Akşam üstü Hazırlık
Akşamın menüsü kafamda az çok belli...Özenle hazırlanmış yemekler...Heyecanla beklenen bir eş..Ve bir damla aşk. Daha ne olabilirdi ki...Hayatımız Allaha şükür denecek kadar minnetle doluydu. Ellerimiz ilk birbirine değdiğinde tek dileğimiz bugün hala koruyordu bizi tüm ayrılıklardan...Ben özenle yemeklerimizi hazırlarken en sevdiğin şarkıyı dinliyordum bir yandan. Patlıcan olmalıydı menüde. Sevdiğin herşey masada olmalıydı. Bu akşam her akşam gibi hem sıradan hemde özeldi.. Her akşam belki aynıydı..Fakat hiç bir aynılık bunun kadar her seferinde sanki ilkmiş heyecanı taşımıyordu..Tüh yine seni düşünmeye daldım neredeyse pilavın altı tutuyordu..Gerçi ben ne yapsam sen beğenmesen bile yediğin en lezzetli yemek olduğunu söylüyorsun..Koridordan geçip mutfağa giderken gözüm takılıyor resimlerimize..Hani şu siyah beyaz olana. Hani gözlerinin bana baktığı... Gözbebeklerinde görebilmek kendimi nasıl mutlu ediyor kalbimi..Aslına bakarsan bu kadar herşeyden kendime mutluluk payı çıkarmayı nasıl başardığımı soruyor seni tanımayanlar.. Seni tanımadan önce bende hayatın, gerçekliğin peşindeydim. Tanıdıkça seni hayat hayallerden ibaret oldu.. Hayat umutlar, hayat rüyalar..Hayat rüyalara inanmak oldu..İşte sofra hazır. Tabakların sayısı az olunca hazrılamak hiçte zor değil. Şöyle 2-3 tane daha tabak koyacak kadar büyüsek ne güzel olurdu. Koridorun en orta duvarını boş bırakmamın nedenini sorup durduğunda susuyorum ya sessizliğimde çok şey var aslında. Karagözlüm..İşte son bir saat..Sonra kapı çalacak ve ben koşarak bütün sevgimle kucaklayacağım seni..Sanki yıllardır görmüyormuşum gibi...Yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi..Hasretle..Özlemle..Ağlarsam bana sakın kızma olur mu? Zor akşam ettim zaten..Nolur cantanem kızma bana..Akan gözyaşlarıma...Sil sadece ellerinle...Merak etme nasıl olsa birazdan gözyaşlarımın yerini tebessümlerim alır...Sensiz dakikalarımı bir bir geride bırakırken..Ağır ağır geçiyor şuan zaman. Bir gelsen girsen şu kapıdan geçecek bu telaşlarım..Benden uzak her anım bir telaş içindeki sorma gitsin. Merak denen kıskançlık denen ne varsa sende tattım. Hatırlıyor musun bir gün sahilde otururken falcı kadın zorla falımıza bakmak istemişti de ben geleceğimi merak etmediğimi söylemiştim. Bana delikanlıyla geleceğini merak etmiyor musun diyince o zaman anlamıştım aslıda merak ettiğim geleceğimden çok sensin olduğundu...Falcı kadın ne de güzel anlatıyordu hatırlıyor musun...Masal gibiydi..Bizde iki küçük çocuk gibi rüyalara dalıyorduk. Sen ve ben yeterdi hayatı güzel kılmaya.. Vazgeçilebilecek çok şey vardı..Ama vazgeçilemeyecek çok az şey.. Sen bunların başında geliyordun..Kapı mı çaldı ne...Dur bir gidip bakayım...Gerçi bu kaçınca kapının çalmayışı. Gelirsin herhalde az kaldı. Trafik vardır malum istanbul trafiği..Sen belkide şuan arabaların üstünden uçarak gelmek istiyorsundur. Merak etme sevdam yanıma gelince sımsıkı sarılıcam sana işte o an unutturacak bana da sana da herşeyi.. Ve yarın yine aynı bekleyişi yaşamaya yetecek sabrı.."Zırrrrr" Bu çalanda ne..Sanırım telefon. Rüyamın en güzel yerinde mi yine.. Tamda gelişine dakikalar kalmıştı. Gittiğin günden beri aynı rüyanın mahkumuyum......