz ! Maşallah keyfiniz yine yerinde “
Diyerek, imalı sözlerini bir çırpıda sıralayıverdi. Rahatlamış, üzerinden büyük bir yük kalkmıştı.
O sırada yanlarına,Müjgan geldi. İkisini konuşurken görünce, Gülsüm’ ün sözleri aklına gelmiş olacak ki, dudağının kenarında hafif bir muzip gülümseme belirdi. Bu gülümsemeyi Gülsüm de fark etmiş ve hemen arkadaşına sert bir bakış fırlattı.
“ Merhaba arkadaşlar, siz tanışmıştınız değil mi? “
“Evet “
“Evet tanıştık “
“Gülsüm, canım benim bana biraz yardım edebilir misin “
“ Tabii canım, ne yapacağım ?”
“Masayı hazırlamama yardım edeceksin. “
Diyerek Cem’ in yanından ayrıldılar. Mutfağa geçerken, Gülsüm kızgınlığını arkadaşına çimdikler atarak çıkarttı.
Masayı hazırlamışlardı. Masanın ortasına hazırlanan börek, kek, kanepe, sigara börekleri,yaş pasta ve zeytinyağlı dolmalardan oluşan yiyecekler konmuş, içeceklerde konduktan sonra misafirlerden kendileri tarafından servisin yapılmasını istedi Müjgan. Bir anda masanın etrafı kalabalıklaştı. Ev yapımı onca yiyeceği bir arada gören gençler, evlerinde hissetmişlerdi. Neşe içinde bitirdiler tabaklarındaki yiyecekleri. Bir taraftan da müzik sesinden odalara yankılanan klasik batı müziğinin tınıları yayılıyor ve sohbete ayrı bir hava katıyordu.
Gülsüm, tarihi binanın ikinci katındaki salonun balkonuna çıktı. Balkondan deniz muhteşem güzelliğiyle görünüyordu. İstanbul’ a geldiğinde görmüştü ilk defa denizi. Ve çok sevmişti. Denizden gelen iyot kokusunu hissedebiliyordu. Martıların çığlıkları, denizin azdığı günlerde daha bir güzel geliyordu kulağına. Ama bugün sakindi. Uzun uzun baktı denizden tarafa. İskeledeki insanları uzak olduğu için göremiyor, kalabalıklarını fark edebiliyordu. Tam o sırada arkasında bir ayak sesi duydu ve arkasına döndü. Arkasında Cem, gözlerini dikmiş ve kendisine bakıyordu. Fakat, ilk karşılaştıkları günden farklı bakıyordu gözleri. Birden utandı ve içeriye girmek istedi. Cem kapının ağzına dikilmiş ve geçmesine mani olmak ister gibi bir hali vardı.
“ Gülsüm biraz konuşabilir miyiz Lütfen ! “
“ Ne konuşacağız Cem bey ? “
“ Seni yakından tanımak, arkadaş olmak istiyorum. Ama sen benden hep kaçıyorsun. Sebebini merak ediyorum. “
“ Önemli bir sebebi yok. Ben öğrenciyim. Amacım, okulumu bitirmek ve mesleğimi yapmak istiyorum. “
“ Neden kestirip atıyor ve bana bir şans tanımıyorsun. ? “
“ Söyleyeceğim ama bana kırılmayacaksınız. Ben çok sözlü bir insanım ve açık konuşmayı yeğlerim her zaman. Sizi ilk karşılaştığımız o kaza olayında görmüştüm. Sizin oradaki tavırlarınız hiç hoşuma gitmemişti. Arkasından kantinde karşılaştık ve sonra da burada. “
“ Belki de kader böyle istiyor. Olamaz mı ? “
“ Olamaz. Biz sizinle ayrı kutuplardayız. Anlaşmamız mümkün değil. “
“ Belli olmaz o. Benden kaçıyor olman bile seni ele veriyor. Sen de bana boş değilsin. “
“ Hayır ! size öyle gelmiş. Niye kaçayım ki. Kimseden korkmam ben. “
“ Ben sana benden korkuyorsun demedim ki. Kendinden korkuyorsun. Hislerinden korkuyorsun. Onlara yenilmekten korkuyorsun. Bir erkeğin, kalbine girmesinden korkuyorsun. Ama ne yaparsan yap, ben bunu başaracağım ve kalbinin içine gireceğim.”
“ Hayır ! izin vermeyeceğim. Müsaadenizle. İçeri geçeceğim. “
Hızla banyodan çıkarak banyoya girdi. Aynada kendine bakma gereği duydu. Aynaya baktığında kıpkırmızı bir suratla karşılaştı. Çok sinirlenmişti. Ama dedikleri doğruydu. Kendine bile itiraf edemiyordu onun söylediklerini. Elini, yüzünü yıkadıktan sonra tekrar baktı aynaya . Yüzü kendi rengine dönmüştü.
