- 1596 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
DİRİ DURURKEN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Millet olarak çok şaşırtıcı özelliklerimiz var. Mezarlık olarak tahsis edilen arazilerin, ilk mezarı açılmadan bile, köyde olsun, kentte olsun, ihatası hemencecik yapılıverir. Ama okullar yıllar boyu bahçe duvarı çekilmeden durur. Çocuklara gelebilecek zararın kalkanı öğretmenlerdir.
Cesetlere, hem de gömmekle güvence altına aldığımız cesetlere gelebilecek zarar, çocuklarımıza gelebilecek zararlardan daha fazladır.(?)
Yok, mesele zarar gelme meselesi değil, saygı-sevgi meselesi ise, canlılara niçin öncelik tanımayız?
***
Bir arkadaşım:
“-Yahu, kimsesiz, yaşlı bir komşu kadın vardı. Bulaşık yıkarken ölüvermiş. Öyle acıdık ki...” dedi ve ilave etti:
“-Ne yer, ne içer, nasıl ısınırdı anlayamazdık...”
Ve bütün mahalle, “Bir yaşlı, kimsesiz kadın ölmüş,“ haberini duyar duymaz, tanıyan tanımayan, cenazesini kaldırmak için bir araya gelmişler ve kaldırmışlar.
Neden diriyken sahip çıkılmamışta, ölünce sahip çıkılmış?...
***
Bacağı dörtleyince baba ocağını terkeder gideriz. (Zaten evlenmezden önce eşimiz tarafından bu şart koşulmuştur.) Eşimizle anlaşma sağlayabilmişsek, bayramdan bayrama, ele-güne ayıp olmasın düşüncesiyle şöyle bir yoklarız... Nasıl bir bahane uydurup kalkabilmek için eşimizle sık sık gözgöze geliriz. Ya anamız, ya da babamız sıkıntımızı anlar ve hafif iğneli bir espriyle yol verir. Yüzümüz kızarmadan, sevinçle soluğu kapıda alırız...
Birinden biri hastalanırsa, topu, bir mazeret uydurarak, kardeşlerimiz varsa kardeşlerimize, yoksa hasta olmayan diğerine atarız...
Zavallı ihtiyarlar, birbirinin çürük kollarına dayanarak, gençlerimizin bile tahammül edemediği, o tedavi sergüzeştine ser-geşte olacaklarını bile bile dalarlar...
Ölürlerseee...
Kendimiz ölüm yatağında olsak bile, uçakla koşarız.
Hepimizden, taa derinden gelen ahlar-vahlar çıkar ki, 21.30 Kurtalan treninin sirenini bile bastırırız...
Moruklar artık öbür dünyaya göç etmişlerdir ya; sorumluluğumuz kalmamıştır; rahatlamıştırız. Onlardan kıskandığımız bir dilim ekmeğin sayısını arttırıp, yağla-balla, taze kuzu etiyle birlikte eşe-dosta günlerce ziyafet çekeriz. Esirgediğimiz kömür parasının yanına bir hayli daha kadar, din adamlarımıza yemin parası, ıskat parası, hatim parası olarak kürürüz... Meseleyi bir an önce miras meselesine getirebilmek için, arkası arkasına mevlütler okutturuz. (Bu arada: “Vay ilmini para ile satanlara,” ayetini, yarası olup gocunanlara hatırlatırım...)
Ya o moruklar, dişinden tırnağından arttırıp, yüklüce bir miras bırakmışsa...
Sağlıklarında akan çatıları umurumuzda bile değilken, şimdi milyonlarca lira verip, mermerden mezar yaptırırız...
***
Ah! Ölülerimize sahip çıktığımız kadar dirilerimize de sahip çıkabilsek...
O zaman güneş daha parlak doğacak; güller daha kırmızı açacak; tencerelerden tabaklara alınan yemekler daha bir lezzetli olacaktır.
Foto: Fulya FERCAN
www.fotokritik.com/kullanici/fan
YORUMLAR
Merhaba, Yüksel Bey;
Keşke okullarımızda çocuklarımıza yukarıdaki yazdıklarınızı anlayabilecekleri çağdan başlayarak düşünme ve davranışlarla ilgili dersler verilse ve yazdığınız bu yazı da derslerin birine konu edilse. Diyebilirsiniz ki buna benzer dersler zaten var ama kesinlikle DÜŞÜNME ve KARŞIDAKİNİ ANLAMA adında bir ders okutulmalı ve bu dersin kapsamında yukarıda değindiğiniz bu ve benzeri konulardaki yaptığımız trajı komik durumların analizi yapılarak yeni nesli en sağlık şekilde yetiştirmek gerektiğine inanıyorum.
Yürekten kutluyorum, sahip olduğumuz değerlerin farkına varabilmemiz dileğiyle,
Saygılarımla
Ümit Alper TÜMEN
Yükselenyıldız
Kul, kula saygı göstermez, kul kulun elini öpmez gibi kendilerince doğru eğitimi verdiler.
