- 5390 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
NAZIM HİKMET
NAZIM DER Kİ;
1902’de doğdum. Doğduğum şehre dönmedim bir daha. Geriye dönmeyi sevmem. Üç yaşında Halep’te paşa torunluğu ettim. On dokuzumda Moskova’da üniversite öğrenciliği, kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim.
kimi insanlar otların, kimi insan balıkların çeşidini bilir,
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin,
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık grevi de içinde
ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de,
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag’dan Havana’ya
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951’de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52’de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21’den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falına baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye’mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam de şart değil
başbakan, bakan olacağım da yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin’de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir…
(11.9.’61 - Doğu Berlin)
Nazım, otobiyografisinde kendine dair bazı şeyleri anlatırken çok şeyi anlatmamış. Engin hoşgörüsünü ve kocaman yüreğini şiirlerine sığdırmış, tek satırla çok şey anlatmış kendince. Hepimiz onun şiirleri ile büyüdük, onunla yaşadık ve onun hayatıyla büyüdük. O haklı davasının sadece masum yoldaşlarından biriydi. Hem dava adamıydı hem aşk adamıydı. Aşk üzerine yazdıkları ise, okuyanları bir kez daha okumaya davet eden büyüsü ile satırlara dökülmüş adeta.
AŞK İÇİN
Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin… İki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım." derken o, "Şunu yapmadın." diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki, o ne yaptı?" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu. Bir insan eksik yaşıyorsa ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası...
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun asıl olan yürektir. Yürek sesini bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
Hayatı ıskalamaya lüksün yok senin...
***
Nazım, seni sevmemek mümkün mü? Ülkemizde her ne kadar kıymetin bilinmese de sen bir yerin, bir yönün insanı değilsin, sen koca bir insanlık ailesinin güzel evladısın! Seni seviyoruz, huzurla uyu!
Başucunda, toprağın üstünde yazdığın şiirlerini okuyanlar anlatıyor seni bize, şimdi sıra toprağın altında yazdıklarında. Bir gün sessizce ziyaretine geleceğiz seni sevenler olarak. Yanına uzanıp başucundaki şiir defterine yazdıklarını da okuyacağız yine hep birlikte el ele… Seni tüm dünya tanıdı, herkes senin için onur verici, gurur verici şeyler yazdı, bir tek bizde yaşayanlar bilemedi kıymetini.
Ve senin hasretlerin de bizim sana duyduğumuz hasret gibi, hani diyorsun ya
“Denize dönmek istiyorum.” diye bizce de denize dönmelisin Nazım. Bindiğin sonsuzluk gemisi ile limanımıza uğramayı ihmal etme. Sevenlerin seni bekliyor olacak hasretle. Ellerimiz havada, geç kalmış alkışlarımız seninle…
Seni tanımak için senin gibi düşünmek; senin gibi düşünmek için, her şeye herkese değer vermek gerek. Her şeyi önyargısız ve hoşgörüyle algılamak lazım. Sana düşüncelerinden dolayı gösterilmeyen hoşgörüden bahsediyorum.
Ölümsüzlüğünün bu yıldönümünde seni saygı ve sevgiyle anıyoruz BÜYÜK ŞAİR NAZIM.
Daima ve ebedi kalbimizdesin.
HÜLYA TÜRK
YORUMLAR
Sevgili dostlar,
Bu ülke için gerçekten üzülenlerin , gerçekten içi yananların kıymeti hiç bilinmedi. Nazım Hikmet ve daha niceleri....
Kimi anlatsam ki !
Yazdıklarımızla önyargılı beyinlar aydınlanmalı.
İçimizdeki yokuşlardan çıkmayı becerebilirsek, eminim ki kurduğumuz cümlelerden sızan ışıklar bir gün herkesi aydınlatacaktır.
Teşekkürlerimle
Bize nefis bir Nazım ziyafeti sundunuz, ruhumuza ışık tuttunuz..Teşekkürler değerli yazar...
Ey halkım ; ne çarpık bir ruha sahipsin sen öyle !
Sağlıklarında soyarken seni, satarken ülkeni birileri, alkış tutarsın da onlara ; ancak öldüklerinde bilirsin değerlerini, gerçek kahramanlarının!
NAZIM HİKMET'İN BİR HAİN OLDUĞUNA ASLA İNANMADIM. ÇÜNKÜ HAİN BİRİ OLSA ÜLKESİNİ ÖZLER MİYDİ BU KADAR? BENCE BİRİLERİ BİZİ ONDAN SOĞUTMAYA ÇALIŞIYOR... NECİP FAZIL DA NAZIM HİKMETTE BU EDEBİYATTA ZIT KUTUP OLSALAR BİLE KARDEŞTİR. ÇÜNKÜ BU MEMLEKETİN ŞAİRİDİRLER... ÇALIŞMANIZ GERÇEKTEN HOŞ OLMUŞ...