- 2021 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SORUMLULUK1
Sorumluluk ÖYKÜ
ERDOĞAN ORUÇ
Şubat ayının ilk günleriydi. Haydarpaşa numune hastanesinin yan kapısından, yani otoparkın olduğu taraftan yola çıktım. Parkta bir arkadaşımın, delimi velimi olduğunu yıllardır anlayamadığım oğluna rastladım. Karşılıklı selam kelamdan sonra, yolumuz aynı yöne olduğu için beraber yürümeye başladık.
O, Altunizade’ye gidecek, ben ise Çamlıca’ya gideceğim. Kadıköy’den gelen belediye otobüslerinden birine bineceğiz. Durağa gitmek için otoparkı geçtikten sonra sola dönüp, takribi elli metre yürüdükten sonra bir merdivenle alttaki yola iniliyor.
Hava çok soğuk ve kar serpiştiriyor. Yerler karla kaplanmış. Ayaklarımızın altında ezilen karların gıcırtısı ile kibirleniyoruz. Buz tutan yerler de insanların sırtını yere getirerek “büyüklenme nasıl olurmuş” gösteriyor.
Merdivenin başında dokuz on kişilik bir kalabalık toplanmış. Aşağıya bakarak kahkahalar atıyorlar. Biz de kalabalığın arasından izlemeye başladık. Aşağıda bir bayan, belli ki merdivenlerden kayarak düşmüş, üzerine yapışan karları temizliyor.
Merdiven çok dar... Ancak bir kişi sığabiliyor. Sıradaki iki kişi birbirlerine tutunarak aşağıya inmeye başladılar. Arkada ilerleyen kaydı, öndekine çarparak onunda dengesini bozdu. Kıçlarının üzerinde kayarak yol kenarına kadar indiler. Kahkaha sesleri birbirine karıştı.
Sıradaki karı koca çift cesaret edemeyip geri döndüler. Peşlerindeki genç kız tereddüt ediyor. Onun arkasındaki delikanlı mağrur bir tavırla;
—Çekilir misiniz kenara! Diyerek bir kahraman edasıyla, gerçektende düşmeden elleri cebinde aşağıya indi. Geri dönüp yukarıdan inmeye çalışanları seyretmeye başladı.
Seyre doyum olmaz derler, genç kız aşağı inmeye başladı. Daha üçüncü basamakta ayakları yerden kesildi. Yerde sürünerek aşağıya indi. Aşağıda yukarıda karşılıklı çığlıklar, kahkahalar birbirine karışıyor. Önümüzdeki üç kişiden biri daha geri dönüp başka yola yöneldi. Biri düşerek indi. Diğeri ise merdivenin başında yere oturdu sürüne sürüne aşağıya kadar indi.
Sıra bana gelmişti. Çocukluğum kış memlekette geçti. Yerdeki bir karışı bile bulmayan kara teslim olacak değilim. Bu merdiveni koşarak inerim de yine düşmem.
“Bakalım seyirci epey var mı?” diye çaktırmadan arkama bir göz attım. Maalesef arkamda arkadaşımdan başka kimse kalmamıştı ama aşağıdaki seyirci sayısı bayağı bir fazlaydı. Bir koşuda aşağıya indim. Düşmeden nasıl inilirmiş göstermiştim herkese. Koltuklarımın altına karpuz sığmıyordu.
Sıra arkadaşımın oğlunun yuvarlanışını izlemeye gelmişti. Benden çok gençti. “Onun gibi onlarca genci cebimden çıkarırım” diye düşündüm.
—Korkma, koşarak in. Düşmezsin. Korkma’ diye bağırdım.
O yan tarafa doğru gitti. Karlar arasından el büyüklüğünde bir taş aldı ve başladı basamaklardaki karları kazımaya.
Otobüs kaçacakmış, ayakları su çekecekmiş, hiç umurunda değildi. Ben;
—Gelsene, ne yapıyorsun? Diye bağırdım. O;
—İnsanlar düşüyor, sakatlanacaklar. Şu karları temizleyeyim gelirim. Sen git. Dedi.
Ben birkaç saniye onu izledim, sonra otobüs durağına yöneldim.
Şansıma otobüsüm gelmişti. Normalde yarım saatte bir gelirdi. Sevindim. Önümdeki kişiler basamakları çıkınca ayağımı birinci basamağa attım. Diğer bacağımın beni aşağıya çektiğini zannettim. Şoförün;
—Binsene kardeşim! Demesine rağmen aşağıdaki ayağımın sesine kulak vermek zorunda kaldım. Arkadaşımın oğlunun karlarını kazıdığı merdivene yöneldim. Sessizce alt basamaktan yukarıya doğru, merdivendeki karları ayakuçlarımla temizlemeye başladım.
Erdoğan ORUÇ
2003
YORUMLAR
sizin yazılarınız ve şiirleriniz çok güzel oluyor bütün şiirlerinizi ve yazılarınızı okudum hepsi çok güzeldi