- 1487 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
İçimdeki Yabancı...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Üşüyorum. Sancılı bir günü ağırlarken yüreğim. Bir şiire düştüm. Demdeyim…
Hep bana kısalan cümlelerden geçmekteyim . Hüznüne yattığım hazan sarısı, aklıma düşüyor bir sevdanın sılası. Savruk ve yılgın. Oysa ne davalardan geçtik, ne kavgaları besledik biz bu sinede. Bir yanımız toy bir genç kız, bir yanımız hep anne. Bilmediğimiz toprakların, tanımadığımız insanların kavgalarına durduk hep insanlık ateşinde. Şimdi içimde hiç dinmeyen bir öfkeyle. Kendime dair bir yığın yalanı aklamakla geçiyor zaman.
Geçtim insan olmaktan. Kendi adıma bile yapabildiğim hiçbir şey yok gibi duruyor bu ara .
Zaman aç bir çakal. Kulaklarımda hiç dinmeyen bir uğultu. Yüreğimde bir sevdanın nasırı.
Yemek, içmek, uyumak gibi temel ihtiyaçlarımı bile karşılamaktan aciz bir kadın.
Utanıyorum. Olduğum yerden, düşlerimden, ideallerimden utanıyorum. Hala dilimde dolanırken özgürlük şarkıları. Nerede yitirdim ben insanlık aşkımı. Tahliye kararı alınmış bir coğrafya gibiyim. Ne güneş doğar oldu , ne de iklimler yüzünü sürmekte bana. Zaman bir aralık akşamında saltanatını yaşamakta. Özlüyorum seni yalanım yok
Bir yanım uçurum kaldı dibini hiç göremediğim
Bende kalan yanımsa yorgun bir memleket tadında
Ne çıkılacak dağı
Ne coşacak denizi kaldı
Küflü bir ekim akşamında
İçime oturdu yeşilırmak boyları
Korkuyorum. Madara olmaktan en çok. En çok da kendime elbet. Ben sevdanın dölü derken kendime. Bu dölün bana ettiği ne. İçimde koca bir boşluk. Sırtımda ağır bir vebal öğretilenlerden kalma. Eriyor insanlığımın içinde sevdam damla damla. Sıksan aklıma binlerce kurşun. Yeniden olsa doğuşum. Biliyorum. Aynı hatalara düşerdim inan. Yine severdim yarım akıl, tam yürek. Yine kovulurdum sevdanın toprağından. Ahh beni yetiştiren adam. Her acımda neden isyanım sana. Bana biraz daha insan olmadan yaşamayı öğretemez miydin. Düzene ayak uydurma formüllerini veremez miydin. Bak şimdi üşüyor hem yüreğim, hem insanlığım. Bana kalanı da tükettim son çıkmazlarda.
Oysa daha dün. Solmuş bir nevresimin altında kokusunu soluduğum bir adam. Sana benzettiğim çoğu zaman. Şimdi gözünün ucuna bile düşürmeden beni, mayıs ılıklığında aralık ayazlarına kitledi. Dostum diye avuç içi yangınlarımda, sevdalım diye yürek zulamda sakladığım. İçimdeyken bile dört bucak aradığım. Nasıl da özlediğim memleketime benzerdin
Bir yanın deniz kokan
Bir yanın toprak…
Ne özgürlüğünden vazgeçerdin
Ne anaçlığın biterdi..
O denizin sularında
Islanamayan toprağında ölüyorum şimdi…
Acıyorum. Çok canım yanmakta bu ara. Biliyorum dinecek. Ama bu ara değil. Beni de azaltarak tüketecek kendini bu karanlık. Yeniden doğacak güneş. Lakin şu anda içinde olduğum durumun tarifini yapmak bile o kadar güç ki.
Acıdan öfkem bile saklanmış bir tarafa. Size de olur mu..? Uyuşur mu tüm bedeniniz..?
Acı ve kan kusar mı içinizde ortaya çıkaramadığınız öfke...? Sevgisizliğiniz dokunur mu bamtelinize...?
Yağmur yağmakta dışarıda. Vakit hazan vakti.Ve bu yağmurda bile bir sokak köpeğine imrendiniz mi...? Soluğunuz damağınıza yapışıp boğdu mu sizi...? Oturan kan çanakları yakarak acıttı mı gözlerinizi...? Her an içinizden bir şeyler söküldü mü cımbızla...?
