BİLEMİYORUM
HER GÜZEL ŞEY BİTERDİ
HER GÜZEL ŞEY BİTERDİ
Bölüm 6 :
Kutupta Bir Bölge
"Aslında bir daha bu defteri açıp da birşey yazmayacağım demiştim; ama yaşananlar, yaşadıklarımdan anladığım kadarıyla mutluluk diye bir şey yok, tam tersine hayatın tamamiyle bir trajedi üzerine kurulduğuna bir kez daha şahit oluyorum mecburen. İnanılmayacak, kabusların bile oluşturamayacağı bir gerçek, bir hayal kırıklığı, bir aptallık yaşıyorum. Pişman, çok pişmanım aslında. Ama asla zamanı geriye döndürüp yanlışlarımı düzeltemeyeceğim ve o yanlışlar her zaman ruhumda derin izleri ile yaşayacak bir daha kapanmamak şartıyla. Kimse yaralarıma çare olmayacak, üstelik bu izler yaşam boyu acı verecek. Nasıl bir yok oluş, nasıl müthiş bir keşkeler içindeyim. Bu acının tarifi yok anlatamam.
Üzerime hiç yakışmayan, beni her zaman mutluluk sarhoşu içinde deli divane gibi dolaştıran, yaşamdan soyutlayan maskemi çıkartıyorum ve bütün günahlarımla çırılçıplak bir hal ile yaşama dönüyorum. Hayat soğuk, gerçeklerse kızgın bir lav gibi içimde püskürüyor. İçim yanıyor, dışım ise kaskatı... Buz gibiyim, taş gibiyim... Nasıl düzeltirim hataları, nasıl kapatabilirim ki açtığım, gönül kırdığım insanlara, yüz çevirdiğim dostlarıma nasıl pişmanım diyebilirim? Kandırabilir miyim kendimi, acılarımı avutabilir miyim? Sağukta kalıp da donmayan insan anlayamaz üşümeyi, yağmurda kalmayan biri anlayamaz ıslanmayı. Acıyı çekmeyen anlayamaz bu derdi.
Suskunum sadece. Hayat karşısında elimden gelen hiçbir şey yok ve bu yüzden suküt ediyorum. Rusty ve Daniel belki bir anlam veremiyorlar bu suskunluğa; o kadar mutlu yaşadığım günlerden sonra bu anlatılmaz, peyda olan sebebsiz suküta bir mana oluşturamıyorlar. Gerçekten üzgünüm.
Kendi kendime yeni bir hayat kurdum sanmıştım. Bilemezdim olayların bu duruma geleceğini; ama tahmin edebilir, belki de olasılığını düşünerek hareket edebilirdim; lakin ben kupkuru bir dala sımsıkı tutunmuştum ve sonunda yere düşmüştüm. Bu yüzden kendime kızıyor, pişmanlık duygusuna bürünüyorum. Her ayrıntıyı düşünüyor, yaşadıklarımı kafamda birer birer tasavvur ediyorum; yalnız böyle bir pislik içinde bunca zaman nasıl yüzdüğüme, nasıl dalgalarla savaşıp boşa tuz yuttuğuma inanamıyorum. Ama yaşananlar bir kez daha muallim oluyor ve iyi bir ders veriyor bana. Anlıyorum... "Bu hayatta yaprak dökmek de var, çüçek açmak da..."
Ayşe ile ayrıldık. İsmini ağzıma bile zor alırken, adını her söylediğimde ya da duyduğumda içim titrerken kim bilir bu acıyı unutmak benim için ne denli zor olacak. Uzaklık, özlem sevgiyi azaltır derler. Hoş, içimde sevgi adına bir şey var mı bunu ben bile bilmiyorum ya! Her neyse, ayrılığın üçüncü gününde okuldan tastiknamemi alıp ayrılma fikribüsbütün benliğime yerleşip hüküm sürmeye başladı. Bu ayrılığın Rusty ve Daniel’i nasıl etkileyeceği bilinmez; ama okulda kalmak ruhumu daraltıyor, yaptığım hatalar, işediğim günahlar cayır cayır benliğimi yakıp kavuruyor. Gitmek, buralardan uzaklaşmak belki de en doğru karar olacak herşeye rağmen. Artık düşünmüyorum geleceği, sadece beni saran dikenli sarmaşığı yok etmeye çalışıyorum. Kimseye bir faydam yok; sadece bizzat kendim ile savaşıyor, galip gelmek için farklı stratejiler üretiyor ve artık tek bir gözyaşı dökmemeye çalışıyorum. Ne söylesem boş, ne yapsam kar etmiyor. Zamana bırakıyorum acılarımı, bu sefer de ben de eriyip gidiyorum zamanın içinde. İçimi dökmek istiyorum birilerine ama utanıyorum yaptıklarıma. Anlatırken tekrar yaşıyorum o günleri. Nasıl anlatabilirim ki o utanç dolu günleri? Söylemesi en güç olan şey, suç olan şey değil, gülünç ve utanılacak olan şeydir.* Bu yüzden kimseyle de konuşamıyorum ve nihayetinde bu okuldan ayrılmak en doğru karar oluyor benim için."
* Jean Jacques Rousseau’nnu İtiraflar kitabından.
İmza : rusty30