- 1375 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
67 - CUMA SABAHI
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onur BİLGE
Cuma sabahı... Beklenen gün... İnşallah, artık rüyama giren zatın ve gördüğüm gerçekse, yanında başka kabirler de varsa, etrafındakilerin sandukalarını da görebileceğim. Acaba düşümün o bölümü de aslıyla bire bir örtüşüyor mu? Bu merak içinde, Hacı Bayram Camiinin önünde, türbenin kapısının açılmasını bekliyorum. Sabah erkenden babamla kahvaltı bile etmeden, Ankara’da misafir olarak kaldığımız amcamların evinden çıktık. Sabah namaza gelenleri seyrediyoruz. Her birisi bambaşka bir hayat yaşıyor, şüphesiz. Aralarında çok ilginç tipler var ki onlara baktığımda birer öykü oluşuyor, hayal âlemimde.
Müminler, birer ikişer gelmeye devam ediyor. Birkaç kişi daha geldi. Onların güçlüydü, ayak sesleri. Beyinleri doluydu, mutlaka. İstekler cirit atıyordu gönüllerinde. Günlük işlerini, hafızalarında sıraya dizmişlerdi bile.
Birisi var ki altmış altmış beş yaşlarında... İki yana sallanarak yürüyor.
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 3
SEVDA - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
ne kadar güzel anlatmışsın burda; (Üç senedir neler çektim bunlardan! İki kere yamattırdım, bir kere pençelettirdim, altı delindikçe içine bir şeyler koya koya ağırlaştılar, gülle gibi oldular. Yenileri giysem, çalarlar. Bunları bile saklamasam, çalarlar.) YAŞAMIŞSIN GİBİ....:))
(Ölçtüm ölçtüm, kestim, çeke çeke gerdim) ÇOK GÜLDÜM... lastikleri...
oradaki gördüğün kişilerle yapılan monolog sanki diyalog gibiydi....
Kibir, ahh kibir insanı yakan kibir..
nasıl bir hayttır ki ölümü parmak uçlarında taşıyıp misket üstünde yürür bu ayaklar..oradan oraya yuvarlanıp savrulur hayatlar..
durur,dinlenir,tekrar kalkıp rutin yürürler avare başı boş insanlar..
oysa ki onların asıl gerçeği yalnızca bir ağaç altında bir müddet gölgelenmek misali.
aslında gerçekte yürüyemezlerde zaten bilmeselerde..yürüdüm bilirler lakin nereye gittiğini bilmeyen bir insanın yürümesindeki marifet nedirki..
zevksiz,anlamsız ve boşa tükenmiş bayat bir hayat..
yazık..
benim çokca büyük bir derdimdir aslında..
özellikle Fatih, Sultanahmet,Süleymaniye gibi kutsal mekanlar da çok derin sancısını yaşıyorum.
el açmış örtülü bir bayan veya küçücük bir çocuk Allah rızası için abla dediğinde çakılıp kalıyorum olduğum yerde..
arkama dönüp sadaka niyetine vermek istesem beleşcilik düşüncem ,yürüyüp gitmek istesem Allahın isminin geçmiş olması iki su arasında kalmak gibi..
çokca zor..
ama yinede her şeye rağmen maalesfki bile bile vermekten vazgeçmiyorum bir türlü..Allah adına niyetle uyarımıda eksik etmeden tabi..
her şeyi unuttuk.
insanlığı..ibadeti..ahlakı...merhameti...vefayı... rızayı..
ne çok şeyler kaybetmişiz meğer ömrümüzden..ne diyelim Rabbi Rahimimiz merhamet ile nazar eylesin bizlere..
türbeyi ziyraet etmek banada nasip olmuştu ama bir düğün kalabalığı dışında çok fazla bir şey farketmemiştim doğrusu..ee günümüz düğünleri ki bir düğünün masrafı bir kaç düğünü halleder sanıyorum değilmi..ordaki telaşaysa dahada başka bir sancı sanırım..
yazıyı okuyunca içimden dedimki..aç gözlü varyemez amcalar..
