Tek açıdan ÖZGÜRLÜK
Defalarca kez uzaktan sevgiler yaşayan biri olarak uzun uzun aşka hasret mektupları yazmak konusunda epeyce deneyimliyim. Ssahip olduğum bütün defterlerde sahibine yollanmamış mektuplarla dolu. 20 yaşına geldim. Dönüp arkama baktığımda gördüm ki yazdığım her satır, satırarası hep aşka ait. Aşk güzel duygu, gizemli duygu, her dilde başka bir serüven...Fakat hayat daha başka anlamlarıda barındırıyor içinde....Geçen haftasonu girdiğim sınavda yaşadığım bir olay aslında gündemde her daim bulunan bir problemi hiç bu kadar yakanıma taşıyıp bana empati kurma olasılığı vermemişti. Sınav görezetmeni başörtülü kızı görünce tepkili bir ses tonuyla" o başındakini çıkarmak zorundasın" dedi. Kız özgürlüğünü kapının dibinde bırakıp sınav kağıdının başına oturdu. O an kendimi kötü hissettim. Aynı şeyin bana tam tersi şekilde yapıldığını hayal ettim. Başımın zorla kapatılmasını, sınava girebilmem için başımı kapatmak zorunda olduğumu.. Nasılda kendimi aciz hissettim o an.. Özgürlük neydi.. Düşündüm durdum.. Hangi özgürlük içinde başkalarının özgürlüğünü kısıtlamayı barındırıyor.. Bu ülkede birileri bunu kendine meslek edinmiş durumda... Birileri kendi değer yargılarını topluma empoze etme çabasında.. Ne yazık çoğuda okumuş adam olmuş diyeceğimiz adamlar.. Hepsi söz konusu kendi özgürlükleri olduğundan kaplan kesinlen insanlar...
Hayatım boyunca her zaman farklı insalar gördüm..İnançlarımız farklıydı..Siyasi görüşlerimiz...Renklere bile aynı bakmazdık belki en yakın arkadasımla... Ben en çok kırmızı severken o tam bir mavi aşığıydı.. Bizi yaratan bile kendi halimize bırakmış bizi ama insanlar bırakmıyor..Baskın çıkmaya çalışarak toplumun yol göstericisi olmaya çalışıyorlar. Çağdaşlaştırmaya çalışıyorlarmış..Çağdaşlık...Çağdaşlık belli bir kesimin düşünce tarzını benimsemek mi.. Hiç sanmam..
Her insan eşittir..Okuyanı..Okumayanı..Dağdaki çobanda insandır..Şirketler sahibi iş adamıda...Ve insan olarak aynı haklara sahiptirler.
Geçen haberlerde izledim...Başörtüsünün okulda olmasını istemiyordu genç kız...Muhabirin sorusu "peki sizin başınız zorla kapatılsa ne hissedersiniz?...Kişilk haklarıma yapılmış bir saldırı olarak görürüm...." Bunun farkında olan bir insan nasıl olurda başkalarının kişilik haklarına saldırı yapılmasına müsade eder...Anlamıyorum....Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığıyla mı yaşamalı...Bunun adı bencillik değilde ne...
Özgürlük tek bir insana ait olamaz...Ya da özgürlüğün sınırlarını insanlar koyamaz.. Özgürlüğün sınırlanı anca kişinin kendisi koyabilir...Hür iradesine kalmış bir mevzu.. Her konu tartışmaya açıktır... Her konunun farklı bakış açıları vardır.. Fakat söz konusu
ÖZGÜRLÜKSE böyle bir durum mümkün olamaz.. Tek Açıdan ÖZGÜRLÜK HERKESİNDİR...
YORUMLAR
Ben insanların kendileriyle ilgilenirim. Çantalarıyla, ayakkabılarıyla, başörtüleriyle, bikinileriyle, yokinileriyle değil...
Antalya'da üstsüzler de var, çarşaflılar da... Kalbine girip de ne nedenle açıldıklarını ya da kapandıklarını bilemem de yargılayamam, kınayamam da...
Çıplaklar kampında çırılçıplaklar var. Bana ne kardeşim? İlahlık bana mı verilmiş? Allah görmüyor mu? Her öğün doyuruyor, eş veriyor, evlat veriyor ve SABREDİYOR. Onun önüne mi geçeceğim? HAŞA!..
Belli bir vakte kadar açan açar, örten örter. Sadece iyiyi, güzeli, doğruyu yazmaya, söylemeye çalışır, tebliğ görevimizi yapar, bırakırız. Dinde ZORLAMA yok!
Açığa örtün, örtülüye açın deme hakkımız yok. Bunun kuralı, kanunu olmaz.
Adam ALLAH'ın KANUNU'nu çiğniyor, senin kurallarını mı dinleyecek?
Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış. Bana ne kimin nesinden? Açan açar, örten örter. Kulun kuldan hesap sorduğu ortadayken, Yaratan da HESAP SORACAK!
SABUR sıfatı, Kur'an'da, en son geçen esmadır. Doksan sekiz sıfattan en sona SABIR sıfatının kalma nedenini düşünün!
