- 617 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANILARIN OYUNU (Öykünün son bölümü) YILLAR SONRAKİ BULUŞMA...
YILLAR SONRAKİ BULUŞMA...
Özel bir sektörde çalışan Sıtkı`nın telefonu , uzun uzun çaldı. Telefonu açan Sıtkı, çok yıllardan beri görüşemediği Ali`nin sesini duydu.. Öğretmen Ali, bu kentteki akrabalarını ziyarete geldiğini, İstanbul`dan gelir gelmezde hemen, Sıtkı`yı aradığını söyledi. Az sonra, eski dostu Sıtkı`yı da ziyaret edeceğini bildirdi.
Sıtkı`nın birkaç yıl önce emekli olduğu, resmi daireden bir arkadaşı, telefonda bu müjdeyi, önce, Sıtkı`dan saklamış, telefon tuşlarına basıp kendi konuşmadan ahizeyi, Ali`ye uzatarak, Sıtkı`ya sürpriz yapmıştı.. Telefon kapanınca, Sıtkı`nın sevinci ve heyecanı, son haddini bulmuştu. Özel işyerinde etrafi bir dolaşarak sağı solu, temizleyip düzene soktu.. Dostu Ali`yi beklemeye koyuldu.
Aradan yarım saat geçmeden, kalabalık bir gurup halinde, Sıtkı`nın çalıştığı işyerine geldiler. Eskiden çalıştığı ve emekli olduğu işyerinden bir arkadaşı, eşi, çocuğu ile birlikte yanına getirmişti onları.. Uzun yıllar ardından, iki dostun karşılaşması, çok duygusal bir tablo oluşturmuştu, gözleri önünde.. Ali, ilk eşinden ayrılmış, Adapazarı kentinden, bir memur bayanla, ikinci evliliğini yapmıştı.. Onu ve çocuklarından birini yanında getirip Sıtkı ile tanıştırdı.. İlk tanışma anından sonra iki dost,birbirine sarıldılar tekrar... Bu görülmeye değer, görenlerin gözyaşlarını tutamadığı, çok duygusal bir andı. İki arkadaş, yılların özlemini, dakikalarca,kopmadan sarılarak giderdiler..
Ali, dudaklarından eksilmeyen, o tanıdık, yılların eskitemediği, o tatlı gülümsemesi ile, aile fertlerini tanıttı. Titrek sesiyle :
----- Sevgili dostum, sana mektuplarımda söz ettiğim, zaman zaman bir araya gelince,anlatmaya çalıştığım, Kılıbık ürünlerinden biri olan, Savaş,ı tanıtayım.. Gazetecilik Yüksekokulunu bitirdi.İstanbul`da, bir aktüel Dergide, sanat yönetmenliği yapıyor..Bir Kültür ve Sanat Dergisi çıkarıyorlar. O da, yazarlar ailesinin genç kuşağını temsil ediyor..
Ali, sonra yanıbaşındaki, orta yaşın biraz üstünde olmasına rağmen, güler yüzlü, neşeli, hayat dolu bir eş olduğu anlaşılan, bayana döndü :
----- Bu da; üç otuzunda olmasada, iki otuzuna yakın yakalayabildiğim, ikinci eşim.. Birinci eşimle olan yaşamımı , hiç yaşamamış kabul ettim.Bu bayanla, yaşamı tanıdım. Mutluluğu, kendi ölçülerimle, onunla birlikte yakaladım.Şu kadarını söyleyeyim, dostum.Sizler, hep benimle var oldunuz.. Benimle yaşadınız... Ayrı da olsak, hep birlikteydik. En kötü günlerimde, gurbetteki özlemlerimde, en yalnız anlarımda bana güç verdiniz.Moral oldunuz.. Sanma ki,unutuldunuz...
Ali`nin eşi, o hayat dolu sesiyle, söze karıştı :
----- Ali sizlerden, çok söz eder. Yıllar yılı sizleri, aileden biri gibi tanıdık artık..Sizleri çok seviyor, kelimesi yeterli olur mu, bilmem..? Her sohbetinde sizler varsınız. Ne zaman, bu kentten söz açılsa, mutlaka orada, sizler anılırsınız.. Az önceki karşılaşma anında, gördüğüm sıcaklık, içtenlik, birbirinizi kucaklayışınız, bunu açıkca anlatıyor. Sizi kutlarım.. Böylesine içten dostluklar, artık pek görülmüyor...dedi.
Sıtkı, aynı heyecanla konuştu :
----- Anlıyorum efendim. Gördüğünüz içtenlik, uzun yıllar öncesine dayanan, candan arkadaşlığın kaynağından, yüreklerden, ortak yaşam tarzından geliyor.Otuzbeş yıla varan bir dostluk, hafife alınacak, bir dostluk olmasa gerek.. Çok ortak yanımız, anılarımaz var..diye, cevap verdi.
Bu konuşmalardan sonra Ali, yanında getirdiği küçük fotoğraf makinası ile, bu buluşma sahnelerini, birkaç poz film çekerek, ölümsüzleştirdi.Bir saati aşan ziyaretten sonra, vedalaşıp ayrıldılar... Ali, bu pozlardan tap yaptırıp çoğaltıp Sıtkı`ya göndereceğini söyledi..Aradan bir ay geçmeden, fotoğraflar Sıtkı`nın adresine gönderilmişti...
Sıtkı, kitaplar arasından, o fotoğrafları bulmuştu, bu gecenin başlangıcında.. Sıtkı`nın kitapları karıştırırken, eline geçirdiği, işte, bu fotoğraflardı. Elinde tuttuğu bu fotoğraflara, uzun uzun baktı..Kaç yıl geçmişti, bu buluşmanın üzerinden.. Ama, onlardan yine bir haber, birkaç satır yazı alamamıştı.. Birkaç ay evvel, Sıtkı, Yerel Gazetelerden Ali`nin adresine göndermişti ama, yine de bir cevap yoktu.. Gönlünde bir eziklikle, buğulanan gözlerinde biriken yaşlarla, şuan elindeki, o fotoğrafları ıslatıyordu.. Gözlerinden, uzanıp aşağıya yuvarlanan o damlacıklar içinde, yaşanmamış dostlukları yaşıyor, anılarının gizemli karanlıklarında kayboluyordu.. Ve, Yaşam Tünellerinin bir kapısından giriyor, öbür kapısından çıkarak, yoluna ve yaşamaya devam ediyordu... O yollar, yine karanlık, yine gizemli, yine yarına umutla uzanmaya, devam ediyordu...
21.12.1998 –
SÖKE
Suat TUTAK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.