- 803 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Öğreten Olabilmek
Öğretmen kelimesi aslında dilimize pelesenk olan alelade bir sözcük ya da herkesin yapabileceği bir meslek gibi geliyor kulağa.
Çevrenizde bu mesleği yapan ne çok kişi var. Puanı o üniversiteyi tuttuğu için öğretmen olarak mezun olanların yanında, o meslek için gerekli bilgi birikimi olanlar da saflara katılmışlar.
“Öğretmen” olmak bir ayrıcalıktır oysa. Hangi yaşta olursa olsun karşısındaki insanın öğrenme sürecinde değil öğrencisi olduğu andan itibaren sorumluluğunu almaktır öğretmenlik. Çünkü bir kez öğretmeni olmuşsanız o kişinin, o size “öğretmenim” ya da “hocam” diyorsa artık sizin sorumluluğunuz çok büyüktür. Neden mi. Çünkü eğer yüreğinizde bir nebze insanlık varsa öğretmeyi layıkıyla yaparsınız, onun gözlerinden “anladım” ya da “anlamadım”ı hissedersiniz. Yok, sadece iş olsun diye yapıyorsanız öğretmenliği siz alacağınız paraya bakın; anlattıklarımı dinleseydi,diye düşünüp işiniz bitince sırtınızı dönün ve başka beyinlere yönelin.
Hayır, öğretmenlik bu değildir. Öğretmen, mesleğinin verdiği sorumluluk bilinciyle öğrencisini nakış nakış işleyen; hem öğreten hem de öğrenmek için ona saygıyla boyun büken beyinlere iyiyi, doğruyu, güzeli santim santim beyne nakşedendir.
Öğretmenim, diyorsanız fedakar olacaksınız, bencilliğinizden sıyrılacaksınız. Bu meslek, hiçbir mesleğe benzemez. Bu meslek gönül işidir. Çok para kazanmak istiyorsanız, başka alanlara yönelin ama bildiklerinizi öğretirken zevk alıyorsanız; öğrencinizin sizin sayenizde ilerlediğini hissediyor ve bundan haz duyuyorsanız beri gerin. Adınız öğretmendir. İşte o zaman sizin eliniz öpülür.