- 646 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KADINIM BEN
Hayat , bazen dikenli yollarıyla, bazen ise mutlulukla göklere çıktığımız ve o zamanları iyisiyle kötüsüyle yaşamak zorunda olduğumuz süreçtir. Ve insan olarak hayata ilk gözlerimizi açtığımız andan başlayarak son nefesimize kadar bu zaman diliminde hep mücadele veririz.
Bebeklik, ergenlik, gençlik ve yaşlılık dönemleri olarak tabir edebileceğimiz safhalarında kişiliğimizde ve anatomimizde bir çok değişik ruh hali ve bedensel olarak değişiklikler yaşarız. Bebeklikte büyüyebilmek için sadece anne sütüne ve anne sütünü destekleyen gıdaların yanında anne sevgisine de ihtiyacımız vardır. Bebek de olsak bize verilen o şefkati ve sevgiyi hissederiz. Ergenlik çağında ise vücut gelişiminin en hızlı döneminde duygular da aynı şiddette değişir. Kendimizi kanıtlama ve büyüdüğümüzü ispat etme yoluna gideriz. Erişkin dönemde ise her şey yerli yerine oturur. Olgunluk hakimdir. Yaşadıklarımızdan bize kalan ise tecrübelerdir. Onları göz önüne getirerek hareket ederiz. Yaşlılık ise belki de kimsenin istemediği fakat vakti geldiğinde yaşamak zorunda olduğumuz ve türlü hastalıklara vuslat bir dönemdir. Bu anlattıklarımın hepsini ,Adem babamızdan ve Havva anamızdan bu yana insanoğlu yaşamıştır . Ömrünün yettiği ana kadar.
Tüm bu yaşadıklarımızda roller verilmiştir insanoğluna. Cinsiyetine göredir tabii ki. Kadın ve erkek kimliğiyle. Kadının yapısı ile erkeğin yapısı çok farklıdır. Yüce yaratan tarafından öyle bir organize edilmiştir ki, ikisinin arasında duygular başta olmak üzere bedensel olarak ta ayrım vardır. Ve olmak zorundadır.
Erkekler için biraz daha güçlü bir beden yapısı ve duygu yönünden daha katı bir yapı hâkimken, kadında daha anaç ve duygusal ve anatomik olarak daha zayıf bir özellik kazanmıştır. Bu kişiden kişiye değişebilen özelliktir ki genelleme yapmak yanlıştır aslında.
Ben toplumdaki kadının yerinden bahsetmek istiyorum. Bebeklik çağında her bebek aynıdır. . Bu yukarıda anlattığım devrelerde şekil almaya başlar. Genelde de ergenlik çağından başlar. Toplum içindeki davranışlarımız, sıkıntılı anlarımızda sıkıntıları karşılama biçimimiz ortaya çıkmaya başlar. Anatomik olarak daha güçsüz yaratılmamıza rağmen sıkıntı ve sorunlarda onlarla mücadele gücümüz erkeklerden daha fazladır. Belki de geleneksel bir toplum yapısının hüküm sürdüğü ülkemizde ailelerin çocuklarını yetiştirme tarzına göre şekillenir. Erkek çocuklarına sorumluluk verilmez. Onları yetiştirirken bir kuşak öncesi gözlemlere göre ve adetlerimize göre yetiştiririz. Onları el üstünde tutarız. Ya da yemeğin en iyi tarafını onlara ikram ederiz. Tıpkı annemizin ve anneannemizin yaptığı gibi. Ya da sorumlulukların çoğunu biz üstlenmeye çalışırız ki sorun yaşamayalım. Sinirlendirmeyelim ve huzurumuz kaçmasın gibi düşüncelerle kendimizi siper ederiz. kadın tüm bu gfedakarlıkları yaparken , yanında erkeğinde olmasını ve ona yardımcı olmasını arzular. Tüm bu anlattıklarım, kişiden kişiye değişir. Kişinin sorumluluk duygularının gelişimine, aile yapısına, kültür düzeyine veya kişilik özelliklerine göre değişir.
Kadın için de aynı şeyler söz konusudur aslında.Anne olması sebebiyle daha vericidir. Anne olmanın sorumluluğu vardır üzerinde.