"İnsanlar hüsrandadır. Birbirine hayrı ve sabrı tavsiye edenler müstesna..." ASIR SURESİnden.
Allah hepimizi sabredenler eylesin... Â M İ N !..
Kutluyorum.
Öncelikle tepki vermem söz konusu bile olamaz. Her zaman düşüncelere saygılıyımdır. Benim zaten bahsettiğim konu da bu...
Söylediğiniz sınırlar elbette vardır olacaktırda..Mesela benimde evimin kuralları var ve burada yasıyorsam bu kurallara uymak zorundayım.Bizim evde kuralları babam koyar.Peki toplumun kurallarını kim ve neye göre koyacak? Babam akşam dışarı çıkmama izin vermiyor çünkü akşam vakti başıma olmayacak şeylerin gelmesinden korkuyor. Bu da bana mantıklı geliyor. Toplum yöneticileri dediğiniz kişileri az öncede dediğim gibi kimler ve kuralları neye göre konuyor..Bazen ben annemle babamla fikir ayrılığı yaşıyor ve onların hayatıma müdahale etmesine dayanamazken başka birinin bunu yapmasını nasıl hazmedebilirim...
Aile konusunda ewt çocuğum olsa ona belli başlı kurallar koyarım ama söylediğiniz bir çocuk ve zaten o kurallara ihtiyacı var..Fakat bu konu beni bahsettiğim konu ile kıyaslanamayacak kadar küçük..Devede kulak gibi...
Örtünme konusuna gelince evet kişi neye inanıyorsa ona göre davranmalıdır. Emin ol tek sorun bu..
Bakın medeniyetin temeli bir hayat tarzının diğer hayat tarzını bastırmasını önlemektir..Zaten bu bir suçtur. Eğer ben gidip birinin başını silah zoruyla kapatıyorsam ceza yaptırımları vardır. Diğer bir hususta kamuotoritesinin toplumları çağdaşlaştırmak gibi bir görevi yoktur. Zaten hiç bir toplumu devler çağdaşlaştırmamıştır.
Aslına bakarsanız daha yazacak ve söyleyecek çok şey var ama neyse...Uzun lafın kısası bende herkes gibi toplumun bir parçasıyım. Ve kimse kimsenin hayatı için hesap yapamaz heleki işin içinde inançlar varsa..Çünkü bu konuda hepimiz aynı şeylere inanmıyoruz..Okuldaki gibi hepimize önlük giydiremezler..
Özgürlük saygı duymaktır...Teşekkürler...
Değerli yazar ; çok hassas bir konuya değinmişsiniz. Öyle ki, yorum yapmak bile riskli bu konuda..Fakat ben biraz, deli cesaretli olduğumdan, düşüncelerimi açıklamaktan çekinmeyeceğim. Tepkilere alışığım da üstelik..
Size önce itiraf etmeliyim ki ; inancı gereği başını örten bayanlara karşı, özel bir sıcaklık - yakınlık - kan bağı hissederim ben.. Ve doğrusu onlar da bende bir yakınlık , güven bulurlar. Nedeninin adını siz koyun dilerseniz...
Onlar adına gerçekten çok inciticidir, başlarının açılmak zorunda bırakılması. Ve aynen başkalarının başlarının zorla kapatılması gibidir üstelik..
Fakat, özgürlüklerin, dediğiniz ve çok arzu ettiğiniz gibi, sınırsız olması mümkün değildir..Büyük toplumlarda değil, çekirdek ailelerde bile bir takım kurallar olmak zorundadır. Bu kuralları da tabii ki aile reisi ve toplum yöneticileri koyar.
Düşünsenize ; siz bir anne olsanız - belki de annesiniz - çocuğunuza belli bir beslenme, uyuma ve oyun kuralları koymayacak mısınız ? Dilediği zaman yemek yesin, dilediği zaman uyusun, dilediği zaman oynasın diyebilir misiniz ?
Gelelim örtünmeye : Benim inancım emretmiyor, diyen birine başını kapattırmayalım. Benim inancım emrediyor, diyen, başını kapatsın..Problem çözülmüş müdür sizce ?
Bir üçüncü kişi çıkıp ; benim inancım , mahrem yerlerimi örtmemi yasaklıyor, dediğinde ne yapacağız ?
Hadi buyurun ; özgürlükse, özgürlükler sınırsızsa, onun da aynı özgürlükten, yani dilediği gibi giyinme özgürlüğünden, yararlandırılması gerekir. Yoksa, yine en başa döner, özgürlüğü sadece kendimiz için istemiş oluruz..
Sonuç olarak ; kuralsız toplum olmaz..Özgürlükler sınırsız olamaz. Her toplumun kendine has kuralları olmak zorunda.
Mümkün olduğunca, dengeyi sağlamak da yöneticilerin marifet ve adaletlerine kalır..
Saygılar..
Fikret TEZAL tarafından 6/4/2009 3:27:18 PM zamanında düzenlenmiştir.