Va Esefa !
Dünya, kolej masraflarını karşılamak için bekâretini internet üzerinden satışa çıkaran kızı konuşuyor. 18 yaşındaki kız öğrencinin masrafları uğruna bekâretinden taviz vermesi ne acı. “ Bu da oldu ” dedirten bu olayın Almanya gibi bir yerde
-Karanlık Batı’ nın bir yerinde- zuhur etmesi kimseyi şaşırtmadı elbette.
(Rabbim bizleri Batı’nın tuzağına, oyunlarına düşmekten muhafaza eylesin)
Hakiki bir Müslüman’ın sahip olduğu en yüce değerlerdendir namus ve bekâret kavramları…
Namus: Ahlak kurallarına bağlılıktır. Kimine göre namus, kadının iffeti, kadının bekâreti, kadının toplumsal kurallara itaatidir. Her ne kadar tanımın içinde kadında geçse tüm bu itaatkâr hâl ve iffeti muhafaza, erkekler içinde geçerlidir.
Dejenere olma yolunda hızla ilerleyen toplumumuz namus ve bekâret kavramlarını artık önemsemiyor. Öyle ki bazı kendini bilmezlerin “ namus saçmalık ” , “ namus denen şeyi bırakalım ”, “namus var mıdır, bekâret önemli midir? ” şeklindeki açıklamaları bu konunun ne kadar değersizleştiğini gösteriyor. Her ne kadar değersiz gibi empoze edilen namus kavramını benimseyen, önemseyenler olsa da istisnalar kaideyi bozmuyor velhasıl. Devir değişti, insanlar değişti, anaerkillik ataerkilliğe hâkim oldu, namussuzluk aldı başını gitti…
Namussuzluk gitti, mutsuzluk geldi, huzursuzluk baş gösterdi, insanların birbirlerine olan güvenleri sarsıldı. Karanlık Batı gibi yaşamaya çalışanların evlerinde huzurun “H” si kalmadı.
Artık namusunu muhafaza eden, bekâretin ne demek olduğunun bilincinde olan insanlar Orta Çağ insanı olarak lanse edildi. Herkesin bir flörtünün –bugünkü tabiriyle- olması bir zorunluluk haline geldi. Flörtü olmayan geri kafalı oldu, çağa ayak uyduramayan olarak gösterildi. Günümüzde bu problemle karşı karşıya gelmemizde basın- yayın organlarının büyük etkisi var hiç kuşkusuz. Dizilerin ahlaksız konularıyla gözlerimize perdeler indi, kalp gözlerimiz kör oldu..
Toplumumuz bilinçsizlikten bu halde şimdi… "Yaprak Dökümü" evrelerinden geçip, “Binbir Gece” Masallarının etkisinde, başında “Kavak Yelleri” esen gençlerin bu hali eski toprakların ciğerini parçalamakta ve durum hiçte iç açıcı değil takdir edersiniz ki...
Üniversite gençliğinin zevk-ü sefa uğruna gençliklerini harcadıklarına bütün bir millet şahit.
40 senedir bilim üretilemeyen üniversiteler amacından başka her şeye hizmet eder olmuş.
“Ahlâkın, namusun, bekâretin, hayânın öneminden bîhaber yetişen gençlikten ilim-bilim adına bir şey beklemek,
"samanlıkta iğne aramaya benzemiyor mu sizce de ? ”
-Mayıs-
-iki sıfır sıfır dokuz-
YORUMLAR
Orta okul yıllarımda, Peyami SAFA’nın edebiyatımızın değerli eserleri arasında yerini alan “Sözde Kızlar” adlı eserini okumuştum. O eserde de devrin manevi çarpıklığı ve bunun sonucunda yaşanılan felaketler bütün çıplaklığı ile anlatılıyordu.
O zamanki toplumun düşük ahlaki yapısını ele alan, bu ve benzeri kitaplar şimdi çok basit ve yalın kalır oldu.
Özellikle yukarıdaki yazıda değinilen konuların artık hayatımızda günlük sıradan şeyler olduğu milletimize kanıksatıldığı düşünülürüse.
Daha bir çocukken, dehşetine düşmüştüm bu acımasız savaşın. Evet savaş diyorum çünkü bu bir stratejik savaştır… Kökeni ta eskilere dayanan, emperyalist ve sömürücü güçlerin memleketimin üzerinde oynadıkları bir soğuk savaştır…
Zaten televizyonlar ve onun alt yapısını oluşturan denetimsiz yayınlar yeterince gayri ahlaki uygulamalara zemin hazırlamaktadır. Bu denetimsiz yayınlar görüntü dilini kullanarak neredeyse öz benliğinden habersiz bir gençlik yetiştiriyor. Bir de bunun sokaklardaki pratik uygulamaları söz konusu..
saygılarımla...
ALLAH RAZI OLSUN ÖZ BENLİĞİNDEN KİMLİĞİNDEN TAVİZ VERE VERE BİRGÜNDE SADECE İSİM OLARAK TÜRK MÜSLÜMAN İSMİ AMA ,
YAPTIKLARI GEÇMİŞİ VE TARİHİYLE TERS DÜŞEN .ÖRF VE ADETLERDEN UZAK HER ŞEYİNİ YİTİREN .
TOPLUM HALİNE GELMEKTEN RABBİM KORUSUN BİZLERİ .
ASIL KUVVET DAMARLARIMIZDAKİ KANDA SAKLI
.ÇOK GÜZELDİ YAZINIZIN KONUSU ...SELAM VE DUA İLE...