- 13302 Okunma
- 28 Yorum
- 2 Beğeni
61 - TEZVEREN SULTAN
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Onur BİLGE
Aradan zaman geçti. Tezveren Baba’nın kim olduğunu merak ediyor, kulaktan dolma olsa da hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Sadece onun hakkında bilgi edinmek gayesiyle, Evliyalar Tarihi isimli bir kitap aldım. Orada, ondan kısaca bahsediliyordu. Yetinmeyip, araştırma yaptım.
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde aynı adla anılan Tezveren Dede’ler, Tezveren Baba’lar vardı. Bazı kaynaklarda bir de Tezveren Sultan isimli bir hanım evliyadan söz edilmekteydi. Hasılı Tezveren’ler hakkında çeşitli söylentiler vardı. Din büyüklerinin veya tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamlarını ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikâyeleri dinleyerek büyümüştüm. Hemen hemen her evliya için benzer menkıbeler söylenmekteydi. Hepsinin kerametleri birbirine benziyordu ve olması mümkün değilmiş gibi görünüyorlardı ama zaten ben onları, kıssalardan hisse çıkarmak amacıyla dinliyordum. Bazı yerlerde Tezveren Baba veya Tezveren Dede’nin, evin uşağı
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 3
SEVDA - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
Merhaba Onur Bilge,
Yazınızı ve yorumları okudum.
elbette eleştiri olacak ve okuyanın yorumuyla yazı renklenecek..Ben yorum yapmıyorum. sadece size yazınız için " Bravo" diyorum.. okurken, heleki sonuna doğru.. göz yaşlarımı tutamadım.. Bi haber bir yüreğe öyle bir duygu yüklemişsniz ki, beni yıllar öncesi bana götürdü ve ağlattı.. saygılarımla..
Merhaba Dostlar,
Birkaç Bilgiyi paylaşmak istedim.
Sayın Abdullah Arslan,Doğru söylemiş.Yorumu doğrudur.Ayrıca,şehitlerinde bedeni çürür.Bir tek bedeni çürümeyenler,bedenini helal lokma ile besleyenlerdir.Bu ister peygamber, ister evliya,isterse şehit olsun,ne kadar haram lokma bulaşmışsa,o kadar toprak o bedeni çürütür.Haram lokma bulaşmayan bedeni toprak çürütemez.Ayrıca,Onur hanım kendinize haksızlık etmeyin.Ana karnında 4. ayında,insanın kötülerdenmi,iyilerdenmi olacağı belli olur.Siz iyilerden olacaksanız,ne olursanız olun,yine oraya İMANA gelirsiniz.sEVGİLERİMLE...
MEKANIN KUTSALLIĞINA VE KENDİ KUTSALLIĞINIZA, KENDİ RUHSALLIĞINIZA ATILAN İLK ADIM...
BİLİNÇLİ DE OLSA, BİLİNÇSİZ DE OLSA YAŞAMIN BİR TARAFI, O'NA, RUHSALLIĞIMIZA, KUTSALLIĞIMIZA GÖTÜRÜR BİZİ...
SİZİN YÜRÜDÜĞÜNÜZ YOLU VE YOL GÖSTEREN REHBERLERİNİZİ O'NURLANDIRIYORUM...
SEVGİLER...
Harika bir yazıydı sevgili Onur BİLGE.
Evet bende aynen bir Tezveren sultan seveniyimdir kendimi bildim bileli.Her şey dediğiniz gibi.
Bir şeyin hemen bulunması için Tezveren sultanın ruhuna üç kuluvallahi bir ihlâs.Hemen bulunur.
Velhasıl bütünüyle harika bir yazıydı.Yüreğinize sağlık.
Severek okudum.Teşekkür ve tebriklerimle...
Saygı sevgi ve selamlar...