Odalarda Müjgan’ı aramaya başladı.En sonunda salonda sınıf arkadaşlarının yanında buldu.
“ Müjgan ! Emine nerede ? göremiyorum onu ? “
“ O gitti. Sana baktık ama göremedik. Erkek arkadaşı gelmişti. Onunla çıktılar.”
“ Ya ! öyle mi. İyi ne yapalım . Pazartesi günü görüşürüz.”
“ Eğlendin mi Gülsüm “
“ Evet canım eğlendim. Değişiklik oldu. Balkondan denizi seyrettim epey bir süre. Sonra Cem geldi yanıma. Onunla sohbet ettik. “
“ Ya ! Ne dedi ? “
“ Niye soruyorsun ? Bunları sen planladın değil mi ? Senin parmağın var . “
“ Neden bahsettiğini bilmiyorum. Ama daha önce söylemişti bana senden hoşlandığını. Benimde aklıma böyle bir şey geldi. Ne yapayım ? Çok yakışıyorsunuz birbirinize. “
“ Neyse. Önemli değil zaten. Ben kendisine gereken cevabımı verdim.Her istediği olmayacak ! “
“ Sen Cem’ i tanımıyorsun. Küçükken çok inatçıydı. Değişmemişse yandın kızım yandın. “
“ Niye yanacağım. O ne düşünürse düşünsün benim için fark etmez. “
O arada arkadaşlarınım Müjgan’ a seslenmesiyle konuşmaları kesildi. Onları uğurladıktan sonra çok az insan kalmıştı evde. Gülsüm, Cem’ in de kaldığını fark ederek onun gitmesini bekliyordu. Dışarıda karşılaşmamak için bu aklına gelmişti. Uzun bir süre oturduktan sonra nihayet Cem ayrılmıştı evden. Biraz daha bekledikten ve iyice gittiğinden emin olduktan sonra Müjgan’ dan müsaade isteyerek kalktı. Geldiği yerlerden geri dönerek caddedeki otobüs durağından yurduna dönecekti. Tam sokaktan çıkıp, ana caddeye çıktığı sırada, trafiğin yoğunluğuna aldırmadan yolda bir aracın yanında beliriverdiğini fark etti. İçindeki Cem’ di ve avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
“ Gülsüm ! Senden hoşlanıyorum.! Eğer arabaya binmezsen, bağırmaya devam edeceğim. “
“ Tamam. Bağırma! Biniyorum. Rezil edeceksin beni. Allahın belası. “
Diyerek arabaya bindiler. Arkadaki sürücüler hareket etmeleriyle birlikte, kızgınlıktan arka arkaya çaldırdıkları kornalarını susturmuşlardı. Gülsüm, asık bir suratla koltukta hareketsiz oturuyordu.
“ Neden kızıyorsun bana. Lütfen Gülsüm. Sen diğer kızlardan çok farklısın. Sende ben çok farklı bir duygu yaşadım. Çok samimi ve içtensin. Yalınsın. Yüzün tıpkı melekler gibi. Pişman olmayacaksın. Lütfen bana şans ver. Seni hiç üzmeyeceğim.Lütfen ! “
“Ama bu şekilde olmaz ki. Sen beni caddenin orasında rezil ediyorsun. Ne düşünebilirim senin hakkında şimdi. “
“ Ama bana konuşma fırsatı vermiyorsun. Ben de bu şekilde davranmaya mecbur oldum.Lütfen! Beni kırma. Bir süre beni tanı, ondan sonra seyrini ona göre değiştirirsin ilişkimizin. “
Gülsüm anlamıştı Cem’ den kurtulamayacağını. Kendi duygularına da güvenemiyordu aslında. Rüyasında yüzünü göremediği gencin vücut yapısının da Cem’ e çok benzediğini günler sonra fark edebilmişti. Rüyaları ona ipucu vermişti. Ama çıkmaz yolun anlamı neydi acaba ? Onu bir türlü bulamamıştı kafasında. Belki de şans vermeliydi ona.
“ Tamam, itiraz etmeyeceğim. Yoksa senin gibi bir deliyle baş edemeyeceğim. Bir süre tanıyalım birbirimizi. Ama benim şartlarımda. Benim katı kurallarım vardır ve uygularım.
Benim yetiştirilme tarzımla, senin tarzın aynı değil. Farklı şeylerden hoşlanıyoruz. Ben sana ayak uyduramam ama deneyeceğim. Bunları kabul ediyor musun ? “
“ Evet ! Ediyorum. Seni hiçbir konuda sıkmayacağım. “
“ Tamam o zaman beni kenarda indirir misin. Otobüse binip, yurduma gideyim. “
“ Ama ben seni bırakacaktım “
“ Hayır ! Ben otobüsle gideceğim. Daha ilk günden beni dinlemiyorsun.”