Ektikleri çıkıyor.
Merhaba, Yüksel Abi;
Bu yazıyı düşünen beyninize, yazan ellerinize ve yüreğinize sağlık, tebrik ederim. Ne kadar da çok kanayan toplumsal bir yaramıza temas etmişsiniz. Allah hepimize sahip olduğumuz en değerli varlıkların öncelikle kendi ailemiz, akrabalarımız ve sonra da diğer tüm insanlar olduğu bilincini anlamamıza yardımcı olsun. Teşekkür ederim.
Saygılarımla,
kayseri1986 tarafından 3/30/2010 4:54:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Yükselenyıldız
Ben teşekkür ederim.
Yaşamı çok bencil bir şekilde tükettiyoruz..Değerlerimize sahip çıkmamak;kendimize olan sevgi ve saygı yoksunluğundan gelir..
Teşekkürler..
Yükselenyıldız
İbretle okuduğum ve sonuna kadar katıldığım yazınızı kutlarım. Bunu bende hep düşünmüşümdür.Neden mezarlıklar çepeçevre duvarlar örilerek ayrılır da okullara aynı özen gösterilmez. Düşünen beyninizi, yazan kaleminizi tekrar kutluyorum.
Saygılar...
Yükselenyıldız
Ben bu sayfaya ilk kez giriyorum. Kordela bile takmışlar.
Demek çook önceleri yollarımız burada kesişmiş de benim ihmalkarlığım.
Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.
Moruklar artık öbür dünyaya göç etmişlerdir ya; sorumluluğumuz kalmamıştır; rahatlamıştırız. Onlardan kıskandığımız bir dilim ekmeğin sayısını arttırıp, yağla-balla, taze kuzu etiyle birlikte eşe-dosta günlerce ziyafet çekeriz. Esirgediğimiz kömür parasının yanına bir hayli daha kadar, din adamlarımıza yemin parası, ıskat parası, hatim parası olarak kürürüz... Meseleyi bir an önce miras meselesine getirebilmek için, arkası arkasına mevlütler okutturuz.
Doğru söze ne denir ki, ne güzel anlatmıssınız gerçektende öyle.
Biz zaten ne zaman kendi düşüncemizle ve yüreğimizin sesini dinleyerek hareket etmişşizdir ki.
Yakın zamanda bu tür bir olaya kendim tanık oldum.Aslında ölen insana bile saygımız yok, o sadece göstermelik bir merasim. Hani orda burda yine ballandıraballandıra anlatılacak ya tüm derdimiz bu.
Yinede hatırlatıp anlattığınız için teşekkürler, belki birilerin yüreği sızlar bu yazdıklarınızdan dolayı,,,sevgiyle kalın...
Yükselenyıldız
Yazıya anlam katan yorumunuz için teşekkür ederim.
Cenazeler..
O, başlıbaşına ayrı bir konu.
İşlemeye çalışacağım.
Teşekkürler.
Herşeyden önce sizi kutluyorum.
İnsanlığımızın kanayan bir yarasına parmak basmışsınız ama sizin bu kanayan yere parmak basmanız malesefki kanamayı durdurmaya yetmiyor.
Bence," Kendine gel !..." diye,önce vijdanları tutup,silkelemek ,"zamanın varken dirilerle uğraş,ölüler için vaktin bol.."demek gerekiyor sanırım.
Seçkiyi hak eden bir yazı ve yazar.
Saygılar
Yüksel bey, her zaman güncel ve yürekğimizi kanatan konuları öylesine vurucu bir mizah ile anlatır ki bize, yazıyı okurken bir anad içimizde var oaln em yüksek sesle seslendiremediğimiz çığlığı atıveririz aniden.
Gerçi ülkemizde köşe yazarlığı yapan, makele yazan hiç kime konu bulma zorluu yaşamaz. Her konu kendiliğinden gelip oturuverir karşımıza. Aam önemli olan o konuyu tam olarak anlatabilmek okuyucuya ve siz de bunu çok yapıyorsunuz sevgili dost.
Konunun içeriğine değinmeyeceğim. çünkü siz yeterince anlatmışsınız bize. Ama şunu söylemek istiyorum.
İşyerine bir bey gelmişti. Aboneliklerini oğlunun üstünden sildirip kendi adına almak istiyordu. Ama gözleri dolu dolu idi.
Çalıştığım bölüm fatura tahakkuk ve abona idi. Günde yüz kişi gelirdir karşımıza. ve biz aynı zamanda pisikiyatritlik yapardık gelen aboneler. Onlar dertlerini anlatır biz dinlerdilk. Amaca oturdu karşımızdaki sandalyeye başladı anlatmaya yetmiş yaşını geçmişti ve eşini bir kaç ay önce kaybetmişti. Eşi sağlığında mirasın çocuklarına dağıtılmasını istemiş adamcağız da kıramamış yıllardır aynı yastığa başkoyduğu kadını vermiş evletlarına mirası.
