- 3537 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şarkı ve Şehrengiz
ŞARKI
Divan edebiyatında kullanılan bir nazım şekli olup, dörtlüklerden meydana gelen ve bu bakımdan klasik nazım şekillerinden olan murabbaya benzeyen; başka bir deyişle şarkı, murabba şeklinin bestelenmek üzere yazılan türüdür. Bir başka yerde ise; ”Edebi hüviyet kazanış türküdür.” şeklinde geçmektedir.
Necker de Saussur’e göre: ”Şarkı, gönüllere küvetli etki yapan, mizacı yumuşatan etkili bir eğitim aracı, zevki geliştiren değerli bir kaynaktır.”
Anatole France ise şu görüştedir: ”Şarkılar; ölümsüz tayfalar gibi,zamanları aşarak dudaktan dudağa uçarlar. Dudaklar bir gün renklerini kaybedip susarlar; fakat şarkı uçmakta devam eder.”
Şarkı, dört mısralık kıtalar halindedir. İlk kıtada mısralar birbirleri ile, diğer kıtlarda ilk üç mısra kendi arlarında ve son mısra ilk kıta ile kafiyelidir. Son mısra ekseriya aynıdır, buna nakarat denir. Esas çatı budur.İlk kıtada kafiye düzeni a b a b veya a a a a şeklinde değişiklik gösterebilir.
Şarkıların pek çoğunda, Klasik Türk Şiiri’nin, bestelenmeye mahsus şarkı formu kullanılır. Şarkı formunun klasik murabba formundan farklı, daha basit ve açık bir dille yazılması, daha hafif konuların ele alınmasından ibarettir. Hece vezni ile yazılmaz; yazılarsa türkü olur. Aruzun basit, hemen anlaşılabilir bir ahenge sahip kalıpları ile yazılır.
Aşk, sevgili, içki ve eğlence gibi konuların işlendiği şarkılar bestelenmek için yazılmıştır.
Bugün elimizde mevcut şarkılar ; Aksak , Türk Aksağı, Aksak semai İlah ufak ölçülerle ölçülmüştür. Büyük ölçülerin istimalinde onların birinci mertebesinin kullanılmış olduğu pek muhtemeldir. Şarkıların ölçüldüğü usullerde yürük, orta, ağır gibi her nevi hareketler istimal edilmiştir.
Her makamda şarkılar bestelenmiştir. Şarkıların bestelere göre farik vasıfları şunlardır: 1 Küçük ölçülerle inşa edilmiş olmaları. 2 Şarkıda birkaç kıtanın mevcudiyeti ve en azdan beyinlerinde bir ara nağme devriyesiyle iki kıtada aynı lahnın tekrarı. 3 Onların terennümsüz olmaları. 4 Üsluplarının hususiyetleri…
Divanında şarkıların yer aldığı ilk şairin Nazim olduğu söylenebilir. Sultan Üçüncü Ahmet ile başlayan halk zevkine imtiyaz tanıma ve İran şiirini taklidi terk etme devresi sayıları geçiş devrinin bariz bir nazım şeklini teşkil eder.
Bir başka yerde ise; “Divan edebiyatında şarkı nazım şeklini ilk deneyen şairlerden biri Nazim ölm. 1727 dir.” şeklinde yer alarak, Nazim’in musikişinas olmasının etkisi de olduğu denilmiştir. Nazim, Kendinden önceki ve çağdaş olan şairlerin divanlarında bulunmayan bu türde dokuz şarkı yazmıştır. Ancak, bu türün en güzel örneklerini Nedim vermiştir. Enderunlu Vasıf, Galip ve Fazıl’ın şarkıları da büyük takdir görmüştür. Yine, çağımızın aruz kullanan son şairlerinden Yahya Kemal Beyatlı’nın da çok başarılı şarkıları vardır.
Şarkı
Sevdiğim! Canım! Yolunda hake yek-san olduğum!
İddir, Çık naz ile seyrana, kurban olduğum!
Ey, benim aşkında bülbül gibi nalan olduğum!
İddir, çık naz ile seyrana, kurban olduğum!
Gah Feyz-abad’a doğru azm edip eyle safa,
Asaf-abad’a gelip gahi salın, ey meh-likaa!
Gel hele gör, sahn-ı Sa’d-abad’a hiç olmaz beha!
İddir, çık naz ile seyrana, kurban olduğum!
