- 937 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YURT DIŞINDAKİ PADİŞAH MEZARLARI
Nazım Hikmet’in yurt dışında bulunan mezarının yurda taşınması konusunun gölgesinde bile olsa, Sultan Vahdettin Han’ın da mezarının getirtilmesi de tartışmaya açılmıştır. Konu elbette tartışılacak. Tartışılması da gerekir. Dilerim yıllardır içimizde hep bir ukde olan bir haksızlık ve vefasızlık bu şekilde giderilebilir.
Ben bu yazımda halen yurt dışında bulunan padişah mezarları hakkında malumat vermek istiyorum.
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi’nin dedesi ile söze başlamak isabetli olur. Kayı Aşiret’inin Anadolu’ya gelip yerleşme mücadelesi verdiği yıllarda, Ertuğrul Bey’in babası Süleyman Şah (Adının Gündüz Alp olduğu da rivayet edilir) bir mücadelesinde Fırat nehrini atıyla geçmek isterken boğularak şehit düşer. Naaşı Caber denilen yere defnedilir. Halen Suriyesınırları içinde bulunan bu mezarın olduğu yere, Caber Türk Kalesi denilmekte olup, anlaşma gereği, Türk Bayrağı ile süslüdür. Türk askerleri nöbet beklemektedir. Süleyman Şah’ın Türbesi 2.Abdülhamid Han tarafından yaptırılmıştır. Ancak bu gün bir baraj gölü içinde bulunan bu mezarın başka bir yere nakledildiğini duyuyoruz.
Yurt dışındaki ikinci mezar ise, Osmanlı Sultanı 1.Murad Han (Murad-ı Hüdavendigar) ın Kosova’da bulunan mezarıdır. 9 Ağustos 1389 tarihinde Kosova Ovası’nda Sultan I. Murad Han’ın kumandasındaki Osmanlı ordusu, kendisinden en az 4 misli kalabalık olan Sırp ordusunu bozguna uğrattı. Savaş alanını görmeye çıkan I. Murad Han, Miloş Obiliç adlı yaralı bir Sırp askerince göğsünden hançerlenerek şehit edildi. Sultan Murad-ı Hüdavendigar, burada şehit düştükten sonra iç organları savaş alanına yakın bir yere gömüldü, naaşı da tahnit edilerek Bursa’ya getirildi. Halen Bursa’da medfundur.
Kosova’daki 1.Murad Han Türbesi, 1912 yılında İttihat Terakki iktidarının gafleti ile çıkarılmış olan Balkan savaşlarının kaybedilmesiyle harabeye döndü. Türbenin büyük bölümünü yıkan ve buradaki değişik eserleri yağmalayan Sırplar, türbeyi ziyarete de kapattılar. Bununla da yetinmediler, 1950’li yıllarda Sultan Murad’ı şehit eden Miloş Obiliç ve Kosova Savaşı anısına Sultan Murad’ın türbesinin hemen yanına dev bir anıt diktiler.
Geçtiğimiz yıllarda Türbe Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ortaklaşa sürdürdüğü çalışmalarla restore edildi ve halen ziyarete açık bulunuyor.
Üçüncü mezar ise Kanuni Sultan Süleyman Han’a aittir.
Macaristan`ın Zigetvar şehrindeki Macar-Türk Dostluk Parkı`nda Kanuni Sultan Süleyman Han’ın temsili mezarı mevcuttur. 1566 tarihinde Zigetvar seferinde burada vefat etmişti. İç organları çıkarılıp burada, naaşı ise İstanbul’a getirilip kendi adına yaptırdığı Süleymaniye Camii’nin avlusuna defnedilmişti.
Zigetvar’daki bu mezarın taşında ise şu ibareler bulunuyor; `Yavuz Sultan Selim Han oğlu Kanuni Sultan Süleyman Ruhuna Fatiha, 4 Kasım 1494 - 6 Eylül 1566`. Kemerli bir yapısı olan mezarlığın tepesinde ise büyük bir hilal bulunuyor.
150 yıl kaldığı Macaristan`da Osmanlı, bu türbeye gözü gibi baktı. 1693 yılında elimizden çıkmasıyla, bölgeye gelenler ilk iş olarak, bu türbeyi ve çevresini tahrip etmişler, yerine de bir kilise yapmışlardı...
Macaristan Cumhurbaşkanı Arpad Göncz tarafından yaptırılan ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 1994 yılında açılışı yapılan Macar-Türk dostluk parkında Kanuni Sultan Süleyman Han’ın temsili bir mezarı yaptırılmıştı.
Bugün halen ziyarete açık bulunmaktadır.
Yurt dışında bulunan dördüncü mezar Sultan Vahdettin’in mezarıdır.
Nasıl oldu, hangi süreçlerden geçildi, nerede yaşadı, başına neler geldi, nerede vefat etti, nereye defnedildi, isteği neydi?.. Asıl konumuz da zaten bu. Ama ayrı bir yazıda ele alınmalı. Küçük bir köşe yazısına sığması mümkün değil. Ancak, son Osmanlı Padişahı ve Halife i Müslimin Sultan Vahdettin Han, 1922 yılında yurt dışına gitmek mecburiyetinde kaldı. Avrupa’da 4 yıl ikamet etti, çeşitli sebeplerle ızdıraplar çekti, Hacca gitti, İtalya’nın San Remo şehrinde 1926 yılında vefat etti. Kendi isteği vatanına defnolunması idi. Bu mümkün olmadı. Hiç olmazsa bir Müslüman ülkesine defnedilmesi için çalışıldı. Suriye yetkililerinin kabul etmesi üzerine naaşı Şam’daki Süleymaniye Camii’nin avlusuna defnedildi.
Son olarak da Padişah olmayıp Halifelik sıfatını 2 yıla yakın bir süre taşıyan ve 1924 de Halifeliğin kaldırılması üzerine Avrupa’ya gönderilen son Osmanlı Halifesi Abdülmecit Efendi’den de söz etmemiz gerekir.
Abdülmecit Efendi 23 Ağustos 1944’de sürgünde bulunduğu Paris’te vefat etti. Kızı Dürrişehvar Sultan’ın, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü nezdindeki çabalarına rağmen cenazesi Türkiye’ye kabul edilmedi. Paris Camii’nde 10 yıl bekletildi ve Cami mütevelli heyetinin cenazeyi daha fazla tutamayacaklarını bildirmesi üzerine, Medine’ye nakledilerek Baki Mezarlığı’na defnedildi.
Şu cümle ile yazımı bitirmek isterim:
Osmanlı Padişahlarından (Ertuğrul Gazi’nin Söğüt’te medfun olduğunu not ederek) ilk 6 tanesinin mezarları Bursa’da, diğerleri ise İstanbul’da bulunmaktadır.
www.ekremsama.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.