- 727 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
58 - YILKI
Onur BİLGE
Virane’ye arada sırada gelen bir amcamız vardı. Nihat Bey... Sokağın sonunda, Altıparmak Caddesi’ne çıkmadan soldaki, beyaz badanalı, mavi kapılı küçük evde oturuyordu. Yumuşak huylu, sakin, sessiz, mazlum, güler yüzlü, esmer, uzun boylu, zayıf, haddinden fazla yıpranmış, vaktinden önce çökmüş bir adamcağızdı. . Ürkek, korkak, çekingen, kuşkulu bir hali vardı. Her gelişinde yüzünde, kollarında bereler oluyordu Bazen de bir ayağını çekiyor, topallayarak yürüyordu. Define ona ne zaman bu konu hakkında soru sorsa:
“Sorma, dört basamak merdivenden kaymayayım mı?” “Ah! Başımı bir kaldırdım, ağacın dalına alnımı çarpıverdim.” “Pencereyi açmak için çektim çektim, açılmadı; hızla bir çektim, dudaklarım parçalandı! Bak alt dişim de sallanıyor, çıkacak.” “Banyoda ayağım kaydı,
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 3
SEVDA - LİMAN YAYINLARI
KİTAP TEMİN ADRESİ: M. Şerikan KARA : 0 536 275 90 15
YORUMLAR
“Evet, ya! Bir gıybet, otuz altı zina günahı!..” Bu bilginin kaynağını çok merak ediyorum. Zina günahını hangi ölçülere göre kimler belirledi ve bu sayısal sonuca ulaştı? Faizle ilişkilendirilmesi hangi verilere dayandırıldı? Yılkı, terk edilen at değildir. Otlaması için başıboş kırlara bırakılan at sürüsüdür.
Ağzımızdan çıkan bir harf dahi bir gün kaşımıza çıkacaksa
ne kadar bilirsen bil bildiğimiz yok bilmemiz gereken çoksa
o halde ne duruyoruz her kelimeden daha çok şiir çıkarsana
vede sürekli çıkıyorsa biliyorum nerde kaldı buda yazanlara
çok da soru sormayın bu cins ve antika olan Şehri Ramana'a
Saygı ve sevgilerimle