Böyle bir tartışmayı ne zamandır bekliyordum.Doğrusu ya Ayhan beyle değil de bir başkasıyla... Bir bakıma Ayhan beyin de söylemek istediklerine katılmamak elde değil.Günümüzde din adına yenilen herzeler ister istemez insanı biraz şüpheci mi yapıyor ne.Öte yandan hikâyi başından beri takip edenler de sayın Onur Bilge'nin hakkını teslim etmek zorundadır.Selam ve sevgiyle.
Değerli Arkadaşım,
Vurguladığım, çağ kapatıp çağ açan olayın kahramanını yetiştiren kişilerin gücüne dikkâtinizi çekmek!.. Size karşı bir tavrım yok. Zamanın en kültürlü kişileri bunlar. Onu demek istiyorum. Öyle değil mi?
Benim derdim, dürüst kişileri örnek vermek! Tezveren Hatun kimdi? O, müderris, ulema falan değildi. İki katlı ahşap bir konakta hizmetçiydi. Fakat dürüsttü. Sizin gibi... Emeğini yiyordu. Allah'a sığınıyor, çalıp çırpmak bilmiyordu. Demek ki evliya oldu ki asırlar sonra bir garibe, hayret ender hayret olaylar yaşattı. Evliyalar gizlidir. Ne namazla olur, ne niyazla... Önce HELAL LOKMA!.. Sizin kazancınız gibi...
Ben, insanları hurafelere inandıracak kerametlerden bahsetmiyorum. Gerçeklerden söz ediyorum. Ruhsal bir boyutu da vardır insanın. Necis bir maddeden gelip, necis bir maddeye dönüşecek bedeninden çok daha önemli bir tarafıdır. Onu göstermeye çalışıyorum. Ruhaniyete de gereksinimimiz olduğuna değiniyorum. Herkesin bildiği bedenden ve herktesin yaptığı sıradan olaylardan bahsetmiyorum. Olağanüstü olaylardan söz ediyorum. İstanbul’un alınışı gibi...
Türbelere gidip, mumlar yakın, bezler bağlayın demiyorum. Kabir ziyaretleri yapmaktan söz ediyorum. Tezveren Sultan’ın ve Hacı Bayram Hazretlerinin kabirlerini ziyaret etmiş olmanın sakıncası nedir? Sevaptır.
Şehitler ölü müdür? Değildir. Kur’an’da böyle yazar. Reddedilmez. Ayettir. Tartışılmaz. Evliyalar ölü müdür? Allah bilir. Onların da bedenleri çürümez, şehitlerinki gibi... Bizim bilmediğimiz ama var olan gerçekler var. Parapsikoloji diye bir bilim dalı var. Madem bilime önem vereceğiz, bunu da göz ardı etmeyelim. Bu ruh bilimi, doğaüstü olayları araştırır, telepati, gaipten haber alma, duyu dışı algılama gibi olaylarını inceler. Benim yazdıklarım, parapsikolojiye ışık tutacak olaylardır. Ruhsal âlemin doğal gerçekleridir, hurafelerle hiç bir ilgisi yoktur.
Burada, sadece adı işitilen bir evliya hürmetine saf kalplilikle edilmiş bir duadan ve neticesinden bahsedilmektedir. Peygamberinden habersiz birinin duasıdır bu. Daha sonra dua şekli değişecektir. Hele biraz sabredin.
İman bile inkârdan doğar. İlmin ilmi, ilimden cehildir. Hangi âlim vaktiyle cahil değildi? Merdiven, basamak basamak... Bir genç kız yetişiyor. Dorusuyla, yanlışıyla, hatasıyla, günahıyla, sevabıyla bir insan olgunlaşıyor. Ben size, elimden geldiğince onun gelişimini aktarmaya çalışıyorum.
Daha ilk virajımız bu. Burada hemen umutsuzluğa kapılmayalım, korkuya ise, asla! Daha çok virajlar alacağız, birlikte. Her dönemeci döndüğümüzde, ufkumuz açılacak. Biz bu yolun yolcusuyuz. Bizim yolumuz uzun... Ömrümüz yeterse...
Birlikte yol alacağız. Arzu ederseniz. Cennet bile yalnız çekilmez.
Olmazsanız olmaz.
