- 700 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MOZİĞİN SAHAVI /ARDAHAN ÖYKÜLERİ (35)
Mal meydanında al-ver ’lerini yapmıştılar. Para ödemesini halletmeğe çarşıya geldiler. Gerçi beh’leşmiştiler.
Haziranın 29 ’uydu. Kılı kılına. Ferah Otel’in önüne oturdular. Memet Emi sorgusuz sualsiz ve kaşıksız çay’ı getirdi. Alıcı bir çayı, satıcı da öbür çay’ı aldılar. Sek içilen çay’ın boş bardakları; masada gazetenin yanına koydular. Gazetenin sürmanşetinde " Kıbrıs Harbinin üçüncü yıldönümü " yazıyordu!
Moziği alan adam Hoppal’lıydı. Moziği oğlunun önüne kattı. Büyük oğlunu da satan kişiyle güvence için yanına katarak kahveye yolladı. Kendisi de" Mithat Paşa " nın bankasından parayı çekip gelecek ve ödemeyi yapacaktı.
Moziği satan da Sazaralıydı. Mozik iyi mozikti. Renkliydi. " Cins " dense de değildi. Moziğin anası Şavşet Mamasıydı. Fiyakadan yırtıyordu mozik. Biraz ilerlesin, mozik renkli, buğağlı ama bacakları kısa kalacaktı!
Senelerce " Malcılık " yapsa da insan, mal meydanında insanın gözbağıcılık kafasını bağlıyordu, zanarsın ki. Alıcıya satıcı hayvanın eksik tarafını anlatımla tamamlıyordu. Natamam bir şey geride bırakmıyordular.
" TATLI DİL YILANI DELİĞİNDEN ÇIKARIR. "
Moziği götüren, yol da ...
Bankadan parayı getiren laf’ a daldı ...
Çayı içip bitirenler tavla oynayanları seyrediyorlar.
Memet Alptekin’in kahve’sinin önü bayram yeri gibi... Tenteyi gerdirmiş Memet Emi, müşteriyi kovsan getmezdi. Her gop başı bir adam.
"Lezzo Tren " içiyor iki genç. Oralete bu adı kim taktıysa hele- bugün isim devam ediyor. Aralarında yarenleşen gençler. Çok şakacı tipler, öyle anlaşılıyor. Gençliğin verdiği güç ve gailesizlikle atıp tutuyorlardı:
- Baban gorunu seversen Aloş!
- Senin baban gorunu seversen oğlum!
- Babaları karıştırmayalım oğlum. Allah uzun ömür versin ikisi de hayattadır...
- Gado! Allah’an, benim başım! O ki baban hamam da yangın çıkmıştı nasıl DILDIPLAK mal meydanına kaçmıştı onu anlat !
- Oğlum , babayı katmayın yav!
- Sen babama bezeme yapanda.
- Yalan mı?
- Ne yalan mı? diye karışan genç hiç konuşmamıştı.
Gado:
- Sen anlat babangil herifden karısını istemeye getmişdilere onu anlat!
Aloş:
- Gado, bak oğlum o yalan bir kerre.
Babamgil göya evli adamın karısını adamın kendinden amcama istemeye getmişler!
Fikoş:
- Ne? Hakk’et mi olan oğlum? Bu duyduğum en uçuk kurgu!
Gado:
- Hakk’et olur mu? Saçma seçme yapıyoruz en daniska uydurmayı kim yapacak o işte!
Beyler! Çaylarız! Garson arkadaşları çayladı.
Zar kurşun gibi geçti. Gençlerin burunlarının dibinden. Tek pul’a karşı oyun alan EMİCE’de burdaymış, iddialı oynuyorlar. Başlarında meraklılar: Taraftarlar. Rakibe tek pulundabırakır gelir oyunu alırdı. Herkes nasıl oluyor da bunu başarıyor diye merak ederdi. Yaşlı " EMİCE " Erdemelliydi. Oğlunu şahsen tanıyorum isimleri çıkaramıyorum.
