İki Kelimelik AŞK I
Mecnun’un Penceresinden Bakarken,
Saat oldukça geçti. Odanın sessizliğinde tik taklar bedenimi silkeliyordu. Her geçen saniye bir şeyler koparıyordu yüreğimden. Kulaklarım kapının tokmak sesleri ile irkilmişti. Yavaşça yerimden doğrulup kapıya doğru ilerledim. Kalp atışlarım tokmak sesini bastıracak kadar güçlüydü. Kapının koluna uzandım, sanki senin ellerini tutar gibi sımsıkı tuttum. Ve açtım, Sendin gelen. Öylece bakakaldım ne diyeceğimi bilmeden. Sonra gözlerinin içine baktım, ışıl ışıl parlıyordu. Ve o anda, işte sarıldım, sımsıkı kavradım Seni. Bırakmak istemiyordum adeta. Bedenini bedenimde eritip yek pare olmak istiyordum o anda. Kısa sarılmamız o kadar uzun gelmişti ki bana anlatamam. Aşkın gücümüydü bu bilmiyorum; ama bildiğim tek bir şey vardı ki Seni Seviyordum, hem de ifade edemeyecek kadar çok fazla ve çok yoğun. Yüreğinde aşk naraları atan çılgın aşık gibi gözlerine haykırıyordum. İyi ki geldin Sevgilim, iyi ki geldin. Hiç konuşmadan içeri geçtiğimizde anladım, Aşk sessizliğin sesiymiş. Bakışlarımızla konuşuyorduk adeta. Masallar anlatır gibi, bir romanın kahramanı gibi bakışlar ve gülücükler atıyorduk birbirimize. -Allah’ım ne olur bu büyü bozulmasın, ne olur.- Sonra ilk konuşan ben oldum; ama senin konuşmanı o kadar istedim ki. Elimi tuttun ve kulağıma ben de Seni diye fısıldadın. O an ki mutluluğumun tarifini anlatmaya kalkışsaydım, sözcüklerinin büyüsüne haksızlık etmiş olurdum. İyi ki vardın Sevgilim. Saniyelerin dakikaları, dakikaların saatleri kovaladığı bir anda bende Aşk’ın perisini kovalıyordum gözlerinin içinde. Sessizliğin hakim olduğu; ama bakışların susmak bilmediği bir ortamda yüreğim aşk çığlıklarının büyüsü ile sağır olmuştu. Nasıl diye sorma, Aşk’tı bu başka nasıl anlatabilirdim ki? Senin bir anda oturduğun yerden doğrulman ile ellerimin ellerinden koparcasına ayrılacağını zannettim. Ne kadar da içselleştirmiştim bu durumu, beklide abartıyordum. Sen gramofonun yanına vardın ve bir plak aldın eline. Evet, bu oydu “İki Kelimelik Aşk” ı anlatan plak. Yann Tiersen’den “Sur Le Fil”. Ve çalmaya başladı. Plağın her dönüşünde ortaya çıkan o muhteşem ses, Sana olan sevgime de bir düğüm atıyordu. Perçinleştiriyordu Aşk’ımı, derinleştiriyordu her geçen an. Odanın diğer ucundan bana bakıyordun, o kadar istedim ki yanıma gelmeni; ama dayanamadım ben şimdi yanındaydım. Tekrar ellerim bir pranga gibi ellerine kenetlenmişti. Fon da ikimizin; ama yalnızca ikimizin “İki Kelimelik Aşk” ı çalıyordu. Uzun zaman gözlerimizi birbirimizden ayırmadık, sanki bir şeyler söylemek istiyor gibi dokundun yüreğime. Yüreğim şimdi senindi, yalnızca seni dinliyordu hiç ses çıkarmadan. İlk defa sessiz çığlıklar atmıyorduk birbirimize, yalnızca ama yalnızca sessizlik hakimdi tüm benliklerimize. Seni bekliyordum her şeyimle, baştan aşağı sendim şimdi. Gözlerin doldu, yüreğin kabardı, yanaklarından göz pınarların çağlayan oldu aktı ve sessizliği yine Senin “İki Kelimelik Aşk” ın bozdu.
Fatih Mehmet Mirza
18.02.2009
www.seniarayansesim.com