Ne olduğunu bile bilmeden gidenlerin ..
Şu anda tek bildiğiniz farkına vardığınızda bu gidenlere de deli gibi yanacağınız. Acı tüm morfinini damarlarınıza enjekte ederken beyniniz karıncalandı mı...? Uzuvlarınız fazla geldi mi size de...? Yada her biri yerlerini beğenmeyip yer mi değiştirdi...?
Her şeyiniz size yabancı. Hiç bir şey koyduğunuz yerde değil. Bir tanıdığınız siz vardınız, o da siz değilsiniz artık. O da yedi kat yabancı….
İşte…! Bu gün durum bu...!!! Ama ben biliyorum ki o yabancı ile de tanışacağız…!
YORUMLAR
Bir yanım uçurum kaldı dibini hiç göremediğim
Ve görmeyeceksin de hiç, acısanda hep bir yerlerinden umarsızca basacaksın ve kanırtacaksın, bununla bile mutlu olacaksın, çünki artık acıya dayanımın sende mutluluk nidaları olacak, bununla bile avunacaksın hem de çıkarsızca..
Bende kalan yanımsa yorgun bir memleket tadında
Ne çıkılacak dağı
Ne coşacak denizi kaldı
Küflü bir ekim akşamında
İçime oturdu yeşilırmak boyları
Yorulmuşluğun sınırları oldukça iyi çizilmiş, hani vardır ya içinde bir çocuk hep sıçramak istersin, zıplamak istersin hem de tüm kıranlarınla ama içinde ki yaşlı duruşun önüne gelir hemen, kol yorulmuş, yürek burulmuştur bir kere, gık çıkmaz bedenden halbu ki uçmak ister...
Eriyor insanlığımın içinde sevdam damla damla. Sıksan aklıma binlerce kurşun. Yeniden olsa doğuşum. Biliyorum. Aynı hatalara düşerdim inan. Yine severdim yarım akıl, tam yürek. Yine kovulurdum sevdanın toprağından. Ahh beni yetiştiren adam. Her acımda neden isyanım sana. Bana biraz daha insan olmadan yaşamayı öğretemez miydin.
İçimizde ki sevgi ve ilgi açlığı kendimizi bulamadan çürüyecek belki, kimbilir ki gönül denen illet nerde nasıl dolaşır anlamsız yüzlerin aslında manasız duruşlarına eksik yazıyor nedense bizleri..Yarım akıl, tam yürek.Tamdan da fazlaca belki, benlikle sevmek, sınırsızca, tartmamak hatta düşünmeden sevmek o kadar çok çeşidi ve boyutu var ki, sonsuzca olduğunu anlatmak için, neden hep değerlere dokunamıyoruz neden hep sevemeyecek olanlar için ölüyoruz, Rabbim bitmeyecek mi bu sınav, madem düştüğüm rahmi seçemedim, öldüğüm kadın nerdesin? bitmeyecek mi bu zulum, hasretinden vatan oldum doluyorum bak....
Ama ben biliyorum ki o yabancı ile de tanışacağız…!
Yabancı idi içimde ki bana, dokunmamıştı hiç bam telime, işte dokunduğu zaman iklimim dönecekti bana, belki o yabancı o kadar bende ki ben ki, telavuz edemeğim dil gibi durmayacak, kimbilir...
Fark etmiyor, şiir, yazı, yazgı hepsinde yürek ve kalem oldukça iyi anlaşıyor, dili oldukça iyi ve keyif verici, tebrik ediyorum...
Yazar acımayacağım... :)
Acıyorum. Çok canım yanmakta bu ara. Biliyorum dinecek. Ama bu ara değil. Beni de azaltarak tüketecek kendini bu karanlık. Yeniden doğacak güneş. Lakin şu anda içinde olduğum durumun tarifini yapmak bile o kadar güç ki.
Acıdan öfkem bile saklanmış bir tarafa. Size de olur mu..? Uyuşur mu tüm bedeniniz..?
Acı ve kan kusar mı içinizde ortaya çıkaramadığınız öfke...? Sevgisizliğiniz dokunur mu bamtelinize...?
