- 2511 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HURAFELERİMİ GERİ İSTİYORUM 2 (Yeşildağ)
HURAFELERİMİ GERİ İSTİYORUM 2 (Yeşildağ)
Yeşil dağ, yemyeşil….Coşkuyla açan, tüm dağ çiçekleri ..Dümdüz çam ağaçları arasında seken ceylanlar….Kelebeğin şarkı söyleyen sesine, dua bakışlı kuşlar eşlik eder…Söğütten yol almış Hayme Ana, Domaniç’e giderken uğradığı soluktur, Yeşildağ…
Ovaların üzerine o tarihten bu tarihe uzanmış,görünmez bakışlar uzanır gözlerime.. Eski mezar taşları gizlenmiş fiğlerin arasına…Mor, mor kokar gökyüzü….Öyle sessizdir ki toprak, hala duru ve sakindir.Geçmişe sıkı, sıkı bağlı ve sıcak….Yeşildağ….
Avuç içlerimle dokundum otlara . Ellerimle okşadım toprağın saçlarını… Yeşil, yeşil serinlik salında içime….Kulağımı dayadım karınca yuvalarına, sesler işittim ta geçmişten. At nallarına karışmış çocuk sesleri ilişti kalbime….Tekrar, tekrar okşadım…Zamanı hissetti avuçlarım….Zamanı hissetti…
Yemyeşildi Yeşildağ. Yaşlı bilge bir Dede Korkut gibi idi karşımda duran yücelik….”Selamun aleyküm,” dedim atalarıma.Hatıra defterinde saklanmış kuru yapraklar gibi hiç kimse ses vermedi…Kırgın mı idi yoksa küskün mü?…Yada manevi kapılar o kadar mı kapalıydı ….Sessizlikte ötüşen böcek sesleri duydum üfül,üfül kulağıma süzülen….Ansızın ılıkça bir rüzgar esti yanağımdan…Bir baktım ki ağaçlar arasına gizlenmiş ipek yolu….Zamanın alıp, kaybettiği yol taşları…Aralarında gizli üç mezar…..İstanbul’u fethe çıkmış Eyüp Sultan yarenleri….İsimsiz peygamber aşıkları…Allah dostları, sahabeler….Yurtlarından çok uzakta himmet olurlar Yeşildağ’a….
Hayme Ana kim bilir kaç kez geçmiştir mavi boncuklarla süslü atları ve yiğit bacıları ile… Üzerine bastığım ihtiyar toprağın, nerelerine Yörük çadırları kurulmuştur, kimbilir….Parmaklarımı, avuç içlerimi sürdüm,sürdüm yeşil çimenlere,renk renk kır çiçeklerine…..Dokudum nefesimle, geçmişe giden, yolları….Bağrıma bir yağmur damlası damladı, gökyüzünden…Benim göz yaşıma karışan….Sel olup akan, kurumuş ırmaklara nem olan…..
Geceleri yıldız topladığım Yeşildağ’da sükunet hakimdi şimdi…..Bıraktıklarımız unuttuklarımız,değer vermediklerimiz isyan ediyorlardı sessiz, sessiz….Üzüntülü ve garip bir bakış sezdim. Sanki duygularımı ,hislerimi anlamışlar gibi…Hiç bu kadar yabancı olmamıştım kendime….
Ansızın bir doğan uçtu Yeşildağın tepesinden..Bana doğru süzüldü….Ağzında bu topraklara ait olmayan barbi bebeği,ekşınmen,bir türlü kendimi alıştıramadığım yabancı dil vardı….Onları ayaklarımın önüne bırakan doğan,tekrar kanatlarını açtı, Yeşildağ’ın zamanına doğru ….Ardından bir çığlık koptu ..Derken, tüm ağaçlar ve çiçekler bütün yapraklarını yere döktü …
Devlez’de bir Yeşildağ uyur, düz ağaçların dibinde… Ve Hayme Ana ona, efsaneler anlatır sessizce…Uykusunda,uykusunda Yeşildağ, yiğit insanların ülkesini görür….
NİDAHE’DEN
Atike Rana
18 Mayıs 2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.