- 635 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MAZİNİN IRMAKLARI
Bazen yalnızlığından şikayetçi olanlar oluyor. Yalnızım arkadaş olabilir miyiz türünden mesajlar da ulaşıyor hiç tanımadığımız kişilerden.
Çoğu zaman yalnızlığımı dert etmem kendime. Böyle zamanlar bazen hüzünlü durum oluştursa da bende, kendi iç sesimi dinleyebildiğim, kendimle hesaplaşabildiğim sükûneti bulduğum için severim yalnızlığımı.
Bir gün bir yerden bir cümle okumuştum. Cümleyi tam hatırlamasam da yalnızlık kapısının içerden açılabildiği yazıyordu. Kapıyı açacak gücü bulamazsak yalnız kalmaya mahkum oluyoruz bir bakıma.
Günlük hayatın telâşesinden çoğu arkadaşlıklar dostluklar unutulmuş, hatırlanmaz olmuş. Arkadaşlıkların çoğu çıkar ilişkisinden yürüyor. En ufacık bir tartışmada kırgınlıklar yaşanıyor, çeşitli sebeplerden dolayı insanlar alıngan ve kırılgan olmuşlar.
Küslüğün içine kin de karışmışsa aslında o kin sahibine daha fazla zarar vermektedir. Aile içindeki tartışmalardan sonra birbirini sözsüz bir affediş olsa ve aile içi ilişkiler devam etse de aynı şey arkadaşlıklarda yaşanmıyor. Her şeye rağmen dostluk sürdürülemiyor ve darılmalar oluyor. Hatta bazen uzun yıllar, kalan yaşantı süresince karı-koca, ebeveyn-evlat yada iki arkadaş birbirine küs kalabiliyorlar. Halbuki küslüğün sebebi ya önemsiz bir durum olabilmekte hatta zamanla unutulmuş olabilmektedir.
Bazen tamamen ihmâlkârlığın kurbanı olan arkadaşlıklar da olabilmektedir. Sürdürmemiz gerekir, aramak aklımıza gelir, ama sonra bir daha aklımıza gelinceye kadar tekrar unuturuz. Böyle sürer gider.
Giden hafta 20 senedir görmediğim bir ablanın telefon numarasını bilinmeyen numaralar servisinden arayıp buldum. O emekli olduktan sonra görüşmemiştik. Aradım kendisini ve konuştuk. O kadar mutlu oldu ki. Kendisine birkaç dünya bağışlasalar bu kadar sevinemeyeceğini söyledi. Çocukları evlenmiş, Birkaç sene önce beyi ölmüş. Kalmış yalnız başına. Uzunca bir süre sohbet ettik.
Yine eski bir mektubundan Beyinin adını hatırladığım fakat nerede yaşadığını bilmediğim bir arkadaşımın numarasını buldum geçen yıl. Yirmi beş senedir görüşmüyorduk ve haberleşmemiştik. Aradım, sohbet ettik, çok sevindi. Birkaç ay geçti tekrar aradım yine sevindi, mutlu oldu. Arayışımın üzerinden birkaç ay geçti . O hiç aramadı. Aklına geldiğimden eminim, O da bir gün arayacaktır diyorum. . Bu sıralar yine arayacağım inşallah. Arada bir arayacağım senede bir bile olsa. Onunla konuşmak beni mutlu ediyorsa sevindim demediği güne kadar arayacağım. Ben mutlu oluyorsam bu da yeter bana.
Eskiden mektuplaşılırdı. Bazen bir hafta on günde ulaşırdı mektuplar ve bir o kadar da mektubun cevabı gelirdi. Şimdi hemen her türlü iletişim yolu ile haberlenim sağlanabilmektedir.
Yalnızlıklarımızı önce yakın çevreden gidermeye çalışmalı, uzakta aramamız gerekenleri unutmamalıyız. Unutan unutulmaya mahkumdur prensibiyle mazimizin ırmaklarını bir yoklayalım. Kimler varmış, kimler yokmuş? Kimleri unutmuşuz, kimleri hatırlıyoruz?
Saygılar sevgiler…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.