Anne kelimesi hemen bize şefkati hatırlatır. Çocuğu kaç yaşına gelirse gelsin onu hep bebek gibi görür. Gözlerinden gülümseme hiç eksik olmaz. Dualarla uğurlar evladını her gittiği yere. Onları hep mutlu görmek ister. Mutsuz olduğunu görmek istemez. Hep gülsün ister. Onlar için yapamayacağı fedakârlık yoktur. Gerektiğinde sırtında evinin bütün yükünü taşır. Huzuru bozulmasın, yuvası dağılmasın diye kan içer, kızılcık şerbeti içtim der. Belki dayak yer ama kapıya vurdum der evladına. Anlamasın huzursuz büyümesin ister. Yerine göre hem anadır hem babadır. İş hayatında yerine göre işçi, yönetici, doktor, bürokrat, hemşire. v.s. Bütün bunların sonucunda insandır. Kadın da olsa insandır. Toplumun belki de ikinci sınıf vatandaşıdır. İkinci sınıfta olsa, değer verilsin ister. Ben de varım diye haykırır bütün gücüyle. Sesini duyurabildiği kadar. Onu ayakta tutan ise ona verilen ayakta durma gücüdür. Bazen sömürülür, tacize uğrar, hakaretlere uğrar. Ama yine toparlanır ve ben ayaktayım dercesine dimdik duruşuyla çıkar insanların karşısına.
Ben biraz daha şimdi şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü, her alanda kendimizi kanıtlamış durumdayız. Anneme göre ben maddi yönden daha özgür hissediyorum kendimi.Alın terimle kazandığım maaşım ve emekliliği hakettiğimde alacağım ikramiyem bana geleceğe güvenle bakmamı sağlıyor. Aile içinde şartlar eşit. Ev hanımı hemcinslerimin evde yaptığı bütün işleri akşam yerine getiriyorum. Ertesi günün yemeğini akşamdan düşünmek zorundayım. Ayrıca, eşime çalıştığım için mazeret de bulmuyorum. Ben sadece sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum. Bunları yaparken de eşimin bana yaptığım bu işlerde veya başka konularda yardımcı olmasını istiyorum.
Önemli olan karşılıklı anlayıştır. Evlilikte ise en çok buna ihtiyaç vardır.Sosyal yaşamda da aynı şey geçerlidir aslında. Sevgi, saygı ve anlayışın olduğu yerde sorunlar azalacaktır. Kadın- erkek eşittir. Ne beraber kavgasız yaşayabilirler, ne de ayrı.
Önemli olan insan olmak. Birbirimize insanca davranmak.
YORUMLAR
Ana olmak çok önemlidir.
Ana lar babalardan üstündür her zaman.
Erkek dışarda mücadele veren ekmek aş savaşını dışarda yapan ve eve rızkı taşıyandır.
Ana ise evde evladını yetiştirendir.
Bu çok önemlidir
İnsanı yetiştiren en şahane okul ANA dır
Anaları mutsuz bir toplum yok olmaya yıkılmaya mahkumdur.
Kadınları iş yaşamına sürükleyen bu kapitalist zihniyet maalesef mutsuz ve yorgun anneler üretmekte ve sonuçta evladıyla ilgilenemeyen yetiştiremeyen ve devamlı istismar edilen,sömürülen kadını icad etmiştir.
Kadın da olsa insandır. Toplumun belki de ikinci sınıf vatandaşıdır.
..................
Geri de kalmışın kadını ikinci sınıftadır..
Kadına hangi zihniyet İNSAN değildir diye bilir ki ?
Böyle düşünenler ne kadar İNSAN dır sizce ?
Kadın-(lık) veya erkek-(lik) değil, İNSANLIK KUTSALDIR !
Sevgili yazar arkadaşım, başarılar dilerim.
Dost,tabiki kadınlık kutsal bir duygu.Siz de cinsiyetiniz icabı nasıl ki kadınlığınızdan gurur duyuyorsanız ben de erkekliğimden gurur duyuyorum.İyiki erkek doğmuşum.Kadın olsaydım,ben çoktan ölmüştüm.Sizin çektiğiniz sıkıntıların onda birine bile dayanamazdım...Allah,size dayanma gücü versin...
Yine güzel bir konuya değinmişsiniz...
saygılar efendim...