- 1219 Okunma
- 6 Yorum
- 1 Beğeni
Çiçekler ve Sevgim
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Her baharın gelişinde doǧanın kişiliǧiyle bütünleşen renklerin her tonuna sahip olan, doǧanın güzellikleridir çiçekler… Dere kenarlarında, sulak çayırlarda, kadife kanatlı kelebeptir çiçekler sevgiye ev sahipliǧi yapan. Türkülerdeki tat olup sevgilinin nafesine (saçına) takılan bir güldür dalından koparılan. Arıların bitmek tükenmek bilmeyen çalışkanlıklarıyla özlerinden alınan baldır kahvaltı masalında yenilen ve saǧlık için dengeli beslenmenin ön koşulu olan. Çiçek hayattır kısaca ve kibarca söylenmesi gereken.
O centilmenliǧin, nezaketin, kibarlıǧın bir başka sembolüdür buketlerle vazolarda odalara gönül ferahlatıcı bir duyguyu saçan. Doǧanın canlılıǧının akan çaylardan güneşin etkisiyle buharlaşıp yaǧmr olarak yeryüzüne dönmesiyle kırların, tepelerin deǧişmez doǧal bezemeleridir. Yeryüzünün en güzel bitkilerinden birisidir insanlıǧın sevgi ve sevinç kaynaǧı olan. Işıktır uyanıldıǧında pencere pervazlarını süsleyen, gözlerin yorgunluǧunu bir çırpıda sevgiyle donatan. Satırlarda şiirdir sevgiliye hergün yeniden binlerce kez sunulan. Çiçek aşktır, heycandır, esanstır aromalı bir kokuyla dolapta bir güzel figürlü şişede evden çıkarken sürdüǧümüz. Sevginin kokusudur çiçek, doyasıya ciǧerlerimize çekerek bayram etmemiz gereken.
Her insanın kişiliǧini geliştiren deǧişik nesneler vardır. Bu bir kalemden malikaneye uzanan uzun bir hikayenin de özüdür. Yorumlar, ikna edici konuşmalar, kazanılan deneyim ve birikimin bilgileri bir insanın temel prensiplerini kişiliǧinde toplayarak bütünleştirir. Bu hayatın kaçınılmazıdır.
Bazı prensipler de insanın kişiliǧine yaşadıǧı çevrenin, verilmiş olan eǧtim ve öǧretimin de etkisiyle kendini gösteren bir yoldur o insan için. İşte çiçeklerde bunlardan biridir, bir insanın kişiliǧinde iz bırakan. Onlar bir sevginin temelini hoşgörü ve özveriyle yapraklarında bütünleştiren doǧal bitkilerden oldukları için, çevrelerine yaydıkları aromalı, esanslı, insanın ruhunu dinlendiren güzel koku ve görünümleriyle bir başkadır doya doya bakılması gereken. Ya da basit bir ifadeyle, sevgilinin yedeǧinde duran, sevgiye eşdeǧer, sevgiliye sunulması gereken güzellik sembolleridir.
Bu açıdan bakıldıǧında ruhları dinlendirmesinin yanında binlerce rengi aynı isimde toplayan, ama deǧişik karekterleri özlerinde besleyen yegane gönül ferahlatıcı objelerdir. Çiçekler ve sevgi ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır. Görünümleriyle durdukları her mekanı cennete çeviren çiçekler, asırlardan beri insanlıǧın gelişimine parelel olarak gelişim gösterek günümüzde ticari bir boyutla asıl hedefinden şaşırtılmış olmasına raǧmen temel görevini ve amacını korumaktır.
Asıl görevi ve amacı sevgi olan bu çiçek sözcüǧü bir isimdir. Kelime etmolojik olarak incelendiǧinde akademik bir kavram olarak kullanılacaǧı gibi günlük konuşmalara yerleşmiş botaniksel (nebati) bir anlam da yüklenilmiştir bu sözcüǧe… Burada akademik anlamından çok hayatta ki, önemine vurgu yapılacaǧı için, kelime sadece bu açıdan büyüteç altına alınrak irdelenecektir. Çiçek, sözlüklerde genel ve kısa bir anlatımla izah edilerek, „bir bitkinin, üreme ve çoǧalma organlarını taşıyan çoǧu güzel kokulu („mis gibi güzel kokuyor“ deyimi buradan gelmektedir.), renkli bir bölümden oluşan ve genelde kırlarda veya bahçelerde görülen“ bitkilerin genel bir adıdır. Biyolojik olarak mevsimsel bir bitkidir ve kendi içinde binlerce türleri vardır.
