İki Kelimelik AŞK II
Leyla’nın Penceresinden Bakarken,
Saatin çok geç olduğunu bilerek hızlı adımlarla basamakları çıkmaya başlamıştım. Adımlarımı atarken heyecanıma da kalp atışlarım ortak oluyordu. Kapı şimdi karşımda idi. Elimi kapının tokmağına götürdüm ve tak tak tak… Senin açmanı o kadar çok istiyordum ki bilemezsin, gerçi bilirsin. Kapı yavaş yavaş açılırken Aşk’ım da sanki kafesin içindeki bir kuşun özgürlüğüne kavuşması gibiydi. Ve sendin karşımda duran. Şaşkınlıkla bana bakıyordun, nasıl bakmayacaksın ki yıllar sonra kapındaydım işte, Sevgilim ben sana gelmiştim. İlk günkü gibi sarılmıştın bana. Sevginin sıcaklığını tüm ruhumda hissetmiştim. Aşk’ın gücüydü bu, anlatılarak değil, konuşmadan yaşanılanıydı. Sonra beni içeri aldın, tıpkı ilk tanıştığımızda yüreğinin içine aldığın gibi. Oda Sen kokuyordu, yani Ben. Gözlerimle şöyle bir süzdüm Sen farkında olmadan, bıraktığım gibiydi her şey. Aşk’ımıza ara vermeden yaşamıştın Sevgilim Sen. Göz göze geldiğimiz an bir kez daha heyecanlanmıştım. Ve bir anda dudaklarından dökülen “İki Kelimelik Aşk” kulaklarımla birlikte, ruhumda derinden hissetmişti. İlk kez söylemiştin “İki Kelimelik Aşk’ı bana. Yıllar öncede aynı oda idik ve Sen yine karşımda baştan aşağı Ben’din. Gözlerimin içine baktın ve … Tokmak sesi engel olmuştu! O zaman da mı söyleyecektin Sevgilim “İki Kelimelik Aşk ’ı ? Hızlı adımlarla odayı tek ettim ve Seni. Seninle birlikte Aşk’ımı da o odada bıraktım, bir gün geri geldiğimde aynı yerde bulayım diye. Aşk’ımı buldum ve her şey kaldığı yerden devam ediyordu. Sanki Aşk’a ara vermiş iki Sevgili misali yaşıyorduk yine her şeyi. Yine, aynı o günkü heyecanınla döküldü yüreğinden “İki Kelimelik Aşk”. Ellerini tutup yüreğine dokunduğumda Ben de Seni diye haykırdım gözlerinin içine. Bir yapbozun tüm parçalarını tamamlamış edasıyla gözlerimin içine gülüyordun. Bensiz geçirdiğin yılları unutmuş olduğunu, gözlerinden dökülen Aşk damlacıkları ele veriyordu. Bir şeyler eksikti odada diye düşünürken, gramofonu gördü gözlerim. Hemen gidip çalmalıydım bizim, yalnızca bizim olan “İki Kelimelik Aşk ’ın müziğini. Gramofona doğru yöneldim plaklar yine sana aldığım gibi duruyordu sevgi panelinde. Yavaş yavaş plaklara bakarken her birinin anısı gözlerimin önünde beliriyordu. Seni ne kadar çok seviyorum diye başlayan bakışların aklıma geliyordu. Ve bulmuştum sonunda Tiersen’in “İki Kelimelik Aşk” ını, aslında bizim aşkımızı, sadece bizim. Plak çalmaya başladığında yanımda olmanı istiyordum, yanımdaydın. Aşk’ın o kadar yüce ve o kadar büyüktü ki, beni her şeyimle içine alıyordu, adeta hapsediyordu. Sen Ben miydin, yoksa Ben Sen miydin artık bilemiyordum. Aşk’tı bu, nasıl anlatabilirim ki? Yıllar önce Seni bırakıp gittiğim an geldi yine aklıma. Tamamlanmamış bir Aşk’ı tamamlamalısın diye sessiz haykırışlarda bulunuyordu benliğim, vücudumun her zerresine. Ruhlarımızın tek bir bedende buluşacağını biliyordum. Gitme vaktim gelmeden tamamlamalıydım bu anı ve Aşk’ı öldürmemeliydim, ruhum senin ruhunla birleşmeden. Her geçen an biraz daha ayrılıyordu ruhum bedenimden. Cismi canımın Maliki Efendim, bakışlarımla size el sallarken yıllar önce yapamadığımı yapmak için bana yardım ediniz diye yalvarıyordu ruhum size. Artık son durakta görünmüştü. Eller beni işaret ediyordu oradan. Gelmiyorum diyemedim Sevgilim, diyemedim. Tiersen’in “İki Kelimelik Aşk” ı biterken dudaklarımdan Sana olan “İki Kelimelik Aşk ’ım da ayrılıyordu Senin için. Tıpkı ruhumun bedenimden ayrılışı gibi…
Fatih Mehmet Mirza
25.02.2009
www.seniarayansesim.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.