- 564 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bir kez usulca çal ilhamımın kapısını
benim ilhamım yüzündür çöl gibi kuru yanakların evet çöl gibi tabiri caiz ise hüngür hüngür ağlayan nehirler orada bir çırpıda kurur sanki güneş sadece orayı ısıtır kum dolar pabuçlarıma kavurur bu şehir betimlemez seni seni çöllerle tasvir edebiliyorum ancak kızma neden bahar bahçe efsunlu güzellikler varken neden çöl deyip yüzün çevirme oralarda bir kuru ot parçası burada bin gülden daha değerlidir orada herkesin geçtiği yollar yoktur çiğnenmiş kelimeler marifetsiz kafiyeler kum fırtınalarına gömülür orda gece oldumu karamsarlık çöktümü üstüne en soğuktan buz kesilir toprakların ve gök yüzüne bakarsan sayabilirsin tanrının ne kadar yıldız yattığını ne keman ne kemençe ne gitar sesi orası dinginliğin ...tek başına bir koro kadar eşsiz olduğun yer orası sessizliğin konçertosudur orası sensizliğin virtiözününden çıkan notalarla yıkanan memleket ben severim çölleri ilhamımdır oralar oralarda denizler yoktur ayrılık rıhtımları orada seraplar düşler gerçek gibi herşey bir dokunuş kadar yakın sanki her nesne sürrealist bir firçadan çıkmışcasına yalar kalbimin fikrimin duvarlarını çöller benim ilhamımdır denizler ise efkarım zaten sevmem ben denizleri o dalgalar sahili gardiyan gibi yoklayan kırbaçlayan dalgalar esirliğimi hatırlatır bana esirliğim ise seni hatırlatır sensizliğe prangalanışımı bugün sahradan gobiden çıktım yola akdeniz karadenizlere düşen ay yüzüne hasret düştüm kayıklardan gondollara gondollardan takalara bindim bin diyardan bin aktarmayla geldim sensizlik yollarında kırk çarık çürüttüm çağlayan nehirleri ağlayan şehirleri gerisin geride biraktım ekmek kırıntısı gibi şiirler serpilmiş gözlerine vardım bu gece sen yoktun yine yanımda sen benimleydin yanıbaşımda bu gece kesildi şah damarım akan kanda misafiriydin edebiyatımın hoşçakal evine git artık yorulmuşsundur uyu biraz unutma yarın gece yine gel bir kez usulca çal ilhamımın kapısını...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.