Yağmur yağmakta dışarıda. Vakit hazan vakti.Ve bu yağmurda bile bir sokak köpeğine imrendiniz mi...? Soluğunuz damağınıza yapışıp boğdu mu sizi...? Oturan kan çanakları yakarak acıttı mı gözlerinizi...? Her an içinizden bir şeyler söküldü mü cımbızla...?
Ne olduğunu bile bilmeden gidenlerin ..
Şu anda tek bildiğiniz farkına vardığınızda bu gidenlere de deli gibi yanacağınız. Acı tüm morfinini damarlarınıza enjekte ederken beyniniz karıncalandı mı...? Uzuvlarınız fazla geldi mi size de...? Yada her biri yerlerini beğenmeyip yer mi değiştirdi...?
Her şeyiniz size yabancı. Hiç bir şey koyduğunuz yerde değil. Bir tanıdığınız siz vardınız, o da siz değilsiniz artık. O da yedi kat yabancı….
İşte…! Bu gün durum bu...!!!
Ama ben biliyorum ki o yabancı ile de tanışacağız…!
YUKARIDAKİ BÖLÜMÜ YAZIDAN ÇIKARDIM. NE HAKLA?
HOŞGÖRÜNÜZE SIĞINARAK.
TAM PUAN. TEBRİK EDERİM.
ne ask tan ne sevdadan nede bu ugurda yasadıklarımızdan utanılacak bir sey olmadıgını dusunuyorum..
askı yasamak onu hissetmek utanılcak bir olgu degildir;derler ya yasayan bilir diye..
asktan utanmayalım dostlar utanmayalım sadece askı kotu kullnanlardan kurtaralım goreceksiniz bak ASK TA ozgur olacvaktır zira o hep ozgur de biz onu ozgur bırakmıyoruz,ihanet ediyoruz ona adeta ..
yureginize emeginize saglık...
Utanıyorum. Olduğum yerden, düşlerimden, ideallerimden utanıyorum. Hala dilimde dolanırken özgürlük şarkıları. Nerede yitirdim ben insanlık aşkımı. Tahliye kararı alınmış bir coğrafya gibiyim. Ne güneş doğar oldu , ne de iklimler yüzünü sürmekte bana. Zaman bir aralık akşamında saltanatını yaşamakta.
Özlüyorum seni yalanım yok
Bir yanım uçurum kaldı dibini hiç göremediğim
Bende kalan yanımsa yorgun bir memleket tadında
Ne çıkılacak dağı
Ne coşacak denizi kaldı
Küflü bir ekim akşamında
İçime oturdu yeşilırmak boyları
Acıyorum. Çok canım yanmakta bu ara. Biliyorum dinecek. Ama bu ara değil. Beni de azaltarak tüketecek kendini bu karanlık. Yeniden doğacak güneş. Lakin şu anda içinde olduğum durumun tarifini yapmak bile o kadar güç ki.
Acıdan öfkem bile saklanmış bir tarafa. Size de olur mu..? Uyuşur mu tüm bedeniniz..?
Acı ve kan kusar mı içinizde ortaya çıkaramadığınız öfke...? Sevgisizliğiniz dokunur mu bamtelinize...?
............
sayın KAYA,
hem şiir hem de deneme tadındaydı.çok başarılı buldum..kutlarım başarınızı..haklı bir seçimdi..
yazıda; hepimizin zaman zaman düştüğü ikilemler, ruhsal yorgunluklar, pişmanlıklar,ertelenen düşler ve yarına dair kaygılar çok iyi analiz edilmiş..
imge kaygısı olmadan en yalın ve akıcı şekliyle anlatılmış..
çok severek okuduğum bir tarzdı..
yalın,çırılçıplak ve dimağı zenginleştiren..
teşekkürler dost
'' Utanıyorum. Olduğum yerden, düşlerimden, ideallerimden utanıyorum. Hala dilimde dolanırken özgürlük şarkıları. Nerede yitirdim ben insanlık aşkımı. Tahliye kararı alınmış bir coğrafya gibiyim. Ne güneş doğar oldu , ne de iklimler yüzünü sürmekte bana. Zaman bir aralık akşamında saltanatını yaşamakta. ''
Çok güzel...