- 1677 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
bir ayrılık mektubu...yıllarca senden bile sakladığım...
’evet üzüm gözlüm...saçımı tarayan rüzgar...suyum ekmeğim aşım...
bugün,benden beni alıp gidişinin ilk ayı...nasıl dayandığımı yalnız allah biliyor...
alıp başımı gitmek istedim olmadı,öldürmek istedim bu sensiz bedenimi,içimde sen vardın...
kıyamadım...
şimdi ne haldesin kimbilir..açmısınn açıktamı..üşüyormusun yoksa...
önce sen vardın,hayat,umut,sevinç vardı...şimdi yoksun,payıma düşen ölüp ölüp dirilmek oldu...
sen artık bilmediğim bir evde,hiç tanımadığım insanlarla geçiriyorsun günlerini...
bakire gözlerini eller öpüyor...
isterdimki herşeyin ilkini bende yaşa..heleki bir şeyi..
ama bizim yazgımızda böyleymiş...
ve bakire kalan tekşey hayallerimiz...biz kirlendik..ne olur onlar kirlenmesin...
sana beni sev yada unutma demiyorum...
gözlerini kapatıp arzuladığın kimse tanrı ona versin seni...
ve sen sakın ağlama,bıraktığın şehirde senin yerine de bir ömür ağlayacak biri vardır mutlaka..
evet yar,evet sevgili,evet sonbahar...
adını andıkça bu beden yaşar...
engin bir fanidir,aşkına mazhar,
baki olan tekşey,sensin sevgili...
buda son şiirimdi sana...yakında yolcuyum başka bir yere,
ve beni bıraktığın şehirde bırakacağım kalbimi...birgün geri gelirde alırsın diye...
seni sabah doğan güneşin gözlerime dokunması gibi,
seni babasını özleyen bir yetim gibi...
seni annemin dizlerininin sıcaklığı gibi seviyorum kadınım...
canımsın,canın hiç yanmasın...
allaha emanetsin...ruhun...engin...
otuz/ocak/ikibinüç