Tek pula karşın oyunu kaybeden Gölebertli. Oyunu kaybetmenin sinirini geçirmişti. " Gır ’ı " inmişti. Başladılar Kore Savaşından bahsetmeğe Kahveci Memet Emi de sohbetin bir ucundan tuttu. Songül bağırarak geldi. Memet Eminin küçük kızı Songül:
- Baba anam kıyma istedi bir kilo, Nunus’dan Atl’emimgil gelecekmiş!
Memet Emi parayı çardı verdi. Songül Kasap Paşa’nın kasabına gitti. Kasap Paşa Ağabey Balcının yanında idi.
Moziği alan geldi, geldi! Parayı Sazaralı’ya verdi. Adamcağızın kolu çıkmıştı. Cambazlar " KOL SALLARKEN " Adamın kolunu çıkartmıştılar. Henüz hissetmiyordu ama kol çıkmıştı. Cambazların çıkarttıkları bir kol bu değildi ki. Her pazartesi 20 -30 kol çıkartırdılar .
O tempolu kol sallamada ayarı tutturamadıkları çok oluyordu.
" Halal-i minalllah! "
"...Heyrini gör! "
" Allah hayrını versin! "
" Ele bil ki ben yedim paranı! "
" Köye geldim de bir högeç kestin! "
" Yok baba, ne högeci mögeci !"
" Vay anam kolum sızlıyor " dedi. Yığıldı. Sazaralı arkadaşın deprenmemesini söyledi, eğer geçmezse Alagöz’de sınıkçı var, dedi.
Gün zevaline giderken. Saat ikiyi geçmişti. Moziği alan cins mal alıyordu ki töreyen mal da cins olsun emeğine değsindi. Malı kayıracak bakacaktı. Oğulları da malcılığı severek yapıyordu. Memet Emi Kore savaşında Amerikalılarla bayağı sohbet etmişti. Bir Amerikalı arkadaşı köylü çavuşmuş, o Memet Emi’ye zippo çakmak hediye etmişti. Amerikalı bir seferinde:
- MEHMET SEN YAPIYOR HAYVANCILIK . OKEY SEN LORD!
Memet Emiye adam şunu fısıldamış: Malcılığın bay edemediği adamı kimse bay edemez! Adam haklı göz alabildiğince meralar Amerikada’da yok! Ardahan’da olan malcılık dünyada nadir yapılırdı. Kendi işinde kendi yerinde kendi paranı kazanmak var mı böylesi?
Memet Emi malcılık yapan müşterisine nasihat hususunda anlattı. Rahatlattı bunu, çok defalar anlatmıştı. Adamın ah ofu kesmedi yaman sallamaştılar kolu. Herifin kolunu canım!
" Buraya kadar yazdıklarım birden bire silinse!
Yazdıklarım puç olsa!
Geriye boş ekran kalsa! "
Bomboşluk ta bembeyazlık .
Bir seda yankılanıyor olsa:
Hele bakalım aşığ ne diyecek :
" Bardızlı Nihani ’den "
" YARDAN AYRILANLAR Bİ-KARAR OLUR
HASRETLİK ÇEKENLER TARUMAR OLUR
AŞACAK DAĞLARIN HARLI KAR OLUR
GEÇİLMEZ SULAR BUZ BAĞLAR HEY VAH HEY
ÇIKARIM BAKARIM EFGAN GÖRÜNMEZ
YAĞAR ESER KALDI DAĞLAR HEY VAH HEY
GİZLİDİR HÜDANIN SIRRI BİLİNMEZ
ÖLEN OLDU GÖZLER SAĞLAR HEY VAH HEY
NİHANİYEM YANDIM KENDİ NARIMA
DUMAN PUS BURUDU SAĞ VE SOLUMA
MELUL MİHRABANIM BAKAR YOLUMA
AH ÇEKER YÜREKTEN AĞLAR HEY VAH HEY "
yalçıner yılmaz
11/ 06 / 2009
gebze
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.