- 1801 Okunma
- 20 Yorum
- 0 Beğeni
66 - KERAMET
Onur BİLGE
Emekli müftü’nün evinde, bir an önce Somuncu Baba’nın gerçek kimliğinin nasıl anlaşıldığını öğrenmeye çalışırken gelen beklenmedik misafir, adının Abdullah Tanrıkulu olduğunu söyleyen emekli bir öğretmendi. Babamla meslektaş olduklarından, ev sahibiyle üçlü konuşmaya başladılar. Laf arasında babam, hiç tanımadığımız bu kişilerle nasıl tanıştığımızı ve hangi nedenle bu evde bulunduğumuzu söyledi. O da fırsatı ganimet bilerek başladı muhalefete:
“Efendim, inanmayın böyle hurafelere. Bunlar; İseviliğin, Museviliğin kalıntısı olan inançlardır.; İslamiyet’te keramet kiremit yoktur. Anadolu’ya gelen Türkmen dervişler zamanla dergâh kurarak veya gayrimüslimlerin manastır gibi kapanıp ibadet ettikleri mekânlarını ele geçirerek, kendileri yerleşmiş ve civarda onlara
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 3
SEVDA - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
..inanmak ne güzel....
inanana ne mutlu...
bir kaç olay var bende zuhur eden manevi...önceleri çok korktum kendimdeki bu halden ya...alıştım...
içimden yazmak geldi bunu....
iyi ki yazılarımı okudun mu diye sormuşsunuz...
ne iyi oldu...
hepsine birden yorum yapmak zor ama takip edeceğim bilin...
tebrikler,ayrıca teşekkürler...
ilk kez bir öykünüzü okudum.ben türkiyede okumadim türkiyede yetismedim,.ama dinimizin ve kültürümüzün her alaninda bilgi edinmeyi seviyorum ve önem veriyorum.
saniyorum ki sizin yazilariniz ile bilgim dahada genisleyecek.birde önemli buldugum birsey huzur verici ruhu karartmayici olmali okuduklarimiz.sizin yazilarinizda bu sekilde,herseyden önce ufku genisletici,egitici ic acici ve dinlendirici.
okumak ruhen denge saliyor.
tesekkürler emegine.
Yazıda adı geçen, Molla Fenarî, ata toprağımın adıdır. Bence belki de yaşadığı ya da uğradığı yer olmalı. Gebze'nin Molla Fenarî köyü..Kimliğimde O'nun adının yazılı olması çok güzel...Yazı da oldukça bilgilendirici gerçekten.. Ve şu ana kadar yanlış bir yönlendirme görmedim şahsen. İyi niyet, özen ve bir dolu bilgi var paylaşılan...
Sevgili Onur,senin yazılarını okurken içim birdenbire manevi bir güçle dolup taşıyor. Anlatımınla sanki o mekanı ve onı yaşıyorum sanki. Yorumlarınızı okudum bu yazıyla ilgili. Ben yazılarda siyaseti sevmiyorum senin gibi. O yüzden de yazı her kitleye hitap edilecek şekilde olmalı. Ben müslümanım Elhamdülillah bunun yanında da modern çağda ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı bir insanın. Yaşamımız da bu ikisnin arasında ve düşünced olmalıdır diye düşünüyorum. Ama konuları çok güzel seçiyor ve çok güzel anlatıyorsun. Senden alacağım çok şey var çok. Sağlıkla
Siz de Somuncu Baba'nın kendini gizleme tarafını almışsınız. Hayatlarınızın o yönü benzeşiyor. O da insanları çok seviyor. Siz de... Sanki gezidekilerin hepsi kanınızdanmış gibi davrandınız. İnsanı çok sevemeyen Allah'ı gerektiği gibi sevemez. Çok candandınız onlarla kaynaşırken. Kâmil insan öyle olur.
Ben kimseye kızmam. Çok zor sinirlenirim. O zaman da beni kimse tutamaz!.. Size mi kızacağım? Asla! Benim de sevdiklerim vardır. İlklerim... Siz de ilklerdensiniz bu sitede. Yazıyorsam, sizlerin desteğinizle... Teşekkürler...
Babam da öğretmen ve Köy Enstitülerini kuranlardan... Gezici başöğretmenlik yapmış. Eğitmenleri yetiştirmiş. 24 tane ilkokul, 2 lise yaptırdı. Antalya’nın en büyük camisini... Ayrıca yardımı talep edilen yerde oldu. Fahri çalışmalardı.
İlkokulların yapımında dediğiniz her işi yaptı. Öğrencilerine ve köylü kadınlara yün kazak örmeyi, dikiş dikmeyi bile öğretti. Sıraları marangoz gibi kendisi yaptı. Köylerin doktoru, avukatı, danışmanı, her şeyiydi... Öğretmen her şey demekti.
Öyküde sessiz bıraktım. Kapıştıracaktım da onları... Konu dışına taşmak istemem.
Siyasetse, hiç işim değil.
Sizlere minnettarım.
Tekrar tekrar teşekkürler...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
Üstadım,yazınız her zaman olduğu gibi şimdi daha çok hoşuma gitti.Çünkü ortada muhalefet eden bir kişi var.O kişide sanki kendimi gördüm.Köy enstitisü mezunu değilim ama bu okullardan mezun olanların faydaları saymakla bitmez.İnsanlarımıza manevi duygular gerekli olduğu gibi pozitif ilimler de gerekli.İşte bunu köy enstitüleri başarmıştır.Geçmişte okulunun bütün ihtiyacını kendi el becerisiyle yapan köy enstitüsü hocalar vardı.Bugünkü hocalar da bunu bulmak mümkün mü.Öyle sanıyorum ki sınıftaki bozulan kapının kolunu bile takamazlar.
Daha bunun gibi şeylere ben,memuriyetlik yıllarımda köylerde rastlamış canlı şahidim.
Bence muhalefet etmek güzel bir şey.Yoksa koyun sürüsünden farkımız olmazdı,değil mi üstadım.
Pozitif ilimle tasavvuf birlikte bütün olmalı bence.Tek taraflı düşünce insanın yapıcılığına sekte vuruyor...
Muhalefet ettiğim için bana kızdınız mı yoksa,hocam...
Ben böyleyim işte.Sıradan bir pazarcıyım.KENDİMİ GÖRÜNDÜĞÜM GİBİ GÖSTERMEYİ SEVERİM.
Sizi de çok seviyorum..İyiki varsınız...
Hürmetler...