Sen açıl gül gibi, zar ile hezar olsun Nedim;
Bend bend olsun ham-i zülfün, şikar olsun Nedim;
Sen salın, cana, yolunda hak-sar olsun Nedim;
İddir, çık naz ile seyrana, kurban olduğum!
NEDÎM
KAYNAKLAR
Yeni Türk Ansiklopedisi, “şarkı” maddesi, sayfa 3820-3821
Türk Ansiklopedisi, “şarkı” maddesi, sayfa 213-214
Osmanlı Tarih Deyimler ve Terimler Sözlüğü, “şarkı” maddesi, sayfa 309
İslam Ansiklopedisi, “şarkı“maddesi ,sayfa 346-347
AKKANAT, Cevat , Gelenek ve İkinci Yeni Şiiri, T.C. Kültür Bakanlığı Sanat-Edebiyat, sayfa 214
KARAALİOĞLU, Seyit Kemal, Türk Şiiri Sanatı, İnkilap ve Aka Kitabevleri Koll. Şti., 2.basım, İstanbul, sayfa 171-172.
ŞEHRENGİZ
Kelime anlamıyla şehrengiz; şehir-rengizkarıştırma yani şehir karıştıran anlamındadır.Türk ve Fars Edebiyatında bir şehir; güzelleri ve güzellikleriyle konu alan eserlere verilen addır.
Genellikle mesnevi tarzında yazılan şehrengizler ,münacatla başlar.bunu sebeb-i telif izler.Şair, önce şehrin güzellerini topluca över. Sonra da en güzelinden başlayarak, her güzeli birkaç beyitle tasvir eder.
Bir başka yerde şehrengizlerin, çoğunlukla konu alınan şehrin güzelleri; onların hususiyetleri, genellikle kavimler-ırklar Rum, Ermeni, Gürcü, Boşnak vb. gibi dikkate alarak anlattığı yer almaktadır.
İkinci tip şehrengizler şehrin tabii, tarihi güzellikle ve zenginliklerini, eğlence yerlerini ziyaretgahlarını, halkın yaşayışı ve geleneklerini, inançlarını … konu aldıkları için kültür tarihinin orijinal kaynak eserleri durumundadırlar.Bu yüzden daha değerlidirler.
Umumiyetle manzum ve mesnevi nazım şekli ile yazılırlarsa da içinde mensur parçalar olan şehrengizler de vardır.Türk Edebiyatında 16.yüzyıldan sonra bu türde daha çok eser verilmiştir.Mesihi’nin “Edirne Şehrengizi” bu türün edebiyatımızda ilk örneği sayılmaktadır.A.S. Levend, Türk Edebiyatında Şehr-Engizler ve Şehr-Engizlerde İstanbul, 1958.
Bugün varlığı tespit edilen 46 şehrengizden 36’sının metinleri eldedir.Belli başlı şehrengiz yazarları ve eserlerine konu olan şehirler: Çorlulu Kâtip, Taşlıcalı Yahya, Fakîrî, Sâfî, Tab’i İsmail, Cemâlî Ahmed, Azîzî Mustafa,Fehîm-i Kadim Enderunlu Fazıl’ın Defter’i Aşk, Hûbannâme, Zenânnâme, Çengînâme,Tacizade Cafer Çelebi’nin Hevesname adlı eserleri İstanbul’u ;Lamii Çelebi, İshak Çelebi, Aşık Çelebi, Nihali Cafer Çelebi, Çalıkzade Mehmed Mani, Nazük Abdullah ve İsmail Beliğ’in eserleri Bursa’yı ; Mesihi, Zati, Kerimi b. Mahmut,Neşati Ahmed Dede’nin eserleri Edirne’yi konu alır. Vechi, Mustafa Ali Gelibolu; Cemali Ahmed Siroz ;Hayreti, Usuli Yenice-i Vardar ;Ülvi Mehmet Çelebi Manisa; Cefayi Rize ; Sinoplu Beyani Sinop ; İshak Çelebi Üsküp’ü konu alan şehrengziler yazmışlardır.Ayrıca İstanbul ve Sinop’la ilgili, yazarı bilinmeyen iki şehrengiz mevcuttur.
KAYNAKLAR
Yeni Türk Ansiklopedisi 10, “Şehrengiz” maddesi, sayfa 3842
Türk Ansiklopedisi,”Şehrengiz” maddesi, sayafa 239-240
Devellioğlu Ferit, Osamanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat
HAZIRLAYAN: Mustafa BİLGİÇ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.