“ Tamam Gülsüm Tamam. “
Arabayı kenara çekerek durdurdu. Gülsüm’ ün oturduğu tarafa geçerek kapıyı açtı ve inmesini bekledi. Tokalaştıktan sonra arabasına binerek hareket etti. Gülsüm arabanın arkasından başını iki tarafa sallayarak otobüs durağında beklemeye başladı.
Otobüs geldiğinde binerek yurduna döndü. Müjde ile Yeliz’i odada otururken buldu. Gülsüm’ ü hazırlandıktan sonra görmemişlerdi. İçeriye girdiğinde ikisinin de gözleri fal taşı gibi açıldı. Hiç böyle bakımlı görmemişlerdi.
“ Gülsüm ne kadar güzel olmuşsun “ dedi Yeliz. Müjde’ de tastikledi onu.
“ Teşekkür ederim arkadaşlar. Birazcık makyaj yaptım o kadar. Bir değişiklik yok. “
Yeliz gözlerindeki ışıltıyı fark etmişti. Yüzü gülüyor ve ayrı bir canlılıkta bakıyordu gözleri.
Konuyu başka bir yöne çevirdi Gülsüm. İşe de yaramıştı. Yemek saati de gelmişti. Yemeklerini yedikten sonra derslerini çalışıp, yatağına uzandı. Uyumak istiyor fakat uyuyamıyordu. Gözünün önüne Cem’in görüntüsü geliyordu. Sonra da kendi kendine kızıyordu. Böyle düşünürken uyudu kaldı.
Ertesi sabah okuluna gittiğinde, onu bir sürpriz bekliyordu. Bölümün dış kapısında Cem’i onu
Beklerken buldu.
“ Günaydın Gülsüm. Nasılsın ?”
“ Günaydın. İyiyim. Ya sen nasılsın.?
“ İyiyim. Seni bekliyordum. Öğlen kantinde buluşalım mı ? “
“ Tamam olur. Dersim bitince gelirim oraya “
“ İyi dersler “
“ Sana da “ dedikten sonra ayrıldılar. Onları uzaktan gören Müjgan, heyecanla yanına gelmişti.
“ OOOO ateş bacayı sarmış. Ben sana demiştim.! “
“Gülme ! Daha bir şey yok ortada. Sadece arkadaşız. Tanımaya çalışacağız birbirimizi. “
“ Tamam. Bir şey demedim ben. Haydi geçelim içeriye. Ders başlayacak şimdi.”
Dersler yoğun şekilde devam ediyordu. İnsan psikolojisi en ince ayrıntısıyla, hocalar tarafından irdeleniyor ve beyin fırtınasıyla öğrencilerin fikirleri ortaya çıkarılıyordu. Bugünkü konu da uyuşturucu bağımlılığının tedavi yöntemleriydi.
YORUMLAR
Hikayen hep okuduklarımızı, hiç okumadığımız şekilde anlatmalı, Hülyam. Yani biraz daha sırlı olsun, kelimeler biraz daha orjinal olsun.Bunu yapabilirsin..Olaylar çok hızlı gelişmiş sanki.Bölümün başında Gülsüm , gençten nefret ediyordu, sonunda canımlı konuşma başladı.
Aşk hikayelerini sevenler için güzel bir öykü olacak inşallah...Çok güzel bir gençlik hikayesi.tEBRİK EDİYORUM SENİ.Yazma azmine hayranım.
sevgilerimle
iki genç arasında başlayacak bir aşkı anlatmışsınız..
yalnız cem' in gidişatı da iyi değil..
bir genç kızın dramı olabilir..
gülsüm ve cem ne olacak..
ayrıca; toplumda gençlerimizin vahim durumlarından birini de anlatmışsınız..bağımlılık,sevgisizlik..
ailenin çocuğunu yanlış yetiştirmesi..
çok güzel bir yazı idi..
devamını merak ettim...
saygılarımla..
Gülsüm maalesef çıkmaz yola girmiş gibi.
Zıt kutuplar birbirini çeker ama devamlılığı sürdüremezler.
Aşk yakar sonrada mahveder geçer.
Armutun iyisini ayılar yer sözü sonunda tecelli eder.
Bazen aşk mı mantık mı sorusunu bende sorarım mantıkta hiç fena değil bence.
Hikaye çok güzel gidiyor.
İlginç gelişmeler oluyor.Sonunda Cem,Gülsüm'ün rotasına girecek gibi.Sanırım Gülsümün aşkı baskın gelecek ve Cem teslim olacak..
Bir şeyler çözmeye çalışıyorum,bakalım ne olacak..
Güzeldi yumurcak..Senin kalemin işlendiğinde aşk romanları yazmaya daha yatkın sanırım...
saygılar ve sevgilerimi gönderiyorum...