ARTIK YETER!
Hakikat acıdır, bazen acıtır;
Bu gün bana ise, yarın sanadır…
Sen, ben, o, hepimiz aynı saldayız;
‘Bayrak, vatan, ezan!’ öze aynayız… (Doğaçlamam)
Yüzeysel de olsa toplumsal bazı kronik rahatsızlıklara değinmek, kısa kısa irdelemek ve çözümsüzlüğün asla çözüm olamayacağını vurgulamak isterim.
Kamuoyu; barış, güven, huzur, sükûn ve kararlı bir ortam istiyor. Bunu, yönetenlerden istemek en doğal hakkı olsa gerek!
Gündemin görüntü ve ses kirliliğine neden olan sosyal ve politik kısır çekişmelerle meşgul edilmesi hiç iç açıcı değil.
Sürekli artmakta olan nüfusla birlikte işsiz oranındaki yükselişin toplumumuzu mutsuz kılan başlıca etkenlerden olduğunu biliyoruz.
Eğitim, maliye, siyaset başta olmak üzere her yeni yönetim ve bakanla birlikte sözde yeni bir sistemin (dizge) oturtulmaya çalışılması içler acısıdır.
Sosyal ve ekonomik anlamda geçici değil kalıcı, işlevsel ve sorun çözücü önlemlerim ivedilikle alınması kaçınılmazdır.
İlle eğitimin ailede, okulda, sokakta kısaca her alanda ciddi olarak ele alınmalı; çağdaş bilimsel projeler geliştirilerek her yasa ve yönetmelik toplumumuzun duyarlı bünyesine mutlak uygun ve uyumlu olarak yeniden düzenlenmeli.
Yaklaşık yarım yüzyıldan beri üyesi olmak için beklediğimiz AB’nin hatırına güzel insanlarımızın madden ve manen huzursuz ve mutsuz kılınmaması gerekir.
On sekiz yaşını dolduran gençlerimizin ekonomik bağımsızlığa kavuşamaması, birkaç üniversite diplomalıların bile iş düzeni kuramaması, gelir dağılımının tam anlamıyla âdil ve hakça gerçekleştirilmemesi toplumumuzun kanayan yaralarındandır.
Değerinin artmakta olduğu iddia edilen paramızın satın alma gücünün her geçen gün daha da azalması, nüfusumuzun yarısına yakınının açlık ve yoksulluk sınırında yaşamaya çalışması son derece ciddi bir konudur.
Aslen memur olan ve fedakârca görev yapan güvenlik birimlerimiz bağrından çıktığı halkımızla karşı karşıya getirilmemeli, memur memura kırdırılmamalı.
Öğretmenine kafa tutan öğrenci, doktoruna el kaldıran hasta, âmirine silâh çeken memur ve benzeri örneklerin anarşi ve terörün azalmasına katkıda bulunması mümkün değil.
Velinimeti olan müşteriye kazık atmaya çalışan ticaret erbabı, çalışanlarının hak ve özgürlüklerini kısıtlayan işveren, yandaşlarını korumak ve kollamak pahasına gerçek ve dürüst habercilik, yayıncılık anlayışından uzaklaşan bir kısım basın olumsuz tavrını bir gün değiştirmek gereğini muhakkak duyacaktır.
Millî, manevî ve etik değerlere bağlı olan toplumumuz ulusal birlik ve dayanışma bağlamında her özveriyi ve özgeciliği her zaman göstermiştir ve yine esirgemeyecektir.
Sağlıklı ve sağlam düşünebilen kafaların, beyinlerin ancak sağlıklı ve sağlam bedenlerde bulunabileceğini kimse yadsıyamaz.
Yüreği ferah, gözleri gülen, olumlu ve yapıcı düşünebilen, yarınına güvenle bakabilen insanlarımız için varsak da hep beraberiz, yoksak da…
Bütün kurum, birim ve katmanlarının birbiriyle barışık olduğu, âli devletimizi yıpratan kısır çekişmelerden arınmış, kendilerini aşmış kimliklerin hızla arttığı bir Türkiye’de yaşadığımızın farkına varmak istiyoruz.
Hoş ve esen kalınız.
YORUMLAR
Evet her alanda her kesimde her meslekte felaket bir laçkalık var
Hükümetler sorun çözecem derken 1 sorun çödüklerinde 10 sorun daha yaratıyorlar bu ne karacahillik
Her gelen bakan yeni bir icat çıkarıyor devletin genel bir siyaset haritası yok her şey yaz bız tahtasına döndü
Basında ortalığı çok fena bulandırıyor beyinleri sulandırıyor