Allah sizinle, bizimle, hepimizle olsun!
Onur BİLGE
Ne diyorsunuz siz, Ayhan Bey?!..
Doğrusu bu cümle sarstı beni üstadım.Sanki bir düelloya davet gibi hissettim.Ben,fikirlerin çeşitliiğinden yanayım.Duyarsız bir insan olsaydım,ülkem için hiç bir şeye kafa yormaz,bana ne der gelip geçerdim.Ben şu anda bile beş vakit kılmasam bile sabah namazlarını kaçırmam.
Benim derdim.hurayefe sarılmış ve halkımızı kandıran beyinsiz takımlarıyla...
Ben,halkımın ve yurdumun böyle geri kalmasından utanıyor ve üzülüyorum.
Tekrar saygı ve sevgilerimi sunuyorum efendim...
Bahsettiğim rehber şahsiyet müderristi. Zamanının profesörü! Bilgisiz, kültürsüz, bomboş bir adamı örnek vermedim. Padişah yetiştiren bir zatı eğiten, padişahların ayağına gittiği bir şahıstan bahsettim. Ki o zamanlar ülkemiz böyle değildi. Biraz sabrederseniz, anlatacağım. İstanbul’un alınma temellerini atan bir şahsiyettir Hacı Bayram Veli Hazretleri. Ak Şemsettin’in hocasıdır. O da bir ulemadır. Ne diyorsunuz siz, Ayhan Bey?!.. O zamanki gibi ilerleme mi oldu? Çağ kapattık, çağ açtık!.. ALLAH diyenden kime ne kötülük gelmiş? Zamanımızdaki sahtekârla karıştırmayalım! ASLA!.. Elleri değil, ayakları öpülesi kişilerdir, anlatacaklarım!.. Kerametleri ortadadır. Fatih Sultan Mehmet... Bahsedeceğim kişiler, her konudaki bilgileriyle, çağlardan çağlara hükmeden kişilerin arkasında duran, işlerinin pirleridir. Himmetleri hazır olsun!
Rahatça eleştirebilirsiniz beni. Özellikle eleştiri istiyorum, iltifat değil.
Aranızdan birisi, yazılarımda duygu olmadığından bahsetmişti. Bu öykülerde öyleleri vardır ki başından sonuna kadar gözyaşlarıyla kaleme alınmıştır. Buna rağmen ona hak vererek, gereken yerde yüklendim, duyguya.
Bana kötülük yapmıyorsunuz. Aksine, teşekkürü hak ediyorsunuz. Eleştiri olmazsa, kalite olmaz.
Mutluluklar..
Onur BİLGE
Unutulmaması gereken bilgilerle donatılmalıydı, insanların en değerli organları. Beyin, çöp tenekesi değildi. Belki de bu yüzden artık o medar-ı iftiharımız olan âlimlerimiz kalmadı. Bilmem kaç karpuzu bir koltuğa sığdıracağım diye uğraş dur! Terzi olacaksa, sadece biçki dikiş dersleri okusun. Kuaför olacaksa, saç, kaş... Su tesisatçısını, müzik dersine girmeye zorlamasınlar. Muhasebeciye tarih anlatmasınlar. Merakı varsa arar, bulur, öğrenir. Aksi halde, huniyle beynine akıtsan, unutur. Müzisyeni, istemiyorsa beden eğitimi yapmaya zorlamasınlar.
Üstadım,yazınız yine harikaydı.Ama ben biraz farklı düşünmekteyim.Sanırım tevazü gösterirsiniz.İlimin ve fennin sonsuz olduğu çağımızda mistizme sığınmayı ben biraz yadırgıyorum...Onsuz olmuyor ama öbürü de olmadan olmuyor...
Hala nerelerde sayıklıyor bu yurdumun güzel insanları...Mehter takımı gibiyiz.Bir türlü hamle yapamadık.Ben buna çok üzülüyorum...
Bir yanlışım varsa affola...saygılar ve sevgiler efendim...
ayhansarıkaya tarafından 6/7/2009 7:52:08 AM zamanında düzenlenmiştir.
