Herşeyin maddiyatla ölçüldüğü günümüzde; dostlukların, candan ahbaplıkların, kardeşliğin, aile fertlerinin birbirlerine olan sevgi ve saygının yok edildiği bir süreçten geçiyor Türk milleti.. Tarihinde görmediği tehlike ile karşı karşıyadır! Acılarına hergün bir yenisi eklenirken, tehlikenin nerelerden geldiğini fark edememenin duyarsızlığı ile devletini ve kendini bitirdiğinin farkına varıp, uyanışını gerçekleştirebilecek mi? Kendine sunulan sahte görüntülerle gözleri ve ruhu kamaştırılan, beyninin uyuşturulmasının akabinde, birde bunun yanına kültürsüzlüğün eklendiği ortamda; şehir eşkiyalığının yanı sıra, fuhuş ve kumar bataklığına sürüklenen insanlarımızın beyinlerinde ve yüreklerinde yer edinen şeytanın dürtüleri ile şer ve şerefsizliğin bayrağını açan ayrılıkçıların, Türk’e karşı kin çamuruna batmaları neticesinde kan gölüne çevrilen ülkemizde, hayatın neredeyse duracak noktaya gelmesine dayanamıyorum artık!

Bu gidişe isyan edesim, emperyalizme karşı çetin bir savaş başlatmak istiyorum!..

Mazlum ve masum Türk’e yapılan her türlü işkence ve cefanın had safhalarda olduğu şu günlerde; ülkemizin, devletimizin yok edilişin eşiğine getirilip bitirmek, sekiz bin yıllık Türk yurdundan kovulmak, yaşamına son verdirilmek istenir! Alçaklaşmış sulanmış beyinler, uşaklığı paye sanan etnik kemik yalayıcılar, maddi çıkarlarına dinini, imanını, soyunu sopunu değişen, Allah’ın dinini siyasi emellerine peşkeş çeken, Türk özürlü yamukların ABD, SİYONİST, AB artıkları gebeşler; plan ve hedeflerinin sona geldiklerini sanarak çirkefliklerine hız verdiler!

Gün olmuyor ki; ülkemizde kan ve gözyaşı yüreklerimizi dağlamasın! Tarihimizde hiç olmamış, Türk hayatının ucundan, kıyısından geçmeyen çarpıklıklar, günlük yaşantılarımız arasına girdi. Anneyi, babayı katleden evlatlar, evlatlarını gözünü kırpmadan doğrayan analar, babalar... Senelerce arkadaşlık yaptığı yoldaşını beş lira için bıçaklayan, ’SEVDAM’ diye sevdiğinin başını gövdesinden ayrırabilecek kadar canileşenler... Rant için şehirlerimizin sokaklarını çapulcu mafya artıklarına peşkeş çekip, halkı soyduranlar!.. Ortalığa köpek leşi gibi koku salanlar... Devletimzin en zirvesindekilerin yaptıkları büyük ve affedilemez hatalarla ekonominin ve güvenliğin en kritik noktalara getirmeleri karşısında susmanın, gale almamanın nelerimize mal olacağını görememek adına kahroluyorum...

Komşuluğun ne demek olduğunu sözlüklerde ararken, sokakta eşinizle yürürken, şehir magandalarının ırzınıza, namusunuza dil uzatmaları ... Ağızlarında sakızla ’cak cukla’ etini pazarlayan kaldırım yosması NATAŞA’lar kıvrım kıvrım dolaşırken ortalıkta ayyaşların, meyyusların,deyyusların utanmaz haykırışlarına suspus olan halkımızın boyun büküşüne akıl-fikir erdiremiyorum. Topyekün bir kaos ortamına sürüklenip gidiyoruz umursamaz tavırlarımızla...

Televizyonların, radyoların; velhasıl sözlü, görüntülü, yazılı medyamızın kudurmuşluğuna tepkisiz kalan toplum; bu toplumu cehennem çukurundan çıkarmaya and içmiş idealist yiğitlerin barlarda, pavyonlarda dumbelek sesine, cazına-cuzuna yenik düşerlerken, VATANIMIN milim milim yanışına ve yok oluşuna dansöz seyretmeyi DELİKANLILIK sananların kime hizmet ettiklerinin farkına acaba ne zaman varacaklar?

Kendime sunu sormadan edemiyorum artık!

Kader birliği ettiğimiz, bir simidi, bir tas çorbayı, bir soğanı paylaştığımız, zindanlarda kutlu bir davanın aşkı için yatan ve idam sehpalarına başı dik yürüyenlerim nerede şimdi?

Yoksa,

KANKALAR ÖLDÜ MÜ?


Zafer Direniş
...