KUM SAATİ
Kum saatini ters çevirdim.Önceleri bakmaya korktum.Öyle ağırdı ki , akmıyor duygusuna kapıldım.Bakmamak en iyisiydi.Görmeyeceğim bir yere kaldırdım, ancak bir süre sonra merağıma yenilip tekrar çıkardım.Unutmalıydım ama mümkün değil.Şimdi inanmayarak bakıyorum, öyle az kaldı ki paniğe kapılıyorum.Yavaş ak diyorum içimden, ne olur yavaş, yavaşşşşş….Ne mümkün bu kez de sanki tüm hızıyla akıyor.İçimdeki bütün alarm zilleri çalıyor.Bazen davulların, gongların, kampanaların sesinden uykularım kaçıyor.Kum saatini camdan fırlatsam bir şeyi değiştirir mi acaba?Nerede, herkesin kum saati tüm hızıyla akıyor.Bütün telefonlar aynı anda çıldırır gibi çalacak.Söyleyeceklerini düşünmek bile istemiyorum. Bütün kum aktığı gün acaba kaçıp kimsenin bana ulaşamayacağı bir yere mi saklansam? Yapamam ki…Düşündükçe kanım donuyor.Şimdiden ellerim buz kesiyor.Kurtuluş yok, kaçamam. Orada buzdan bir heykel gibi durup etrafı seyredeceğim. Her hareketimi inceleyen gözleri yok sayacağım. Kendimi her şeyden yalıtıp, renksiz ifadesiz bir an önce bitmesini bekleyeceğim.Titreyen ellerimi gizleyip, içimde her an arkamı dönüp kaçmak duygusuyla mücadele ederek…