- 1753 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEYAZ KAĞITTAN GEMİ
Ufak bir çocuk aldı eline kâğıdı bir gün. Katlamaya başladı kenarlarından başlayarak. Çeşitli şekiller veriyordu kâğıda. Gemi yapmaktı amacı. Zihnini vermişti o işe ama zorlanıyordu, yavaş yavaş gemiye benzemeye başlamıştı da aslında düz, beyaz kâğıt. Ufak bir el titremesi işte, bir anda yavaş yavaş gemiye benzeyen kâğıt yırtıldı ortasından, çocuğun gözyaşlarının akmasına sebep olarak. Üzüldü çocuk, yeni bir kâğıt almak istedi ama ona o kadar emek vermişti ki, bunu göze alamadı. Ortası yırtılmış olan kâğıdın, buruşukluğunu düzeltmeye çalışarak tekrar başladı yapmaya. İzler vardı, kâğıdın üzerinde bir önceki katlamadan kalan. Bu sefer daha güzel oluyordu galiba, ama işte o yırtıkta olmasa… En sonunda bitirdi gemiyi ve bıraktı onu o uçsuz, bucaksız mavi sulara. Mutluydu artık, emeği amacına kavuşmuş, yüzüyordu âşık olduğu intihar mavide. Fakat birden o yırtılan yerden, yamulmaya başladı gemi. Çöküyordu yavaş yavaş, çocuk iki elinin arasına aldığı başını sıkarak izliyordu olanları. Yavaş yavaş, ıslandı gemi âşık olduğu mavide. Eridi, eridi, eridi, tekrar kâğıt oldu, yırtık büyüdü, parçalara ayrıldı, ufacık dalgalar paramparça yaptılar, beyaz kâğıttan gemiyi.
Beyaz kâğıttan, senli hayallerimi inşa ederken, sen yırttın kâğıdımı. Sonra ben vazgeçmek istedim ama olmadı. Sen tekrar gelince, aynı fakat yırtık kâğıdımdan tekrar yapmaya başladım hayallerimin gemisini. Ve sonra sana verdim, senin gözlerinin mavisine bıraktım hayallerimi. Ama o yırtıktan su alıp battı, beyaz kâğıttan hayallerim, senin gözlerinin mavisinde, tıpkı çocuğun gemisinin batışı ve parçalanışı gibi…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.