- 2183 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Şiirde Kafiye Sorunu-2
I-
Önceki yazımızda,
şiir ile birlikte diğer edebi metinlerin
tarihsel ve toplumsal süreç içerisindeki yeri hakkında
kısa da olsa hatırlatmalarda bulunmuş,
kafiyenin şiir ile kurduğu göbek bağını
az da olsa açıklamaya çalışmıştık.
II-
Buradan,şiirin modern biçimlerinin
tamamen kafiyesiz,ölçüsüz,uyaksız olması gerektiği,
şiirde bu ahenk unsurlarını kullanmanın,
şiirin tarihsel dönüşümü açısından
anakronik sonuçlar doğuracağı anlaşılmamalıdır.
III-
Sorun;
şiirin kafiyeli yazılıp yazılmamasından ziyade
yazılan şeyin şiir olup olmaması ile ilgilidir
Bu ne mi demektir?
Cumhuriyetin ilk yıllarının edebiyat çevrelerinde
sıkça tartışılan "iyi şiir"- "kötü şiir" ayrımına
Rasim Özdenören;
"şiirin iyisi kötüsü olmaz
bir metin ya şiirdir ya değildir" diyerek
karşı çıkmış, aynı şekilde
moder türk şiirinin ve ikinci yeni akımının
usta şairi Turgut Uyar da
şiirdeki bu ayrımı reddetmiş,
ŞİİR OLABİLMEYİ BAŞARMIŞ BİR METNİN
"büyük şiir"- "küçük şiir" vasfında
ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutulabileceğini belirterek
tartışmaya genişlik kazandırmıştı.
Günümüzün yaşayan en önemli şairlerinden
İsmet Özel’inde konuyla ilgili hassasiyetini
hatırlatmakta fayda var.
IV-
Kafiyeyi "sorun" kılan şeyin
bütün bu anlatılanlarla bağlantısını
şöyle özetleyebiliriz:
uzun zamandır,kafiye; bir metnin şiir kisvesine bürünmesinde
bu metnin şiir olarak kabul görmesinde
etkili bir maske işlevi görmeye başladı.
bunda;
kafiye ile yazılan her şeye;
özüne,biçimine,dil ve üslub kurallarına
daha da önemlisi
çıkmazda olan günümüz insanına ve
onun kendisi,çevresi
tabiat ve yaratıcısıyla olan ilişkilerine
getirebildiği açılımlara bakmadan şiir;
yazan herkese de şair denilen bir ortamın etkisi
ihmal edilmeyecek kadar büyük.
V-
"ŞAİR OLAMADIĞIM İÇİN ELEŞTİRMEN OLDUM"
diyen Nurullah Ataç’ın,şair olabilmek için yazdıkları
sanal ortamlarda boy gösteren yüzbinlerce şair(?)in yazdıkları kadar
şiir olmayı haketmiyor muydu acaba?
Nurullah Ataç da çözümü
mani tarzında birkaç kafiye-redif oyununda bulamaz mıydı?
VI-
Cemal Süreya’ya
"BİR GAZETEDE KÖŞE YAZARI OLABİLMEK İÇİN ŞİİR YAZMAYA BAŞLADIM"
dedirten edebi koşullarla birlikte düşünüldüğünde
cevap tabi ki olumsuz olacaktır.
O halde Ataç ve diğerlerinin
anladıkları "şiir" ile bizim anladığımız "şiir"
farklı şeyler mi?
bunu da bir sonraki yazımıza bırakalım.
YORUMLAR
siir bence hissedilen yasanilan duygularin dile gelisidir.kelimeler kendiliginden dökülüyor.kafiyeli yada kafiyesiz olusundan cok siirdeki anlam ve duygu yogunlugunun yansiyisi önemli.net duygular net bir siir halinde yansiyor zaten.
bazen anlamakta güclük cektigim yada herhangi bir duyguya dahi rastlamadigim siirler okuyorum.tadsiz.
saygilar.