Harikaaaaaaaaaaaaaaaa!!!
İşte benim tanıdığım Onur Bilge budur...
Sakın ola dışardan , daha önce yazılmış hiç bir bilgi ve belgeyi, başka kaynaktan aktarma yapmadan, kendine ait anıları, duyuş ve düşünceleri, öz den, sade yalın kaleme almaya devam...
Çok derin bir konuya dalmışsın...
Dilerim Mevlâm yardımcın olur...
MÜSLÜMAN ÜLKELERİN ÇOĞUNDA BU TÜRBELER İCAD EDİLMİŞKEN, İSLAMİYETİN YAYILMA MERKEZİ SUUDİ ARABİSTAN'DA BEYTULLAHTAN BAŞKA NİYE BİR MEZAR BULUNMAZ? TÜRBE DİYE BİLİNEN ÇOĞU YERİN MEZAR BİLE OLMADIĞI NEDEN SEZİLMEZ? BU TÜR YERLERİN ZİYARETİNİN DİNEN YASAK OLDUĞU NEDEN GÖZARDI EDİLİR? RÜYA TAHAYYÜLLÜ ÖYKÜ MÜDÜR ANLATILANLAR? SAYGILARIMLA.
"_ “Ya Rabbi! Ben senin mini etekli bir kulunum. Namaz bile kılmayı bilmem, doğru dürüst. Sen beni adam yerine koydun da gelmeden buralara getirdin? Layık gördün, öyle mi? Onca mübarek kulun varken, benim gibi bihaber kuluna lütfettin!.."
Ben de peygamber efendimizi rüyamda gördüğümde, buna benzer duygulara kapılmıştım. Nice alimler ömürlerince dua edip, O mübarek efendimizi rüyalarında görmek için secdeler ediyor göremiyorlardı, ama benim gibi dinle ilgisi sadece Allah'ı sevmek ve müslümanım demek olan, açık saçık gezen günahkara nasip etmişti Allah bu müjdeyi. Ama ders aldın mı derseniz; hayır...Aldım ama uygulayamadım. Gerçeği bile bile yanlışta diretmek bu...Öykünün bu kısmında kendimi gördüm...Etkilendim. İçim sızladı.Mesajlarınızı kaneviçe gibi işliyorsunuz öyküye. Elbette bunları görmek için de gönül gözü gerek. Yazıdan kalbime geçen duyguları anlatsam öyküden uzun olur...Bence size söylenecek en değerli söz " 10 puan az...Allah onlarca bin kez sizden razı olsun ve kaleminize yol versin" dir....
selamlar..
Unutulmaması gereken bilgilerle donatılmalıydı, insanların en değerli organları. Beyin, çöp tenekesi değildi. Belki de bu yüzden artık o medar-ı iftiharımız olan âlimlerimiz kalmadı. Bilmem kaç karpuzu bir koltuğa sığdıracağım diye uğraş dur! Terzi olacaksa, sadece biçki dikiş dersleri okusun. Kuaför olacaksa, saç, kaş... Su tesisatçısını, müzik dersine girmeye zorlamasınlar. Muhasebeciye tarih anlatmasınlar. Merakı varsa arar, bulur, öğrenir. Aksi halde, huniyle beynine akıtsan, unutur. Müzisyeni, istemiyorsa beden eğitimi yapmaya zorlamasınlar. Bir gün, logaritma anlatırken aritmetik dersinde, öğretmene sordum:
Bu söylediklerinize katılıyorum. Çok aklısınız. Eğitim sistemimizin eksik bir noktası. Rüyanızda gördüğünüz türbeyi Ankara' ya gittiğime görmüştüm sanırım. Tam Hacettepenin üstünde ve kavşakta . Üçgen bir türbe olması lazım. Allah bazı insanlara rüya yoluyla gösteriyor. İnanıyorum çünkü benim Annemin rüyaları da çıkar ve ben görmüştüm der. Çok güzeldi. Kutluyorum sevgili yazarım.