çocukken de çok izlemişimdir o çizgi filmi ama neyseki ahlak olarak kalmamış üzerimde bir etkisi(-:
Onur bey çokca onurlu çok güzel bir yazıydı zevkle okudum..
Kelama hürmetle kaleminize bereketler dilerim efendim..
sağlık ve afiyet dilerim ömrünüze..
dostca..
Bu Kuran insanlar için bir açıklama,takva sahipleri için ise bir hidayet ve bir nasihattir..Ali imran..138..
Anlamlı, ders veren nitelikli bir yazıydı.
Soluk soluğa okudum zira; vicdanların bile maddiyatta kullanılması öfkesiyle sanırım.
İbadet gösteriş, ya da maddi amaçlı olunca bir değeride olmaz ki.
Dile getirmeniz çok güzeldi yazınızda.
Kutlarım yazan yüreği.
Tebriklerim yürekten.
Sevgiyle...
Üstadım,camiye gelenlerin ruh hallerinden çok güzel yaşam öyküleri çıkartmışsınız...
Camilerin önünde sadaka diye dilenenlerin de çoğu bunu meslek haline getirenler var.
Her zaman rastlıyorum aynı kişilere.hatta ahbaplık bile kurdum onlarla.anlatsam benimki de öykü olacak gibi.
Bir örnek:
Üç-dört sene önce Hacı Bektaşı Veli hazretlerini hem ziyaret hem de pazar tezgahı açmak gayesiyle gittiğimde, iki ayağı olmayan bir dilenci ile karşılaştım(onu Tokat'tan tanıyorum) aramızda şöyle bir konuşma geçti:
"- Burada işler nasıl?
"-Yok ya iş yok."
"-Sdaka veren yok mu?"
"-Buradan hayır çıkmaz."
Bunu söyleyen vatandaşın Tokat'ın bir köyünden .ve köyün de yarısı onunmuş.
Benden ayrıldıktan sonra kendisi tekerlekli sandalyede arkada da kendi adamı dilenmeye devam ediyordu.
"-Ağbeyy,Allah rızası için bir sadaka.."diye
Daha buna benzer,tip tip insanlarla yakından diyaloglarım olmuştur...
saygılarımla efendim...
Aman Ya Rabbi! İbadete mi? Ticarete mi? Hayale sınır yok!
keske hayalde sinirli kalsaydi bu dediklerin.
hepsi gercegin ta kendisi.ibadetini gercekten allah rizasi icin yapan müslüman sayisi giderek azaliyor.
vicdanlarinin da yüzleri gibi asik olan bir cok insan var.
deniyor ki bir tebessüm bile sadakadir.
yazan ellerin dert görmesin.bir cok ders veriyor yazilarin.sag ol.
“Resulullah’ı görenlere, ondan bir kelime duyanlara... Onun yaşadığı devirde, ona itaat edenlere... Silah arkadaşlarına... İlk Müslümanlara...”
Daha anlatacaktı ama sabah ezanı okunmaya başladı.
Sevgili kardeşim, yazınız itibariyle tefekkürümü daha da derinleştirecektim, ama Cuma Vakti'nin ezanı ile vuslat sona erdi..
İnşallah,bir başka ezanlar öncesi makalelerinizde buluşmak ümidiyle bize, sade, zengin ve özellikle de manâca ekmel bir ibret sunduğunuz için dilinize ve yüreğinize sağlık diyorum.
2009'un 12 Haziran Cuma'nız hayırlı olsun..
Selâm ve dualarımla
Bekir Yalçınkaya/Sincan
Kutlarım.
Yine çok güzeldi. Evet İbadet Allah Rızası için yapılır. Zaten gösteriş için veya menfatler için yapılanların hükmü yoktur bence. Sadece kandırmacadır. Secdeye eğiliğimizde içimizdeki dış dünyaya ait ne varsa unutuyoruz. İbadetin amacı da budur. Örnekler çok güzeldi. Harikaydı. Sevgilerimle