Evletları mirası almışlar babalarına da bir ev kalmış. Orada oturup kalkıyormuş. Çocukların doymak bilmeyen gözleri adamın evinin üstündeymiş. Babalarına evi satmasını ve onun paraşının da bölüşülmesini söylemişler Adam yapmamış tabı. Bunun üstüne tüm evlatları babalarının bırakın bakmayı evinin öüöünden bile geçmemiş. Sonra " sana iyi yer düştü, bana kötü yer düştü" kavgasına tutuşmuş çocuklar onlarda darılmışlar birbrleryle ve hep babalarını suçlamışlar. Adam o kada üzülmüş ki. hemen dava açmış ve oğullarına bıraktığı mirası geri almış. Ve bir vasiyet bırakmış "öÖldüğüm zaman bütün mirasım hayır kurumına devredilecek diye. Evlatları peşinde dolaşıyormuş babalarının hatta öldürmekle tehdit etmişler. Ama adam dinlememiş bile. Bayağı malı vardı amcanın ve ölüm tehdidi aldığı için evlatlarından koruma altına alınmış.
Ve evlatları nefes alırken sahip çıkmadıkları için, ölürkende sahip çıkmayacakları endiesi ile amca kendini devlete emanet etmişti. Görüldüğü gibi devlat bile malı mülkü varsa kişiye sahip çıkıyor sağlığında Yüksel bey.
Umarım her birimiz çok geç olmadan tüm gerçekleri görüp mermerden mezar yaptıracağımıza, ahşap bir evde sağlıklı ve güler yüz ile büyüklerimize sahip çıkmayı öğrenebiliriz.
Kutluyorum bu değerli yazınız için. Saygılar yüreğinize
Yükselenyıldız
Hayli zamandır bu siteye girecek zaman bulamıyordum; girince de hayli yabancılık çektim.
Çok anlamılı bir olayı anlatmışsınız. Zannederim bir gün ya öykü, ya da gazetedeki köşemde makale olarak özü sizin verdiğiniz konu olmak üzere yazma fırsatı olur.
Benimkilerin, daha da artsın, tuzları kuru ve Allahtan şimdilik aralarında bir tartışma yok.
Amaaaaaaaaaaaaaaaa;
Analarına ben boşanma tazminatı olarak güzel yerler verdim. İşte o yerler için araları açılırsa bilmem.
Verdiğiniz örneklere benzer, hatta daha da kötüsü neler var. N'oldu bu insanlığa? Herkes kapitalist olma peşinde. Meşru ya da gayri meşru.
Saygı öncelikli sevgiler.
Yükselenyıldız
Kabullenmek zorundayız.
Bu konuda paylaşılacak o kadar çok şeyler var ki. Söylenecek sözlerimiz o kadar da çok ki, sayfalara sığmaz. Biz insanlar neden böyleyiz ?
İş işten geçince akıllarımız başımıza gelir neden acaba ?
Nasıl bu kadar vurdum duymaz olduk ?
Dirisine sahip çıkmayan, ölüsüne hiç çıkmaz ! derdi Rahmetli Babam.
Ben yaşarken, nefes alırken benim halimi hatrımı sor, gönlümü al. Fırsat elinde iken, dilin henüz dönüyorken sevgini bir cümle ile söyle !
Ben bu dünyadan göçüp gittikten sonra, beni ne çok sevdiğini söylemişsin ne fayda! Ben duymadıktan sonra ne önemi var beni gece gündüz yad etmişsin.
Ardımdan Mevlüt okutmuşsun ne fayda ki !
Ölüye fayda vermez bunlar, diriye gerekli. Alnı secdeye değmemiş birine binlerce Ayet gönder ne fayda. Mezaristana bak ta ibret al.
Kim kalmış bu dünyada. Gelen gidiyor, giderken ne var yanında. Hangi dünyalık malı mülkü kurtarır onu, yapmadığı ibadetini hangisi satın alır ?
Güldürmediği yüzlerin, söylemediği sevgi sözlerinin, kırdığı kalplerin bedelini hangi para öder ki?
Konu çok çok değerli bir konuydu.
Teşekkürler ..
'' Ah! Ölülerimize sahip çıktığımız kadar dirilerimize de sahip çıkabilsek...
O zaman güneş daha parlak doğacak; güller daha kırmızı açacak; tencerelerden tabaklara alınan yemekler daha bir lezzetli olacaktır ''
Yazar, kaleminin gücü ve seçtiği konu ile takdiri hak ediyor.
Böyle bir yazarın küçücük bir hatasını bulabilmek de bana zevk verir doğrusu :
Sayın Yazar ; ''rahatlamıştırız.'' diye bir kelime var mıydı dilimizde ? Saygılar..