Sevgi kavramıyla bütünleşmesi ise yine bir çok konuda olduǧu gibi efsanevidir. Her çiçeǧin bir efsanesinin olduǧuna dair kesin ve yeterli deliller olmasa da insanlar kendi yüreklerinden doǧan sevgileri tarihi efsanelerle bütünleştirerek kalıcı bir kalıpla bütünleştirerek sevgi ve çiçeǧi sonsuzlaştırmışlardır. Bu yüzden yaşamsaldır ve hedefi insan denen hayırsız bir varlıǧa sevgiyi ve güzelliǧi karşılıksız sunmasına raǧmen, o her konuda olduǧu gibi bu konuda da vefasızlıǧını göstererek çiçeǧi bir ticaret aracı olarak somutluktan soyut bir konuma getirerek özünden uzaklaştırmıştır. Yani dünyanın ve doǧanın insanın hizmetine sunmuş olduǧu bu güzel bitki bir kazanç aracı olarak sevgisizleştirilmiştir.
Oysa insan şehirleşmenin getirmiş olduǧu yaşam koşullarıyla doǧadan uzaklaşarak saksılarda doǧayı beton blokların balkonlarına taşıyarak yaşamını biraz olsun doǧayla bütünleştirmek istemesiyle aslından doǧadan ve çiçeklerden kopmak istemediǧinide belgelemiştir. Ama bütün bunlara raǧmen özgür bir doǧada kendi doǧallıǧında gelişemediǧi için çiçeklerin doǧal kokuları ve aromaları da yok olmuştur ekzozdan çıkan kirli ve zehirli gazların etkisiyle… Buna parelel olarak insanların gülüşleri, nezaketleri de şehirleşmenin pozitif getirileri olarak ne yazık ki, yerini alamamıştır. Davranışlara yansıyan yapay güzellikler de, suni (plastik) çiçekler olarak evlerin köşelerine hiçte güzel olmayan bir soǧukluk katarak insanların da iç dengelerini hezimete uǧratmışlar. Böylece sevgisini kaybeden günümüz insanı dünyanın neresinde olursa olsun sürekli ve dengesiz bir arayışın akışına kendini bırakarak sürekli kişilik yozlaşmasına ve yıkımına uǧramış ve uǧratılmıştır.
İşte bu aşamadan sonra insan sevginin deǧerini de kaybederek sevgisiz bir sevginin bataǧına düşerek yorgun ve bitap düşmüştür. Çiçekler, evet, çiçekler bir dönemin deǧil asırların sahibi sahibi olan çiçekler; her insanın yaşamında bir vazgeçilmez olmasını dilemekten başka bir şey kalmıyor söylenmesi gereken. Bundan sonra söylenmesi gereken tek şey çiçeklerin ve sevginin faziletinin eriştiǧi bir dünyanın, insanlıǧin hizmetinde olması dileǧiyle kapatmaktan başka bir şey gelmiyor elimizden. Şimdi bizim görevimizbütün yoksulluǧa raǧmen varsallıǧın dünyayı sevgi ve çiçeklerle donatmasını ve bu uǧurda çaba harcanmasını dilemekten başka bir duyguya gerek kalmıyor.
Gelin sadece duvarları deǧil gönülleride fesleǧenler, unutma beniler, güller ve sarmaşıklarla donatan bir dünya kuralım en azından gönüllerimizde. İnanın bu bile bizi günlük ve yaşamsal yorgunluklardan biraz olsun uzaklaştırarak dinlendirecektir. Bu dinlenceyi ne sahil kenarlarındaki tatil beldelerinde, ne de bilmem kimin yaptırdıǧı yedi yıldızlı oteller de bulamayacaǧız. Orada bulabileceǧimiz suni güzellikler bize doǧadan uzak sigara dumanlarıyla kirlenen dudakları bırakarak biribirimizi gambazlayacaǧımız ve zenginleri dha zengin yapacaǧımız yerlerdir. Böyle suni göletlerle donanmış otel çevrelerindeki havuzlar huzurun deǧil, huzursuzluǧun bir bardak suyun bile üç dört €uro olduǧu mekanlardır. Oysa bizim çiçeklerimiz sevdamızın hiç eksilmeyen ekseninde dönen neşemizdirler. Çiçeklerin, güllerin, kırların ve çayırların bahçelerinde mutlu olmak varken başka bir isteǧimizin olmaması dileǧiyle… diyorum bu yazıyı okuyan herkese.
Saygılar, sevgiler, hasan hüseyin, 15. Haziran 2009
YORUMLAR
Günün yazısı onurunu hak etmiş bir yazı, kutlarım efendim. Gerçekten irdelenmesi gereken bir konuya değinmişsiniz. Ben çiçeksiz bir hayat düşünemem. Balkonum renk renk sardunyalarla dolu, işden gelince onları sulamak bile beni dinlendiriyor. Ayrıca başımı yukarı kaldırınca benim çiçklerimden başka çiçek göremiyorum balkonlarda. Neden diyorum neden? isterse insan iki saksı çiçeği heryerde yetiştirir. Çiçek olmayan yerde sevgi varmıdır acaba?...