Lunapark
Lunapark;çocukluğumun en keyifli zamanlarını geçirdiğim mekan olarak,beynimin not defterine karalamış olduğum yerdi.Dönme dolaplar,atlı karıncalar,zincir,çarpışan arabalar ve sihirli aynalar,Lunaparkın en çok beğendiğim kısımları idi.
Yaşım ilerleyip büyüdükçe lunapark kelimesi,benim hayat sözlüğümde emanet olarak yer edinmeye başladı.Bu şekilde düşünce sahibi olduğumda;aslın da yaşamış olduğum hayatın Lunaparktan farkı olmadığını gözlemledim.
Farklı olan,işiniz ve gücünüz yoksa,seyyar lamba durumun da değil de masanın üstünde duran vazo konumun da olan hayata sahip iseniz;güne erken başlarsınız.İş yerine zamanın da yetişmek için,koşuşturmanız gerekir.Günlerden Pazartesi ise, o günün özelliği olan,sevilmeyen gün olması,sizin sırtınıza birden fazla yük yüklenmiş hissi verir.
İşyerinize binbir güçlükle ulaştığınız an;bugünü başlamadan bitirmek isteği beyninizde yer eder.Beyninizde yer etmekle kalmaz sizi;patronunuzun ya da amirinizin emrivaki sesi ile irkileceğiniz ana kadar olan kısım da hayal dünyasına sürükler.
Kendinize gelmeniz için,içeceğiniz çay ya da kahve kadar etkili olan talimatlar ile karşı karşıya kaldığınız an,anlarsınız ki gün başlamıştır.
Gün ışığının bile günü aydınlatmaktan yorulmuş ve bitkin düşmüş olduğu akşam saatlerinde sizinde, güneşin yorgun ve bitkin halinden farkınız kalmamış demektir.Saatinize baktığınız da,eve ulaşmak için yorucu olan eve dönüş kampanyasına katılarak evinize ulaşırsınız.Tek başına yaşıyorsanız;yalnızlığınız ile başbaşa kalıp,serbest zaman hakkınızı en iyi biçimde kullanırsınız.
Televizyonda yayınlanan reklamlarda,seyretmiş olduğunuz pil reklamlarının,ne kadar gereksiz olduğuna karar vererek,yarın başlayacak olan güne kendinizi zinde hazırlamak için yatağınıza uzanıp uykuya dalarsınız.Bu yaşadıklarınız,Lunaparkta bulunan dönme dolap kısmıdır.
Uykunuzdan nasibinizi alıp,yeni bir güne başladığınızda bu sefer;gün içerisinde koşuşturan kişinin sadece kendiniz olmadığınızı, etrafınızda koşturanları görünce fark edersiniz.Hayat ile son buluşmaları kalmış, yetişmek için birbiriyle yarışan insanlar olduğuna tanıklık edersiniz.Çalışkanlığı dillere destan olan karıncanın hızından daha fazlasını elde etmek isteyen ve atlıkarınca olmak isteyen,bir sürü koşuşturan insan olduğunu anlarsınız.
Atların yerini,yapılacak evlilikler de kız tarafının ön şart olarak koştuğu arabanın almış olduğu zamanlar yaşanırken;araç trafiğin de araba kullanmak için gerekli olan belgeninde manav tezgahlarında satılan meyvelerin alımı kadar kolay olduğunu bilirsiniz.Fakat bilmenizin dışında,araç trafiği canavarının sağ kolu durumun da görünen sürücülerin neden olduğu trafik kazalarına denk geldiğiniz de ise,Lunaparkta bulunan çarpışan arabalara olan özentinin de nedenlerini akıl süzgeçinizden geçirirsiniz.
Çaresiz kaldığınız anları yaşadığınız da,etrafınız da size destek olan insanların varlığını inkar edemezsiniz.En zor anlarınız da yanınız da bulunmayı,görev olarak görmeyip ona göre gönülden hareket eden değerli insanların;sizi kopmak üzere olduğunuz hayatın içine zincirlerle bağlamaya çalıştığını anlarsınız.Yaşadığınız bu anların Lunaparkın zincir kısmı olduğunu bilirsiniz.
Yaşadığınız hayatın içinde kral dairesi kadar şık ve rahat olmasa bile,odalarınızın olduğunu göreceksiniz.Odalarınızın içerisine bazen davet ettiğiniz özel insanları,bazen de davetsiz misafirlerinizi ağırlayacaksınız.Odanıza girmiş olan insanların odanızdan çıktıktan sonra,dışarıda kendilerine çeki düzen verdiklerini göreceksiniz.Çeki düzen verme işlemini de aynanın karşısında yapmış olduklarına tanıklık edeceksiniz.
Aynadan yüzünü çevirip,size doğru dönüp bakan insanların yüzlerinde ki değişime şaşıracaksınız.Şaşırmanız çok sürmeyecek,Lunaparkın sihirli aynasının bulunduğu kısımda olduğunuzu bileceksiniz..
Benim çocukluğumda Lunapark vardı..
Lunaparkın en sevdiğim kısımları,dönme dolapların,atlı karıncaların,zincirin,çarpışan arabaların ve sihirli aynanın olduğu kısımlardı...
YORUMLAR
O nasıl bir coşkuydu öyle, çocuk beynim almazdı o ışıkların dansını. Akşam olup babam hadi sizi lunaparka götüreyim dediğinde, bundan büyük muştu olamaz diye düşünürdüm. Hiç bir zevk, hiç bir müjde beni böyle mutlu edemezdi. Şimdi bakıyorum çocuklara, bırakın sevinmeyi, varlığından habersizler neredeyse. Kapalı bir odada bilgisayarlar içerisinde olan oyunlar onları daha mutlu ediyorsa, realde atacakları bir kahkahaya değişiliyorsa sanal gülücükler, alınmıyorsa hiç bir şeyden zevk, bıkkınsa o güzel gözlerinin bakışları, neyi nerede yanlış yaptık? ya da neydi bizim çocukluğumuzda ki doğrular?
Benim çocukluğumda da lunapark vardı ve size çok teşekkür ediyorum beni tekrar oralara götürdüğünüz için.