Balıkesir’de Asma Ağacı Ve Anılarım
Yıllar önce Balıkesir’deki evimizin teras katına tahtadan çardak hazırladım ve üst katlara ulaşarak gölgelik yapsın diye evimizin bir köşesine asma ağacı diktim.
İki yılda dördüncü kattaki çardağa nihayet ulaşmıştı ve o çardağın altında izinli geldiğim günlerde oturup, çay içip Dokuzuncu Hava Jet Üstünden kalkan F-104 ve F-16’ları seyretmek bana ayrı bir keyif veriyordu.
Karşı komşumun çatısında bulunan güvercinler çardağın üzerine konup, yapraklarının arasına giriyorlar ama üzümleri yemiyorlar, zararda vermiyorlardı. Herhalde kendilerini ağaçların arasında ormanda gibi zannediyorlardı.
Yorucu bir yurt dışı görevinden dönüşümde babam ve annemle birlikte o çardağın altında oturduk etrafı seyrettik, babam birden bana döndü ‘ bak oğlum bu evi sana bırakıyorum, ben ölürsem ne yaparsın, satar mısın’ dedi.
Ben de kendisine:
‘Babacım şimdiye kadar sana sevgi ve saygıda kusur etmedim ve seni her zaman büyüğüm olarak gördüm, sevdim, şimdiye kadar sana hiç saygısızlık yapmadım ancak; Sen bu evi yaptıracağım diye evde yaptığın mali kısıntıdan dolayı ben yedi kilometrelik yolu altı yaşında sabah ve akşam karanlığında çocuk dünyamda korkularımla okula gittim…
Bana hiç önlük ve defter kalem almadın hep öğretmenlerim aldı ve ben o elbiseleri giydiğimde, o eşyaları kullandığımda arkadaşlarımın arasında mahcup oldum. Bu gün bile Balıkesir’de kimliğimi saklamak için eski elbiselerimle gezmek zorunda olduğumdan, Balıkesir’deki arkadaşlarım hala bana acıyan gözlerle bakıp bir ihtiyacımın olup olmadığını soruyorlar.
Beni bir okul gezisinde harcamış olduğum para nedeniyle okulun çıkışında kız arkadaşlarımın gözü önünde hortumla dövdüğünü hiç unutmadım ama madem sen bana bu evi bırakıyorsun ölene kadar bu asmanın altında etrafı seyrederim’ dedim.
İzin dönüşü Balıkesir’den ayrıldım.
Bir ay sonra annem vefat etti ve sekiz ay sonra babam hastalandı.
Annemin ölümüne dayanamayan babam dokuz ay sonra vefat etti.
Balıkesir’deki asma ile sarılı evimize geldiğimde şaşırmıştım çünkü babam hasta olduğu gün amcama asmayı kestirmişti, çok üzülmüştüm. Daha sonra bir daha eve gitmedim.
Aradan 5 yıl geçti.
Çocukları Balıkesir Üniversitesini kazanan maddi durumu iyi olmayan üç çocuğunu Balıkesir Üniversitesinde okutan arkadaşım beni arayarak evimin çatı katını gidip gördüğünü, iyi olmadığını ancak çocuklarının mecburen orda kalması gerektiğini söyledi.
Almanya’dan geldiğimde çatı katını görmüştüm.
Her tarafı açık ve kötü durumdaydı.
Hemen işe başladım.
Almanya’daki teras katlarına yapılan plastik kaplama tavan yaptım, üzerine köpükle yalıtım yaptıktan sonra duvarlara köpük monte ettim, onunda üzerine ahşap kaplama yaptım, kapı ve pencereleri PVC yaptım, dolapları yenileyerek evin iç kısmını düzenledim.
Çekyatlar, örtüler aldım, kışın öğrenciler kalır, yazında haziran, temmuz, ağustos’ta ben kalırım diye düşünüyordum.
Sıra terasa gelmişti hemen iki tane büyük saksı aldım ve yurt dışından getirdiğim kivi bitkilerini diktim, kivi ağacı asma gibi çardağı kısa sürede saracak, altında uzanarak dinlendiğin ve çay içtiğim günleri hatırlatacak, çardağı kaplayacaktı.
Hemen tahtadan çardak yaptım.
Kivilerinde sarılarak büyümesi için dal aramaya başladım, aşağıda amcamın keserek attığı asma ağacının dalları duruyordu, onlardan iki parçasını saksının iki tarafına diktim.
Anılarım canlandı çok üzüldüm.
Dallar ölüydü ama belki kivi bunlara sarılarak büyür amacıyla ve hatıraları canlı tutmak amacıyla diktim.
O üzüntüyle uyuyup kaldım.
Gece rüyamda annem ve babam asmaların arasında hacı elbiseleri ile geziniyorlardı, ikisi de çok mutluydu annem sırtımı sıvazlayarak ‘üzülme oğlum bahçede dikili olan güllerden iki tanesini balkona koy çok güzel olur’ dedi.
Sabah uyandığımda iki bidon toprağı terasa taşıdım, içine de annemin güllerini diktim.
Güller tutmuştu ve bir süre sonra güller bembeyaz açtı.
Ertesi gün rüyamda tekrar babamı gördüm’ beni affet oğlum’ dedi.
Aniden uyandım teras katına çıktım, güneşin doğuşunu seyretmeye başladım, güneş Balıkesir’e ilk ışıklarını yansıtıyordu o anda gözüm bahçeden terasa taşıyarak annemin güllerini diktiğim saksıya takıldı.
Saksının dibinde asma ağacının fidanları çıkmış, boy vermeye başlamıştı.
CAN AKIN
HAZİRAN 2009